Nasıl buldunuz ilk bölümü? Beğendiniz mi?
Aklınıza takılan bir şey varsa sorabilirsiniz mutlaka cevap vermeye çalışacağım. Ben yazarken keyif almaya başladım, umarım sizde okurken keyif alırsınız.
Şu aşağıda bulunan, yorum-oyla kısmına da tıklamayı unutmayın.
Okuyan gözlerinize sağlık.
Sizi seviyorum.
...
Henüz yirmi dört yaşında, hayatın en ağır darbelerini yemiş biriyim. On beş yaşında ailemden ayrılmış, bilmediğim bir ülkede sıfırdan hayatıma başlamıştım. Liseye ilk kayıt olurken bile yanımda ailem yoktu biliyor musunuz? Jimin vardı. Okula kayıt ettirdi, ihtiyaçlarımı karşıladı hatta okulda beni rahatsız eden çocukları bile dövdü.
Kore'den ayrıldığım zaman, on beş bilemediniz on altı yaşındaydım. Kore'den sonra da sabit bir yerim olmadı zaten. Meksika, Roma, İngiltere, Japonya, Rusya, Çin ve bir sürü yer. Hepsi gereksiz ama mecburiyetten gittiğimiz yerler. Mecburiyet diyorum çünkü Jimin nereye giderse ben de onun peşinden giderdim. Jimin de Yoongi nereye giderse gittiğine göre, tren gibi birbirine bağlı üç vagonduk işte. Birimiz bile kopsa, diğerimiz dağılır, toparlayamazdı.
Sürekli kavga ederdik mesela. Fakat bir kere bile ayrılma derecesine gelmedik. Her zaman birbirimize aile gözüyle baktık. Aileler bu şekilde kavga ederlerdi sonuçta dimi? Biz de ettik, ediyorduk. Hatta şu anda bile.
Jimin haberim olmadan okul kaydımı Kore'ye aldırmış, üniversiteye kaldığım yerden Kore'de devam ediyordum. Üniversiteyi bile Jimin'in zoruyla okuduğumdan bahsettim mi? Etmediysem şu anda ediyorum, iyi okuyun. Jimin yüzünden gidiyorum o lanet okula, sırf o istedi diye bilgisayar mühendisliği okuyorum. "Geleceğin için Jungkook. Ne zamana kadar böyle işlerle uğraşacaksın? Kendine çekidüzen ver!" Sürekli bunu tekrar ettiği için, benim de hayır demek gibi bir imkanım olmadı. Zaten ona hayır demek ne haddime? O boyuna rağmen, sinirlendiği zaman evde durmaktan korkardım ben. Eline ne geçerse fırlatır, acımazdı. Yanağımda olan yara izinin bile sorumlusu o biliyor musunuz? Bir gün öyle bir sinirlendi ki bana, sinirlenme sebebi her ne kadar saçma bile olsa. Suratıma kül tablasını yedim. Yanağımda ki yarık izi onun eseriydi işte.
Yatağımda, ellerim ensemin altında, onun sinirden mırıldanmalarını dinliyordum. "Staja başlamak zorundasın. Kırk beş gün idare edeceksin. Sonra siktir olup gideceğiz Kore'den. Okulunla konuştum ben, stajı tamamlamada kayıt aldırma imkanımız yok. Hem şirketi de araştırdım. Şirketin ismi V. Tamamen bölümün üzerine, girer formaliteden her gün birkaç saat durur çıkarsın." Nefes almadan konuşuyordu şu anda. Yemin ederim nefes almıyordu. "Şirketin başında Jung Hoseok diye bir adam varmış. Araştırdım sıkıntısız. Hem eğer sistemlerine sızarsan bu bizim belki dönüş noktamız bile olur. Onlar anlamadan ufak ufak tırtıklarız."
"Sen beni iş için mi gönderiyorsun? Staj için mi?" Yatakta hafifçe doğrulmuş, bir o sağa bir sola volta atan Jimin'e dönmüştüm. "Hm, Jimin? Söyle bana, neden gidiyorum o şirkete?" Söylediğimde kısa süre bile olsa afallamış, yatağa ayak ucuma oturmuştu. "Bebeğim. Benim güzel Kook'um. Önceliğim daima sensin. Bunu asla unutma. Seni oraya tabi ki staj için gönderiyorum ama kısa bir araştırma yaptım, şirket ciddi rakamlarla oynuyor. Stajın boyunca ufak tefek oynamalar yapsak, kimse anlamaz bence. Hm?" Benim onayımı istiyordu. Kendimi ilk defa ona karşı mecbur hissettim. Jimin'e muhtaçtım. Onun da dediği gibi hayatında daima öncelik ben olmuştum onun. Okul masraflarım artık ciddi boyuta gelmeye başlamıştı ve o kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Çoğu zaman Yoongi'yi bile ikinci plana atıyordu benim için. Daha çok çocuğu gibi sahiplenmişti beni desem belki de doğru olurdu. Hayatını bana adadı belki de. Bu da benden ilk defa istediği bir ricaydı. Hiçbir zaman benden bir şey istemezdi o, daima ben bir şeyler isterim o itiraz etse bile sonunda yapardı. Tıpkı o gün Taehyung'un balosuna gitmem gibi. Taehyung. İsmi bile aklıma düşünce kalbim hızlanıyordu. Özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIG BOSS | TAEKOOK
Fanfiction"Yanımda mısın, karşımda mısın Jeon Jeongguk?" "Yanındayım Kim Taehyung." O gün bir saniye bile düşünmeden "Yanındayım." dememin ardından asla karşısına geçmedim, geçemedim. Çünkü benim yanım onun soluydu, soluğumdu; her defasında nefesimi kesmesine...