Nasılsınız?
Bu bölüm biraz uzun olacak. Hem aklınızda kalan soru işaretlerinin gitmesi amacıyla, hemde önü açık kalan bölümlerin kapanması amacıyla uzun bir bölümle geldim. Uzun bölüm yazmışken hazır sizde güzelce yorum yaparsınız değil mi? Bence yaparsanız bana kıyamazsınız :(
Bu bölüm Taehyung ve Jungkook olarak iki farklı şekilde yazacağım, aklınız karışmasın diye bunu yazarken belirttim. Umarım okurken beğenirsiniz :)
Yorum-oyla yapan parmak uçlarınızdan öpüyorum
Okuyan gözlerinize sağlık
SİZİ SEVİYORUM
***
-TAEHYUNG-
İnsanları tanıyabildiğimi düşünürdüm çoğu zaman. En masumundan en tehlikelisine kadar bir çok insanla karşılaştım, isteyerek veya istemeyerek muhattap olmak zorunda kaldım. Bundan dolayı belki de karşımdaki insanın gözüne baktığım zaman ne yapmak istediğini, yalan konuşup konuşmadığını net bir şekilde anlayabiliyorum. Tıpkı Jungkook'un aslında köstebek olmadığını anladığım gibi.
Yoongi'nin mektubunu okuduğum zaman, aslında en başından biliyordum Jungkook'un buna itiraz edip gitmek isteyeceğini. Onu bir şekilde engellemem gerekiyordu fakat dinlemeyeceğini elbette biliyordum. Öyle de oldu. Değil beni dinlemek, oraya gitmek için beni karşısına almayı göze almıştı. Kavganın büyümemesi sebebiyle kapıdan çıktığım zaman, aslında tek amacım temiz hava almak ve Jungkook'un sakinleşmesini beklemekti.
İkimizde tamamen aynıydık aslında. Eğer aklımızda bir şey varsa bunun sonunu düşünmeden yapardık. Yalnızca Jungkook bana göre daha naif bir yapıya sahipti, en azından hayatında zaafları olan biriydi. Yoongi ve Jimin onun için hayatında daima birer zaaftı. Onlardan başka ailesi yoktu, tabii ben gelene kadar. Ben onun hayatına girdikten sonra öyle ya da böyle bir şekilde bana da alışmış, hatta en az Jimin kadar bana güvenmişti. Bunu görebiliyordum. Fakat ben zaafları olamayacak kadar tehlikeli biriyim. Hayatımda birinin zaafım olduğunu bilirlerse, benim için işler daha karmaşık bir hal alırdı. Hayatımdaki tek amacım babamın asıl katillerini bulup, intikamımı almaktı. Jungkook öyle değildi. Sevmese bile bir okulu vardı, ailesi olarak benimsediği iki kişi vardı. Hayatında bir amacı vardı en önemlisi. Benim aksime...
Bir süre, daha doğrusu bir kaç dakika kadar yürümüştüm. Soğuk hava yüzüme vurdukça kendime geldiğimi hissediyordum. Jungkook haklıydı. Oraya gitmeliydim, gitmeliydik. Bazı şeylerin yoluna girmesini istiyorsak, bazı şeylerden feragat etmeliydik. O kolyenin içinde olan belgeler umurumda değildi. Umurumda olan tek şey Jungkook'a zarar gelmemesiydi. Yoongi Jungkook'un tanıdığının aksine oldukça tehlike ve zararlı biriydi. Eğer söz konusu onun menfaati ise, karşısında her kim olursa olsun ezer geçerdi. Senelerdir sevgilisi olan Jimin'i bile, tek seferde silmişti. Menfaatleri söz konusu olunca böyleydi işte. Şu anda kolyedeki belgeler onun için Jungkook veya Jimin'den daha önemliydi. Ben bunu görebiliyordum fakat Jungkook göremiyordu. Beni karşısına almasındansa, onun yanında kalıp korumayı seçmekten başka çarem yoktu. Sırf bu yüzden, ona olan zaafımdan dolayı adımlarım eve doğru gitmeye başlamıştı. Adımlarım kapının önünde durduğu esnada, arkamdan gelen seslerle kısa süreli irkilmiştim. Birileri vardı ve muhtemelen bir süredir evi izliyorlardı. İstedikleri ben değildim, öyle olsaydı dakikalardır dışarıda yalnız başıma geziyordum. Hoseok'u takip etmiş olmalarına imkan yoktu, eğer böyle bir şey olsaydı Hoseok bunu farkederdi. İçeriden biri yerimizi bildirmiş ve istedikleri her kimse onu almak için gelmişlerdi.
Kapıda oyalanmaya devam ediyordum. Benden bir atak bekliyor gibilerdi ve tabii benim onları gördüğümü bilmiyorlardı. Camdan yansımalarını izlemeye başlamıştım, kendi aralarında konuşuyorlardı ve her an ateş etmeye hazır bir şekilde silahlarını sımsıkı kavramışlardı. Daha önce görmediğime emindim. Onların beni tanıdığına da emindim, en azından beni gördükleri anda saklanmış olmalarının başka açıklaması yoktu. İstedikleri ben değildim diyorum ya, değildim. İstediklerinin Jungkook olduğunu anlamak çok uzun sürmemişti. Veya Jimin...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIG BOSS | TAEKOOK
Fiksi Penggemar"Yanımda mısın, karşımda mısın Jeon Jeongguk?" "Yanındayım Kim Taehyung." O gün bir saniye bile düşünmeden "Yanındayım." dememin ardından asla karşısına geçmedim, geçemedim. Çünkü benim yanım onun soluydu, soluğumdu; her defasında nefesimi kesmesine...