29

1.8K 156 161
                                    




Finale son '1' bölüm

Geçen bölüm öğrendiniz her şeyi, sonunda değil mi? :) Yazarken en çok zorlandığım bölüm oldu diyebilirim, kelimelere dökerken çok fazla korktum. Yoongi'nin yaşadıklarını oldukça yumuşatarak aktarmak istedim, defalarca yazıp sildim ve sonunda bir şekilde toparladım diye düşünüyorum. Sizce de öyle mi? Bu bölüm kendi yaşadıklarımdan biraz aktardım, Jungkook'un çektiği acıları hissederek yazdım. Bir kısmında gözlerim doldu ve ilk defa bir bölümü yazarken ellerim titredi. Ama bir şekilde yazdım işte :)

Bir sonraki bölüm hepinizin bildiği üzere final olacak. Bir önceki bölümden dolayı acaba fic angst mi bitiyor gibi düşünenleriniz oldu, düşünmeyin çünkü bitmeyecek :) En başından beri aklımda angst bitirmek yoktu zaten, hala da yok :)

Yeni ficimle alakalı açıklamayı final bölümünde yapacağım, şimdiden fazla uzatmadan bölüme geçelim istiyorum. Ve tabii bildiğiniz üzere tatildeyim, tatilde bile bölüm atıyorum sizde çokça yorum yapın🥰 Bir kere okudum yazım hatalarım varsa üzgünüm bekletmek istemedim 🥺

Okuyan gözlerinize sağlık

Parmak uçlarınızdan öpüyorum

SİZİ SEVİYORUM

...

Sıklaşan kabuslarımın birinden daha yalnız başıma uyandım. Son iki aydır 'acaba uyanmak istiyor muyum?' diye sorgulamadan edemiyorum. Çok fazla düşünmek istemiyorum zaten, düşünürsem cevabımı biliyorum. İstemiyorum. Canımdan o soğuk depoda terkedildiği an vazgeçtim ben. Taehyung'un arkasına bile bakmadan gittiği o gün, yaşamanın pek bir anlamı olmadığını anladım. Ne için yaşayacaktım? Kim için yaşayacaktım? Kimse... Bir ailem yoktu ki onlar için yaşamak isteyeyim, yalnızdım. Hiç olmadığım kadar yalnızdım hemde. Öyle bir noktaya gelmiştim ki, artık çoktan yolun sonunda olduğumu hissediyordum.

Taehyung gittiği andan itibaren, nefes almayı unutmuştum. Öncelerde hiç yemek yemiyordum mesela, yalnızca sigara ve alkol ikilisiyle kendime işkence ediyordum. Sonralarda alkol yerini sigara ve kahve ikilisine bırakmıştı. Alkolün aslında uyuşturmak yerine daha da acı verdiğini anladığım o noktada, artık esrara dönmüştüm. En azından bir köşede sızıyordum, gözlerim dinleniyordu. Gözyaşı denilen o lanet tuzlu su akmayı bırakalı bir kaç günden uzun oluyordu. Kurumuştu gözlerim, artık yalnızca batıyordu. Dolduğu yerden taşmıyordu. Göz altlarım iyice morarmaya başlamıştı, tabii biraz da kilo vermeye başlamıştım. Uzayan saçlarımı bir anda kestirmeye karar vermiştim, sonra kendim bir gece Taehyung ile girdiğim o banyonun artık eskisi kadar sıcak olmadığını anladığım an kesmiştim. Taehyung'un sıcaklığını veren yatağın eskisi kadar sıcak olmadığını, aksine soğuktan titrediğimi hissettiğim zaman girmemiştim o yatağa. Evde eskisi kadar sıcak değildi, huzur vermiyordu o ev artık. Bütün eşyaları, bütün anıları geride bırakarak çıktım o evden. İki ay, koskocaman iki ay... Yoktu. Taehyung'a dair tek bir haber yoktu. Bir kaç haftadır aramayı bile bırakmıştım. Yeryüzünden silinmişti adeta. Bütün anılarımızla birlikte, kendide silinmişti.

Çok gece ağlayarak uyandım. Çok gece ağlamaktan uyuyamadım. Gözlerimi kapattığım o an, yüzü gözlerimin önüne gelmeyince nefesim kesiliyordu. Yüzünü unutmaktan korkuyordum. Alkolden beynimin uyuştuğu o noktada bile, gölgesine sarılarak sızıyordum kaldırım köşelerinde. Kimseyi yanımda istemiyordum. Ne Jimin, ne Hoseok. Yanımdan ayrılmamaya yemin etmiş gibilerdi fakat istemiyordum. Taehyung'u hatırlatan kimseyi istemiyordum. Bankada biriktirdiğim bir miktar parayla kendime göre bir ev almıştım. Tek odası ve küçük bir banyosu vardı. Şehir merkezinin tam ortasındaydı ama yetersizdi. Onca kalabalığın içinde bile bir yerlerde Taehyung'u görmeyi umuyordum hep. Evimin balkonuna çıkıp, gelen geçenleri izliyordum sabaha kadar, belki beni uzaktan izliyordur umuduyla. Fakat yoktu. İnanmak istemiyordum ama yoktu.

BIG BOSS | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin