21

2.6K 186 93
                                    


Nasıl buldunuz bir önceki bölümü? Baya uzundu dimi sdkashfhf Bu bölümde uzun olacak ama biliyorsunuz ki finale son 9 bölüm kaldı. Bir kaç bölüm böyle geçmiş tarihli karakterlerin hayatına ineceğiz, geçen bölüm olduğu gibi. Çok kısa bir konuya değineyim, önü açık bölümler olduğunun farkındayım amaç o zaten, bilerek çoğu kısımı yarıda bırakıyorum ki ilerleyen bölümlerde görebilin diye. Kafanızı karıştıran her şeyi sorun mutlaka, belki bir yanlışlık vardır hemen düzelteyim. Konu dağınık gibi duruyor ama inanın öyle değil, her bölümü üzerinde detaylıca düşünerek yazıyorum. Dağınık olmaması için veya kafanızın karışmaması için uğraşıyorum, belirttiğim gibi dağınık yazıyor olmamın sebebi kasıtlı. Farkındayım yani :) Hayalet okuyucu konusuna değinmek bile istemiyorum, yeterince severek okuyanlar var zaten. Yorumlarda görüyorum gerçekten çok mutlu oluyorum, minnettarım her birinize  <3

30. bölümde final yapalım diyorum, tadında bırakalım. Tabii bu esnada yazmaya devam edeceğim, muhtemelen bu bitmeden başka bir kitapla karşınıza geleceğim. Şu anda taslaklarda, vaktim oldukça ona da bölüm yazıyorum. Umarım onuda en az bunun kadar seversiniz :( 

Bayadır bunları seviştirmediğimi farkettim fsfhjjg Hazır olaylar azıcık durulmuş bunlarda sevişsin fkhdkfhdj

Hadi fazla konuşmadan bölüme geçelim. 

Bolca yorum-oyla yapın olur mu? 

Parmak uçlarından öpüyorum

Okuyan gözlerinize sağlık

SİZİ SEVİYORUM

***

1 OCAK 2012

Ne zaman kendimi kötü hissetsem, kendimi en yakın çocuk parkına giderken bulurdum. Çocukluğumu yaşayamadığımdan dolayı olsa gerek, orada huzurlu hissederdim. Salıncakta sallanan çocukları izler, kaydıraktan kayıp düşen çocukları izlerdim. Annelerinden pamuk şekeri isteyen çocukları izlerdim. Daha doğrusu eksik kalan, belki de hiç var olmayan çocukluğumu izlerdim. Fakat o gün gittiğim zaman, farklı bir şey olmuştu. Yağan yağmura rağmen, yerde oturan bir çocukla karşılaştım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Çok fazla ağladığından dolayı arada nefesi kesiliyor, derin bir nefes alıp tekrar ağlıyordu. Yağmur çok şiddetli yağdığından dolayı sırılsıklam olmuştu. Yanında küçük bir sırt çantası ve üzerinde okul üniforması vardı. Muhtemelen lise öğrencisiydi. Hiç karışmayıp, görmemezlikten gelmek istesem bile, içimden bir ses sürekli gitmemi söylüyordu. Onu böylesine ağlatan nedeni öğren diyordu. İçimdeki sesi dinleyip, onun yanına doğru adımladım. Yaklaştıkça ağlamalarını daha net duyuyordum. Çok fazla canı acıyordu, çok fazla kırılmıştı. Onu böylesine paramparça eden sebebi merak ediyordum. Cebimdeki peçeteyi çıkarıp, elimle hafifçe omzuna dokundum. İrkilerek başını bir anda bana çevirmişti. Kocaman gözleri vardı. Dudağının kenarında yeni olduğunu belli eden bir yara vardı, muhtemelen kavga etmişti. Oldukça masum bir çocuktu. Gözleri ışıl ışıldı. 

"İyi misin ufaklık?" Dedim, peçeteyi ona uzatırken. Yeterince kocaman olan gözleri, şaşkınlıkla daha da açılmış bana bakıyordu. "Ağladığını gördüm, belki bir faydası olur." Peçeteyi ısrarla uzatmaya devam ederken, elime vurmuş ve peçetenin yere düşmesini sağlamıştı. "Hadi ama ailen sana hiç terbiye vermedi mi?" Muhtemelen onu kıracak bir şey demiştim. Tam sakinleşti derken, tekrardan ağlamaya başlamıştı. Ne olduğunu anlayamıyordum. Onu bu kadar kıran veya ağlatan sebep her neyse çok canı yanıyordu. Bense saçma bir şekilde hiç tanımadığım çocuğa üzülüyordum. "Konuşmak ister misin? Belki bir yabancıya anlatmak iyi gelir."

BIG BOSS | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin