Bölüm 10 - Sırrın Benimle Güvende

12.9K 1.1K 428
                                    

Ve hepimizin içinde,
Saklamaya çalıştığı bir çığlık var.



Melodi gözlerini açtığı anda başında hissettiği keskin acıyla yüzünü buruşturdu. Ne olduğunu hatırlaması birkaç saniyesini aldıktan sonra yattığı yerden doğruldu. "Sakın kalkma!" Elif'in sesini duyduğunda şaşkınlığını gizleyememişti. Bilmediği bir yerde uyanmış olması aklından bin bir türlü düşünce geçmesine sebep oluyordu ve Elif'in varlığını da eklediğinde yüzünün aldığı şekli hayal bile edemezdi.

Eski bir evdeydi, kahverengi ahşaptan karşı duvarı kaplayan beş kapaklı bir dolap ve üstünde yattığı siyah demir yatak dışında odada sadece bir kilim vardı.

"Çok sorumsuzsunuz!" diye devam etti Elif. "Hiç kimseye haber vermeden nasıl bilmediğiniz bir yere gitmeye kalkışabildiniz? Toprak uyansın... Ona da hesap soracağım. Senden umudumu kessem de en azından onun aklı başında olduğunu düşünüyordum."

"Toprak nerede?" Melodi yattığı yataktan fırlayıp ayağa kalktı. Başındaki ağrı yüzünden devrileceğini düşünmüştü ama sonunda dengesini sağlamıştı. Yatağın ayakucundaki demire tutunup beynindeki çalkantı geçene kadar gözlerini kapatması gerekti.

Toprak... Bir rüya gibi uzak gelen anılar doldurdu aklını. Toprak'ın annesini kurtarmaya çalışırken Toprak gelip kendisini almış, oradan çıkarmıştı. Belki de bir rüyaydı diye düşündü. Onun için her şey bulanıktı. "Elif. Toprak nerede?"

Elif çoktan ayağa kalkıp Melodi'yi bir kolundan tutmuştu. "Diğer odada. Yalnız değil merak etme, Mert yanında. Sen de yatıp dinlen bak, Selma Hanım yataktan kalkmaman gerektiğini söyledi."

"Selma Hanım mı? O da kim?" Melodi Elif'i dinlemeyip yürümeye başlamıştı. Toprak'ın yanına gidip onun da iyi olduğunu görmeden içi asla rahat etmeyecekti.

"Sizi kurtaran kadın. Toprak Çınar Hoca'yı aradığında Çınar Hoca sizin yanınıza yollamış, bir Şifacı. Görmen lazımdı, Çınar Hoca o Murat denen adama bahçenin ortasında bağırdı, sizi öyle bir yere gönderdiği için çok sinirliydi."

"Bağırdı mı? Bizi o göndermedi ki, ben gitmek istedim. Yine de keşke gitmeseydim. Elif, çekiştirme kolumdan gözünü seveyim. Toprak'ı görmeden içim rahat etmez, hiç mi tanımadın sen beni?"

"Tamam, Melodi tamam. En azından kolumdan destek al, olur mu? Tek başınıza ta neredeki mezarlığa gidiyorsunuz, bendeki de kabahat. Seni yatağına yatırmaya çalışıyorum. Hep böyle burnunun dikine giden birinden kafasını taşa çarpıp büyük tehlikeler atlattıktan sonra yatakta kalmasını beklemek mantıksız zaten, haklısın."

"Elif, bana bağırıyor musun sen? Cidden bağırıyorsun, hiç öyle bakma. Toprak'ı göreceğim."

"İyi tamam. O da uyanmıştır büyük ihtimalle. Selma Hanım aynı anda uyanacağınızı söylemişti."

Melodi Elif'in kolundan destek alarak odadan çıkıp hole geçti. Burada da üçlü bir koltuk ve yolluktan başka bir şey yoktu. Melodi'nin yattığı odanın hemen yanındaki diğer odaya girdiler. Kapı kapalı değildi ama içerisi görünecek kadar açık da değildi. Elif bir iki kez kapıyı tıklattıktan sonra ittirdi ve içeri girdiler. Mert Melodi'yi gördüğünde sandalyesinden kalkıp boştaki diğer koluna girdi. Gören de sakat sanacaktı ama Melodi gerçekten düşmemek için kendini zor tutuyordu.

"Niye kalktın sen?" Toprak'ın homurtudan ibaret sesi kendisine ulaştığında Melodi Mert'in oturması için yardım ettiği sandalyeye yerleşti. Elif'le birlikte ikisi de başka sandalye çekip oturduklarında Melodi odadan gitmeyecekleri anlamıştı.

"Nasıl niye kalktım? Allah'ın cezası yerde Allah'ın cezası bir Gölge bizi üç metre havaya uçurdu. Ben de doğal olarak nasıl olduğunu merak ettim."

Karanlığın Efendisi | GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin