Canlarım, iyi akşamlar. Bölüme geçmeden önce burayı okuyun.
Bölümlerin ne zaman geleceğiyle ilgili duyuruları profilimden yapıyorum. Kaçırmamak için beni takip edebilirsiniz, gün içinde çok fazla bildirim geldiği için yorumların çoğu gözümden kaçıyor ve her yoruma geri dönme şansım olmuyor.
Ayrıca yine sormak istedikleriniz olursa panoma yazabilirsiniz.
İyi okumalar!
-
Nefes.
Hırıltılı, tüyler ürperten ve insanın yediklerini boğazına getiren bir ses. Sanki birkaç kaburga kırılmış ve akciğerlere baskı yapıyormuş gibi bir ses. İnsanın kusmasına sebep olacak kadar acı.
"Kim var orada?"
Elimi havaya kaldırdığımda parmak uçlarımdan çıkan alevler etrafı karanlıktan kurtarırken bunu neden daha önce yapmadığımı düşünecek vaktim yoktu. Bomboş bir koridordaydım. Nefes sesi ise etraf aydınlandığı anda kaybolmuştu. Görüşümü arttırmak için parmak uçlarımdaki alevleri hareketlendirdim. Hiç kimse yok gibi gözüküyordu.
Az önce vücudumu ele geçiren tiksinme hissi kaybolmasa da aldığım nefesler boğazıma takılmak yerine tekrar rahatça ciğerlerime ulaşmıştı.
Burada yalnız değildim ve bu yüzden diken üstündeydim. Yine de, savunmasız biri olmayı geride bırakmıştım. Bir gölge olduğum gerçeğini kendime hatırlatmak için parmak uçlarımdan çıkan alevlere bakmam yeterliydi. Bunları düşünmek kendimi azıcık bile olsa daha iyi hissetmemi sağladığında boş koridorda ilerlemeye devam ettim. Her neye ya da kime ulaşacaksam doğru yoldaydım. Bu koridor babama açılıyor olabilirdi. Bu ihtimal bile geri dönmeyip devam etmemi sağlamaya yetiyordu. Diğer ihtimal ise... Olması daha yüksek ama en başından beri kendimi hazırladığım bir durumdu.
"Melodi."
Elimden çıkan alevlerin ancak yakınımdaki duvarları aydınlattığı koridorda, rüzgarın taşıdığı bir mırıltı kulağıma ulaştığında onu kaybetmemek için ayağım havada duraksadım.
"Baba?"
Aynı hırıltı, hala uzak olsa da öncekine göre daha yakın sayılırdı. Etrafımda görünmez haldeki hava sanki katı bir kütle haline geldiğinde kalbim göğsümü aşıp dışarı çıkmak için elinden geleni yapmaya başlamıştı.
"Baba?" Kendimden emin çıkamayan sesim ve koridordaki duraksayışım üzerine bir yanıt bekledim. Bana saatler gibi gelen en fazla bir dakikanın sonucunda sadece sessizlikle karşılanmıştım.
Hayal görüyorum. Sadece kendimi kandırıyorum ve duymak istediklerimi duyuyorum. Ayağımı sertçe yere bastığımda öncekinden daha hızlı ilerlemeye başladım. Koridor neden bu kadar uzundu? Ne kadar yürürsem yürüyeyim sonuna hiç ulaşamıyordum. Bu katın yer altında olduğunu bilsem de nasıl bu kadar büyük bir yer inşa ettiklerini anlamak zordu. Deponun planlarında burası küçük bir oda kadar gözüküyordu.
"Melodi..."
Yine aynı ses ve ardından gelen o hırıltı. Acı dolu, inlemeyi andıran o tonlama. Kusmak üzere gibi hissetmeme sebep olan o garip hava. Neden hepsi ismim kulağıma ulaştığı anda beni sarıp sarmalıyordu?
Kahretsin. Kesinlikle bir tuzaktaydım ve artık geri dönmek ilerlemekten daha riskliydi. İleride her ne varsa ona sırtımı dönmek yapmak isteyeceğim son şey olurdu.
Adımlar. Adımın kulağıma ulaşmadığı her saniye havada asılı kalan adım seslerimdi. Bir saatin tik takları gibiydi. Akrep ve yelkovan on ikinin üzerinde durduğunda bir felaket olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi | GÖLGE
Fantasy-Tamamlandı. Bu kitap Gölge serisinin ikinci kitabıdır. Melodi'nin hayatında her şey yolunda gitmeye başlamışken öldürülen bir kızın cansız bedeni üzerinde kendisine bırakılmış bir not bulunur. Kendini feda etmezse herkes birer birer ölecektir. ...