Babamla yaşamaya başladığım günden beri herşey yolundaydı. Anneme, ufak bir vicdan azabı beslesem de. O bensiz mutluydu buna eminim. Bende o mutlu olduğu için mutlu olacaktım. Beni ne kadar sevmese de, ben onun kadar kalpsiz olamıyordum işte...''Pera?'' Dersin ortasında daldığım düşüncelerden, adımın seslenmesi ile ayrıldım. Ayhan hoca gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
''E-efendim?'' derken gözlerimi ovuşturdum.
''Prova vakti, seni bekliyoruz.'' dediğinde gözüm kapıya gitti.
Doruk gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Onun arkasında da müzik grubunda ki diğer kişiler. Her gün bıkmadan rezil olmayı nasıl başarırım adlı bir roman falan mı yazsaydım acaba?
''Özür dilerim.'' dedim ve hızlıca ayağa kalkıp yanlarına gittim. Dersimiz boş olduğundan, hızlıca sınıftan çıkabilmiştim.
Ayhan hoca bana ve Doruk'a baktı. Bende anlamsızca suratına bakıyordum.
''Doruk sen gruba yeni gelenlerin adını listele. Pera seni de prova sorumlusu olarak görevlendiriyorum. Şarkı seçimlerini hemen yapın. Bu gün ben katılamayacağım. Kolay gelsin.'' dedi ve başka hiç bir şey demeden yanımızdan ayrıldı. Prova sorumlusu olma işini keşke önce bana sorsaydı.
Başımı yorgunlukla Doruk'a çevirdim.
''Top sende.'' dedi ve arkasına bakmadan yürümeye başladı. Top bende miydi?
''Sende görevlisin fark ettiysen!'' diye bağırdığımda duraksadı ve arkasını döndü. Gitar dersinde şu an ki halinden çok daha kibar olduğunu söyleyebilirdim.
''Umrumda değil. İşlerim var.'' dediğinde tekrar arkasını dönüp yürümeye başladı. Böyle davranması beni delirtecekti...
''Benim çok mu umrumda?'' dediğimde, tekrar arkasını döndü ve beni kolumdan tutup yürümeye başladı.
''Ya n-ne yapıyorsun Doruk? Bıraksana!'' dediğimde, beni duymamış gibi sürüklemeye devam etti. Arkamızda şaşkın bir müzik grubu bırakmıştık.
Dorukla bahçeye çıktığımızda, beni okul duvarına yasladı. Ve gözlerini gözlerime dikti.
Nefes alamıyordum.
''Sakın bir daha bana bağırma! Sakın.'' Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Benimde gözlerim dolmuştu.
Bana ders verip, hayatımı kurtaran insan bu olamazdı. Delirmiş de hıncını benden çıkarıyor gibiydi. Bu sırada bir ses duydum.
Korkuyordum.
''Sakın!'' sesi öyle soğuktu ki, vücudum titremişti.
-
Ertesi sabah okula giderken, çok moralsiz hissediyordum. Kısaca dün ki halimden hiç bir şey değişmemişti.
Başımı kaldıracak halim yoktu fakat okula gitmek zorundaydım.
Ders bitişi acıktığımı hissettiğimden kantine inmeye karar vermiştim. Son bir kaç haftadır doğru düzgün yemek bile yiyemiyordum...
Kantine geldiğimde, ortalığa göz gezdirdim. Doruk ve grubu yine aynı yerlerinde oturmuş, konuşmadan öylece duruyorlardı. Dünden sonra, Doruk'tan nefret etme derecesine gelmiştim.
Yan masalarında da Mert'i görmüştüm. Kızlarla konuşuyordu, çok yakın görünüyorlardı.
Gözlerimi devirdim.
Kantin sırasını kaçırmamaya özen göstererek, Ahmet abiden çay ve tost istemiştim. Hızlıca getirdikten sonra ücretini ödeyip sıradan çıktım. Hızlıca kantinden çıkmak istiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzel Şarkı
Teen FictionGerçek aşkın müzik ile harmanlandığı nefis bir aşk hikayesi. Doruk & Pera'nın ilham verici aşkını anlattığım hikayeme hoş geldiniz. Keyifli okumalar :)