2 8

1 0 0
                                    

Günler geçip gidiyor, biz her geçen gün daha çok aşık oluyor, daha çok seviyorduk birbirimizi.
Olmak istediğimiz şehirde birlikte konservatuarda eğitim görüyorduk.
Her günümüz o kadar keyifli o kadar güzel geçiyordu ki anlatmaya kelimeler yetmezdi.

Çok mutluyduk, gündüzleri okula gidip geliyorduk, okulun olmadığı günler genellikle evimizde zaman geçiriyorduk. Birlikte yemek yapıyor, film izliyorduk, birlikte yapmadığımız delilik kalmamıştı.
Geçenlerde üst komşumuz kahkaha ve dans ederken son ses açtığımız seslerimizden olsun zemine vurmuştu. Buna daha çok kahkaha atmış, ama kendimizi durdurmuştuk. Evimizden olmaya hiç niyetimiz yoktu.

Bazen sahilde yürüyüş yapıyorduk, mutlaka her gün denize giriyorduk.
Kısaca her şey çok yolundaydı çok eğleniyorduk, çok mutluyduk.

Düşüncelerimin arasında yanımda melek gibi uyuyan sevgilime baktım.
Göğsünde yatıyordum, o da beni kollarıyla kavramıştı. O kadar huzurlu bir andı ki.
Saat sekiz civarındaydı, Doruk erkenci olsa bile dün gece bir hayli geç yatmıştık.
Bense tuvalete kalkmış geri de uyuyamamıştım.
İyi ki de uyumamıştım, sevgilimin eşsiz yüzünü izlemek her şeyden güzeldi.
Şaheser gibiydi; Güzel dudakları şişmişti, yazın yeni çıkan ufak tefek çilleri vardı o kadar yakışmıştı ki ona.
Saçları alnına düşmüştü, gözlerinin birazı kapanıyordu bu yüzden.
Ona bakmak şu dünyada ki en huzur verici şeydi.
Onu uyurken izlemeye bayılıyordum. Ara sıra rüya görürken, yüzü ve vücudu haraket ediyordu. O kadar tatlı oluyordu ki o an.

Bir anda kıpırdanmaya başladı, çok yavaş bir şekilde gözlerini açtı.
Bir bebeğin doğuşu gibiydi resmen.
Ona bakarken gözlerimin parladığına emindim.
Bana baktığında ona en güzel gülümsememi sundum.
O da bana en güzel gülümsemesini sundu, ve ellerini yüzüme getirdi.

"Günaydın bebeğim." Derken yanaklarımı okşamakla meşguldü. Bende ellerimi beline sarmış, yavaş yavaş dokunuyordum ona.

"Günaydın sevgilim."

"Her sabah böyle bir güzelliğe uyanmak o kadar eşsiz ki." Utanmıştım, sırıttım.

"Her sabah seni uyanmadan izlemek o kadar eşsiz ki."

"Ne zamandır izliyorsun beni, horlamadım değil mi?
Küçük çaplı bir kahkaha attım.

"Keşke horlasaydın, çok gülerdim."

"Öyle mi diyorsun?" Dedi ve beni göğsünden kaldırıp altına aldı. Bu sırada ikimizde gülüyorduk.

"Yine gıdıklayacaksan baştan uyarıyorum çok gülersem yine komşular laf edebilir."

"Gıdıklayacağımı kim söyledi? Öpeceğim." Demesiyle dudaklarıma yapışması bir oldu. İşte en güzel hislerden biriydi.
Narin dudaklarıyla beni narince öperken ona büyük bir zevk ile karşılık veriyordum.
Öpüşü her saniye daha da fazlalaşıyordu.
Ellerini yüzümden çekip boynuma getirdi ve dudaklarını dudaklarımdan çekip, boynuma getirdi. Yavaşça ve canımı acıtmadan öpüyordu boynumu.
Hafifçe ısırıp bırakıyordu, kalbim yine ağzımda atmaya başlamıştı.
Ellerimle saçlarına dokunuyordum. Saç tutamlarımı parmağıma doluyordum.
Boynumun her yerine öpücükler bırakıyordu. Heyecandan ölecektim sanki.
Kendimden beklemediğim ani bir haraket ile bu sefer onu altıma alarak üste çıktım. Bu yaptığıma şaşırmıştı yüzünde ki şaşkın muzip ifadeden belliydi bu.
Bu sefer ben onun boynunu öpmeye başladım. Hafif bir ses tonu ile mırıldanıyordu bunu her yapışında hoşuna gittiğini anlıyordum.
Boynunu öpmeye devam ederken ellerini kalçama getirdi.
Ani bir duraksama yaşamıştım, her hareketi beni her seferinde daha da heyecanlandırıyordu.
Ellerini kalçamın her yerinde dolaştırdı, yavaşça inlediğimde kıkırdadığını duydum.
Dudaklarımı boynundan çektim ve göğsüne getirdim, bu sefer göğsüne öpücükler bırakıyordum.
Kalbinin sesini hissediyordum, hıp hızlı atıyordu.
Dudaklarımı kalbine götürdüm ve öptüm.
Ne güzel bir şeydi bu böyle.
Göbeğine doğru öperek inmeye devam ettim. Elleriyle saçlarımı okşuyordu, fazlasıyla zevk alıyordu.

Tam bu sırada, çalan kapı ile devam edecekken duraksadık.
Kimdi bu şimdi? Gelecek anı şimdi mi bulmuştu?

Ah delireceğim!

En Güzel ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin