1

8 2 0
                                    




''Pera!''

''Ne var ya?'' diyerek cırladığımda annem başıma bir yastık fırlattı.

''Biraz daha yatmaya devam edersen, bir hafta boyunca dışarı çıkmak için benden izin alamayacaksın.''

''Ne!'' diyip yorganı üstümden attığımda, annem bağıra bağıra gülmeye başladı. Beni sinir etmeye bayılıyordu.

''Geç kalacaksın hadi.''

Yapmacık bir şekilde, ''Tamam çıkarsan giyineceğim, anneciğim.'' dediğimde bana dil çıkararak odadan çıktı.

Bugün o klasik okulun ilk günü değildi sadece hafta sonundan sonra gelen, berbat bir pazartesiydi. Pazartesi sendromunu her hafta yaşamaktan bıkmıyordum.

Başımı aynaya çevirdiğimde, görüğüm görüntü ile öylece kaldım. Berbat görünüyordum. Saçlarım dağılmış, yüzümde dün silmeyi unuttuğum maskaramın izleri vardı.
Sıkıntıyla oflarken odamdan çıkıp lavaboya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra odama geri döndüm ve üstümü giyindim.

Yeterince geç kaldığım için kahvaltı etmeyecektim. Ev kapısının önüne geldiğimde mutfaktan annem bana seslendi:

''Bir şeyler yemeyecek misin?''

''Yeterince geç kaldım.'' dedim ve hızlıca evden çıktım. Yavaş olsaydım annem kolumdan tutup zorla bana bir şeyler yedirirdi çünkü.

Servisim daha gelmemişti. Okulum uzak olduğu için, her zaman hayal ettiğim o okula yürüyerek gitme eylemini gerçekleştiremiyordum. Sıkıntıyla ofladım ve kulaklığımı taktım, kendimi şarkıya bırakırken, gözlerimi kapadım. Bunu yapmayı çok seviyordum. Bir şarkıya kendimi bırakmayı, o şarkıda kendimi bulmayı ve hayal kurmayı.

-

Servis yaklaşık on dakika içinde gelmişti ve bende her zaman ki yerimi alarak oturup, şarkımı dinlemeye devam etmiştim. Yarım saat sonra okulun önünde olduğumuzda servisten inmeyi hiç istemiyordum. Böyle iyiydim ben ya.
Ben burada okul çıkışına kadar uyuyayım akşam da direk eve döneyim. Olmaz mı?

Evet, olmaz.

Servisten ağır adımlarla indim ve önümde duran okuluma baktım.

Tekrardan oflayarak, okula girdim. Okulda çok fazla gruplaşma olduğu için ve bende çok fazla sosyal bir insan olmadığımdan, genel olarak diğer kızlar gibi liseli popüler kızlardan değildim. Bundan dolayı üzgün müydüm? Asla.

Onlardan biri gibi olma düşüncesi bile, keyfimi kaçırıyordu. Hepsi egoist ve bencil insanlardı çünkü.

Yavaş adımlarla okul dolabıma ilerledim ve gerekli kitaplarımı aldım. Aynı yavaşlıkta sınıfıma ilerlerken kulağıma okul zilinin sesi doluştu. Sınıfa girdiğimde yine herkes kendi halinde bir şeyler yapıyordu. Erkekler kızları tavlamak için büyük uğraş gösterirken, kızlar da onlara cilveli tavırlar sergiliyordu. Demiştim ya, onlardan olmadığım için mutluyum diye. Gerçekten de öyle...

''Naber güzelim?"

Birden, en yakınım Cenk'in sesini duydum.
O benim lisenin başından beri en sevdiğim ve en yakın arkadaşımdı. Ailelerimiz birbirlerini tanırdı, kardeş gibi gelmiştik lise son sınıfa kadar. Aynı üniversitelerde okuyup ileride çocuklarımıza anlatacağımız sağlam bir dostluk hikayemiz de olsun isterdik hatta.

''İyidir yakışıklı sen?'' Evet birbirimize fazlaca saçma bir şekilde hitap ediyorduk.

''Pek iyi değilsin sanki.''

''Nereden anladın?'' diyip sırıttığımda yanıma oturdu.

''Seni yeterince tanıyorum Peracığım.''

En Güzel ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin