Bölüm 3

2.4K 331 41
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER....

Juvia, sırtını dikleştirdi ve gelen misafirlerine karşılık gülümsedi. Hemen arkasında Punk Hazard halkı vardı daha doğrusu halklarından geriye ne kaldıysa...

Burada çok nadir misafirleri olurdu. Beklenmedik misafirler, şaşkın misafirler ve bir de kendi istekleriyle gelen daimi misafirler... Ölümle beslenen bir ada onu bulmak için ölüme yakın olmak gerekirdi. Bir de ölümle aralarındaki sorunu çözmüş sonsuz yaşama sahip özel bir ırk vardı.

Ve yalan günahı...

Onu düşünmemek için kendisini zorladı kadın. Öfkelenmek istemiyordu daha fazla. Bugün özel bir gündü. Gününü karartması için hiçbir sebebi yoktu.

Elfler, devasa ren geyiklerine binmiş uçarak onlara doğru geliyorlardı. Bu misafirler son yarım asırdır sürekli haline gelmiş ve haftada bir kere uğrar olmuşlardı. Elf prensi Javire, Kral Targan'ın oğlu ve Prenses Valeria'nın ağabeyiydi. Aynı zamanda Juvia'nın da nişanlısıydı.

Yakışıklı bir adamdı Javire. Uzun gümüşi saçları dümdüz bir şekilde omuzlarına kadar geliyordu. Sivri kulakları, mavi gözleri ve kusursuz yüz hatlarına sahipti. O kadar yakışıklıydı ki genç kadın böyle bir adamın kendisini eş olarak seçmiş olmasını çoğu zaman anlamlandıramıyordu.

Geyikler hemen önlerinde durdu ve prens ile refakatçileri aşağı indiler. Ren geyikleri soğuk havada zorlanmıyorlardı. Bu yüzden onları her zaman Bilge'nin evinde misafir etmeye dikkat ediyorlardı. Juvia, adanın bu kısmını pek sevmese de en azından misafirlerini rahat ettirebilecekleri tek nokta burasıydı.

Kardeşinin mezarı ise tam adanın orasındaki gölün dibindeydi. Artık herhangi bir enerjisi olmadığı için hapishane kendisini tutmuyordu. Juvia ise mümkün mertebe adanın yanan bölümünde durmayı tercih ederdi. Yanan ateş onun hislerinin en büyük tercümanıydı.

Javier, ona doğru yaklaştığında genç kadın daldığı düşüncelerden kurtuldu. Erkek onun elini tutup nazikçe eline bir öpücük kondurdu. "Biraz geciktim" dedi büyüleyici bir gülümsemeyle. "Özür dilerim."

Gecikme dediği şey en fazla birkaç dakika olabilirdi. Juvia, kendisini çok kaptırmamaya çalışarak gülümsedi. Ancak onun nezaketi ve ışığı her zaman onu etkiliyordu. "Juvia, sizi beklemekten bıkmaz" dedi.

Genç adam, onun elini kolunun altına sıkıştırdı ve diğerlerinden uzaklaştırmaya başladı. Bu arada refakatçileri geyiklere yüklenmiş yükleri indiriyorlardı. Majo halkı onları neşeyle karşıladılar. Elflerle onların birbirlerine gülümsemeleri ve neşeli konuşmaları Juvia'nın çok hoşuna gidiyordu.

İki farklı ırkın birbirleriyle nasıl dost olabildiğini görmek her zaman etkileyici olmuştu. Bir zamanlar cehennem mensuplarıyla yapılması planlanan bir anlaşmaydı bu.

Hiçbir zaman desteklemediği bir anlaşma...

Kral Satan'ın bir kere daha bu adaya adım attığını görmeyi hiçbir zaman istemezdi. Aynı şey melekler içinde geçerliydi. Annesinin krallığı zamanında bu adayı bir savaş alanına çevirmişlerdi. Halklarını öldürmüş ve binlerce kıyıma neden olmuşlardı.

Şimdi bu anlaşmayı elflerle yapıyorlardı. Kendileri gibi tarafsız bölgede olan bir ırkla. Bu Punk Hazard için en iyisiydi. Juvia'nın bir amacı vardı. Punk Hazard'ı eski ihtişamlı haline geri getirecekti. Bunun için bu evliliği ne olursa olsun gerçekleştirecekti.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin