İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUM SAYISININ ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
"Hazır mısın?"
Bu konuda ne diyeceğini bilemiyordu. O kadar heyecanlıydı ki gerçek olup olmadığına bile emin olamıyordu. Ellerini sabit tutmakta çok zorlanıyordu. Yüzü yaşadığı heyecanla kızarmıştı.
Konstantinova, Erebus, Mithras ve Torin yanındaydı. Hepsi de uyanır uyanmaz sözlerini tutmak adına buraya gelmişlerdi. Kimse bir an bile beklemek gibi bir hamlede bulunmamıştı. Hepsi uyanmış ve hazır bir halde karşısına dizilmişti.
Adanın olması gereken yerdeki boşluğa baktı. Gerçekten de onu dışarı çıkarabilme imkanları olmaları gerekiyordu. Eğer olmazsa gibi bir düşüncesi hiç yoktu. Punk Hazard'ı kendini tanıdığı kadar iyi tanıyordu. Yaşayan bir adaydı o. Hayatta kalmak için her türlü yardımı kabul ederdi. Acımasız görünebilirdi ancak o ada birini kurban ettiğinde bunu üzerinde yaşayanlara yardım etmek için yapardı. Doğası ve güçleri bunu gerektiriyordu.
Onun battığı yerden dumanlar yükseliyordu. Orada olduğunu biliyordu. Bunca zamandır uzaktayken bile onun kendisini çağırdığını hissetmişti hep. Gardiyanının onu kurtarmasını istiyordu. Tuhaf bir şekilde ilk defa adayla arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu hissedebilmişti.
Başını salladı. "Juvia, bunu başaracak" dedi gözlerini sudan ayırmadan.
Torin buna karşılık hafifçe gülümsedi. "Tabi ki başaracaksın" dedi.
Başını çevirip ona baktı. Onun yeşil gözlerinde uzun zamandır görmediği bir mutluluk görebiliyordu. Gözlerine yansıyan neşe orada takılı kalmasına neden olmuştu. Başını çeviremiyordu bile.
Sanki Torin onun yakınlığını hissetmiş gibiydi. Bir elini kaldırıp genç kadının yanağına dokundu ve ona doğru bir adım attı. "Sana o adayı hediye edeceğim" diye fısıldadı. "Tıpkı ikimizin de illüzyonlarda gördüğü gibi olacak. Söz veriyorum" dedi.
Sözlerinin mi yoksa bakışlarının mı etkisindeydi bilmiyordu ama kendisini geri çekemedi. Torin, dudaklarını onun dudaklarına kapadığında da gözlerini kapatıp öpücüğün keyfini çıkarmaktan başka bir şey yapamadı.
"Buraya yiyişmeye gelmedik" derken Konstantinova'nın tekmesi Torin'in kalçalarına vurdu. "Kızı baştan çıkarmak için başka bir zaman bulamadın mı? Acele etmemiz gerektiğini söyledim sana"
Başka biri olsaydı kesinlikle haddini bildirirdi. Ancak ne yazık ki annesinden çok fazla korkuyordu. Konstantinova'ya zarar verirse hiç şüphesiz ki canına ot tıkardı. Mikaela'ya yaptıklarından sonra çok ciddi uyarı almıştı.
Elini ensesine götürüp ovdu. "Bu işi bir an önce bitirelim o zaman" diye mırıldandı.
Juvia, heyecanla Konstantinova'ya doğru gitti. Hepsi birlikte havaya yükseldi. Denizin ortasına kadar geldiler. Adaya yakın olduğunda güçlerini daha güçlü olduğunu hissedebiliyordu. Çok ciddi bir farktı bu.
Bir daire oluşturup adanın battığı noktayı çevrelediler. Konstantinova biraz karamsar görünüyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı ve en sonunda hafifçe başını salladı. "Başlayalım bir an önce" dedi en sonunda.
Juvia bir adım geride durdu. Erebus, Konstantinova, Mithras ve Torin teker ellerini havaya kaldırdı. Adaya kendi güçlerine veriyorlardı. Bunun Punk Hazard'ı yükselteceğine inanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALAN
FantasyYedi ölümcül günahlardan biriyim, İnsanların en çok kullandığı günahım Bilmezler ne kadar ölümcül olduğumu Bilmezler tatlı kelimelerin zehirle dolu olduğunu Sizleri zehirlemeye geldim. Ben günahların derinlerinde yatan zehirim. Ben yalanın ta kendis...