Bölüm 14

2.1K 340 45
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... VE HEPİNİZE ŞİMDİDEN İYİ BAYRAMLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINDA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

 "Bunun ne kadar güçlü olduğunu bilmiyoruz" dedi Konstantinova. "O yüzden en azından Juvia, bunu bozmanın bir yolunu bulana kadar uyumamanı tavsiye ederim" dedi.

Korkunç bir şeydi. Kendi güçlerini biraz hafife almıştı anlaşılan. Elleriyle yüzünü örttü ve arkasına yaslandı. Bir vizyonun bu kadar korkunç olabileceğini hiç bilememişti. Daha önce kullanmadığı bir yöntemdi bu.

Torin, yarattığı illüzyonlarda genellikle asla karşı tarafa işkence etmezdi. Asla gerçekleşemeyecek arzuları göstermek yeterince acı veriyordu zaten. Ancak böylesi bir şeyi daha önce hiç yapmamıştı.

Elleri titriyordu hala. Juvia'nın fırlattığı gücün kendi gücü olduğunu nasıl fark edememişti.

Zor olduğunu biliyordu ancak Konstantinova'nın elinden bir şey gelmiyordu. Onu yandırabilmek için anne ve babasının güçlerine baş vurması gerekmişti. Karşısındaki ebedi eşi olduğu için Lilith herhangi bir şey söylememiş olabilirdi ancak bunun devamı gelirse gerçekten öfkelenebilirdi ve bu hiç hoş olmazdı.

Juvia'nın bu duruma verdiği tepkisini düşününce bu laneti bozar mıydı emin olamıyordu. Ağabeyiyle arasındaki durumu bozmadan hiçbir şey bilemezlerdi.

Mithras ve Erebus'da yorulmuş görünüyorlardı. "Eşinle arandaki mevzuları halletmeden bu şekilde devam edecektir" dedi Mithras en sonunda. "Bir savaşın ortasındayız. Kaos'a karşı bu şekilde mücadele edemeyiz."

Savaşların nasıl olduğunu Torin biliyordu. Hayatı savaş alanında geçmişti zaten. "Juvia, beni öldürmez" diye mırıldandı ona bakmadan. Öldürmek istese onu en başında hapiste bırakırdı. "Sadece süründürmek istiyor"

İkisi de çok güçlüydü. Erebus, derin bir nefes alıp verdi. Hem Torin'in hem de Juvia'nın güçlerini kendi gözleriyle görmüştü. Her ikisi de çok yararlı olacak yeteneklere sahiplerdi. Ancak bu şekilde bir işe yaramazdı.

Ayağa kalkıp ona baktı. "Eşinle aranı düzelt" dedi sert bir sesle. "Ya da bir ortak noktayı bul aksi halde ikinizde bir işe yaramazsınız" dedi ve elini Konstantinova'ya doğru uzattı. Genç kadın elini tuttu. "Bu işin ciddiyetini anlamak zorundasın" dedi Erebus. Altın rengi gözlerinde acımasız bir ifade vardı. "Kaybedersek geriye ne eşin ne de ailen kalacak"

İkisinin dışarı çıkmasının ardından Mithras bir süre sessiz kaldı. Ensesini ovarak esnedi kocaman. "Ne dersin? Poker oynayalım mı?"

Herkes uyandıktan kısa bir süre sonra hepsi yine talim alanında toplandılar. Bu sefer Mikaela, Juvia'nın karşısındaydı. Ayrıca Juvia için istediği uzun eldivenler bulunmuştu.

Mikaela, baştan aşağı onu inceledi. Dudakları memnun bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Güzel" diye mırıldandı.

İkisi sessizce bir süre karşı karşıya durdu. Juvia, neyi beklediklerini anlayamamıştı. Bir an sonra ayaklarının altındaki zemin hızla yukarı çıktı. Genç kadın geri doğru kaçınarak önüne baktı. Az önce durduğu noktada taştan bodur bir dev ortaya çıkmıştı. Bunu beklemiyordu.

"Savaşta kimse sana hadi dövüşelim demeyecek" diye bağırdı Mikaela. Sesinden çok eğlendiği belli oluyordu. Taştan bodur dev kendisinden beklenmeyecek kadar hızla ona doğru koştu. İki devasa kolunu kaldırıp aşağı indirdi.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin