DAYANAMADIM... SİZLERİ DAHA FAZLA BEKLETMEK İSTEMEDİM... RAHATSIZLIĞIM YÜZÜNDEN ÇOK UZUN SÜRE BEKLEDİNİZ ZATEN... O YÜZDEN HEMEN YENİ BÖLÜMÜ KOYMAK İSTEDİM... ANCAK EPİLOG DA VAR... YANİ OTUZ BÖLÜMÜN ALTINA YENİ BÖLÜM GELMEYECEK... BOL KEYİFLER ARKADAŞLAR...
Deliliğin sınırında mı geziyordu bilmiyordu ama çok hızlı hareket etti. Kendisi bile ne yaptığını anlayamıyordu. Gözleri mızrağının ucuna dikilmişti ve kolu sanki ağır çekimdeymiş gibi yukarı kalktı. Ya çok yavaş hareket ediyordu ya da çok hızlıydı ancak engelleyemiyordu. Bedenine söz geçiremiyordu.
Tam mızrağı kalbine doğru indirmeye başlamıştı ki bir el bileğini tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışarak başını kaldırdı. Torin, aman vermez bir ifadeyle Kaos'a bakıyordu. Juvia'nın bileğini o kadar sert tuttu ki genç kadın elindeki mızrağı düşürdü.
Torin onu kendisine çekti ve sıkıca sarıldı. Ancak gözlerini düşmanından bir an olsun ayırmıyordu. "Sorun yok" diye fısıldadı. "Bırak gitsin. Adaya olan bağlılığını çok iyi biliyor ve onu sana karşı kullanıyor. Bu yüzden hareketlerini kontrol edebileceğini sanıyor"
Hayatını kurtarmıştı eşi. Juvia, o bir anlık korkuyu düşündü. Torin, onun hayatını kurtarmıştı. Elinde olmadan titredi. Neredeyse kendisini öldürecekti buna inanamıyordu.
"Bu savaşı birlikte vereceğiz" diye fısıldadı kulağına erkek. "Senin zayıf düştüğün yerde ben olacağım"
Juvia, geri doğru çekildi ve Torin'in yanında durdu. Bu karşı koyamayacağı bir teklifti. Hafifçe başını salladı. Az önce hayatı kurtulmuştu. Elindeki mızrağı yavaşça bıraktı. Bunu istemese bile yapmak zorunda olduğunu biliyordu.
Mızrak yere düşmeden her ikisi de öne doğru hareketlendi. Hızla ileri atıldılar ve Kaos'a doğru uçtular. Kaos, onların gelişine karşılık elini sinek kovar gibi savurdu hafifçe. Rüzgâr, ikisine doğru hızla gelmeye başladı. Yakalanırlarsa bıçak gibi kesecek kadar güçlüydü.
Juvia, Torin'in önüne geçti. Rüzgârı içine doğru çekti ve onun gücünü tamamen emdi. Ardından ağzını açıp emdiği rüzgârı ona doğru sertçe fırlattı. Kaos, yana çekildi ve onun saldırısından kaçındı. Torin elindeki tırpanı ona doğru fırlattı.
Kaos, tırpanı sanki minik bir sopaymış gibi rahatlıkla yakaladı. Ancak tırpan onun elinde durmaya niyetli değildi. Sap kısmından çıkan minik bıçaklar kadının elini yaraladı ve döne döne geri Torin'in eline geldi. Sonunda Kaos'da ilk yarayı açmayı başarmışlardı. Ancak bu durmak için yeterli değildi.
Torin bir adım daha ilerledi ve Juvia'nın önüne geçti. Onun kanını almıştı bir kere eğer yeterince güçlü ve hızlı davranırsa belki bu tanrıçayı etkisi altına alabilirdi.
Elini ileri uzattı ve gücünü onun üzerine saldı. Onu kontrol altına aldığını bilyordu. Bunu çok net hissetti. Ancak kadın yalnızca bir dakika durakladı. Ardından hafifçe gülümsedi ve elini yine savurdu.
Bu sefer Juvia, onu koruyamadı ve Torin geri doğru savruldu. "Aptal olma" dedi Kaos neşeli bir şekilde. "Bu minik numaralar üzerimde işe yarar mı sanıyorsun?" Küçük bir kahkaha attı. "Sen annenin memesini emerken ben bu dünyayı yönetiyordum, çocuk"
"Bu yüzden yerini başkalarına verme zamanın geldi zaten"
Erebus'un sesi Kaos'un dikkatini dağıttı. Torin'in gücü onu sadece bir dakika sersemletmişti ancak o bir dakika Erebus'a istediği açıklığı yaratmıştı. Gölgeler, Kaos'u her yandan sardı. Elleri iki yanında olacak şekilde gövdesine bağladı. Bunun onu çok tutmayacağını biliyordu. Ancak tutması için her şeyi yapmaları gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALAN
FantasyYedi ölümcül günahlardan biriyim, İnsanların en çok kullandığı günahım Bilmezler ne kadar ölümcül olduğumu Bilmezler tatlı kelimelerin zehirle dolu olduğunu Sizleri zehirlemeye geldim. Ben günahların derinlerinde yatan zehirim. Ben yalanın ta kendis...