Bölüm 27

2K 316 38
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... FİNALE ADIM ADIM YAKLAŞTIĞIMIZI BİLDİRMEK İSTERİM...


Havaya yükselmesiyle etrafındaki hava değişti. Karanlık boşluk onu içine almaya başladı. Bunu bekliyordu zaten. Tıpkı geçen sefer ki gibi kendi mekânına hapsetmeye çalışıyordu. O zaman bunu korkutucu bulmuştu ancak şimdi bunun aslında bir korkaklık olduğunu anlayabiliyordu. Kaos, kimle karşılaşırsa karşılaşsın doğada ya da deplasmanda savaşamayacak kadar korkaktı. Onunla başa çıkabilirdi.

Elindeki mızrağı kaldırdı ve etrafını saran karanlık boşluğa doğru savurdu. Boşluk ikiye ayrıldı ve yok oldu. Bunları yaparken gözlerini bir an bile karşısından ayırmamıştı. Onu birkaç ay önce karşılaştığı zavallı olarak görmeye devam ederse bu savaş Juvia'nın olacaktı.

Kaos, başını kaldırıp sırtını dikleştirdi ve silkindi. "Yeni sihir numaraları öğrenmişsin" dedi küçümseyen bir sesle. "Ben bir tanrıçayım. Senin gibi bir şarlatan beni yenemez"

Kronos gibi güçlü bir tanrıyı bile öldürebildiğini düşününce açıkçası Juvia'da pek şansı olduğunu sanmıyordu ancak Kronos'da Juvia'da olan şeyler yoktu. "Juvia'nın karşısına ne çıkarsa çıksın her zaman yenecek" dedi.

Karanlık boşluk bir kere daha yükseldi. Ancak bu sefer geçenkinden daha hızlıydı. Bir anda onu bir balonun içine hapsetti. Juvia, dudaklarını büzerek etrafına bakındı. Sonsuz gibi görünüyordu. Ancak buradan çıkabileceğini biliyordu.

"Yanlış yerde savaşıyorsun, çocuk. Bu dünyalar üzerinde sonsuz olan tek şey benim"

Onun kesinlikle Mikaela ile karşılaşması gerekiyordu. Farklı koşullarda olsalar muhtemelen ya çok iyi anlaşırlardı ya da birbirlerini öldürürlerdi. Ondaki kibir yalnızca en yakın arkadaşında vardı.

Mızrağını dik bir şekilde tuttu. Karşısındaki boşlukta hiçbir şeyi göremiyordu. İşte Mikaela ile en büyük farkı da buydu. Mikaela, uzun mesafe savaşıyordu ancak kendini gizlemeden yapıyordu bunu. Kaos, korkağın tekiydi. "Juvia, ödlek bir kadın için savaşmayacak."

"Ölümü seçtin" diye hırladı Kaos. Artık gizemli sesin kızgın olduğunu biliyordu. Onun bam teline dokunmayı başarmıştı. "Öyleyse öl"

Boşluğun içinde karanlık bir sel gibi üzerine doğru geliyordu. Karanlık ve yalnızlık. Geçen sefer de bunları kullanmıştı. Bu onun en büyük kozuydu anlaşılan. Kaos, karşısındakini buraya hapsederek savunmasız kılıyordu. Çünkü kendisini en savunmasız bırakan şeylerdi bunlar.

Bunları o kadar iyi anlayabiliyordu ki. Bu kadın oğlunu takıntı haline getirmişti çünkü kocası ondan korkmuş ve onu yalnız bırakmaya kalkmıştı. Gözlerini kapatıp açtı ve hiç çaba harcamadan hafifçe savurdu. Sel ikiye ayrıldı ve iki yanından geçip gitti.

Ondan korkmak için hiçbir nedeni yoktu. Onun gücünü yok etmek için doğmuştu. Kronos onlara bu gücü vermişlerdi. Hem onlara hem de yaşadıkları adaya. Kaos, bunu biliyordu. En başındaki gibi olsa bunlardan korka bilirdi ancak bu sefer onu karşısına alacak gücü vardı.

"Bu oyunlarla bir yere varamazsın" dedi kendinden emin bir sesle. Hatta hafifçe gülümsedi. "Juvia, seni yenebilir. Bunu biliyorsun bu yüzden karşısına gelmiyorsun"

Belki biraz ileri gitmişti emin olamıyordu. Ne ile karşılaşacağını bilmiyordu. Kendisine tanrıça diyen biri bu kadar zayıf olamazdı. Onun karşısına çıkmaktan çekinecek kadar zayıf olamazdı. Elinde bir şeyler vardı. Ne olduğunu bilmiyordu ancak elinde bir şeyler olmak zorundaydı. Aksi halde büyük hayal kırıklığına uğrayacaktı.

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin