BÖLÜM YORUMLARINDA SORDUĞUNUZ SORULARIN FARKINDAYIM... YAZDIĞINIZ BÜTÜN YORUMLARI OKUYORUM... EĞER BİR SORUYA CEVAP VERMİYORSAM BU SONRAKİ BÖLÜMDE CEVABI OLACAĞI İÇİNDİR... SPOİLER VERMEK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ... O YÜZDEN SANMAYIN Kİ YAZARINIZ SİZİ ÖNEMSEMİYOR... İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
YAZAR NOTU: AYNI ANDA BİRDEN FAZLA HİKAYE YAZDIĞIM İÇİN BAZEN YANLIŞLIKLAR YAPABİLİYORUM ARKADAŞLAR... DÜZELTMEK İSTEDİĞİM BİR NOKTA VAR. EBEDİ EŞ KAVRAMI BÜTÜN YARATIKLARDA VAR... NEYİN KAFASIYLA ŞEYTANLARLA SINIRLADIĞIMI HİÇ BİLMİYORUM...
Konstantinova, onu kalenin en üst katına doğru götürdü. İçeride ve dışarıda gölgeden askerler etraflarında sürekli hareket halindeydi. Doğrusu bunlardan hiç hoşlanmamıştı. Bir şekilde tüylerini ürpertiyorlardı ve onu tetikte durmaya zorluyordu.
Genç kadın, neler olup bittiğini anlamıyordu. Ancak karşısındakinin de bir cehennem mensubu olmasından rahatsızdı. Onlardan ne kadar uzak durmak isterse o kadar iç içe geçiyormuş gibi geliyordu.
Kalenin en üstünde surların orada bir masa kurulmuştu. Çevrelerinde iki gölge hizmete hazır bir şekilde bekliyordu. O anda Juvia ne kadar acıktığını fark etti. Sanki en son yemek yemesinin üzerinden yıllar geçmiş gibiydi. Karnı isyan ederek guruldadı.
Konstantinova, gülümseyerek onu sandalyesine yönlendirdi ve hemen karşısına oturdu. Gerçekten de krallara layık bir masa kurulmuştu. Juvia'nın önünde etler, peynirler, çeşitli sebzeler, salata ve şarap vardı. "Burada erkeklerden uzak kalıp kadın kadına sohbet edelim istedim" dedi Konstantinova. Ardından masayı işaret etti. "Çekinme. Kurt kadar açım ve görgü kurallarına uyacak gücüm yok"
Onun sözleri işaret vermiş gibiydi. Juvia, masaya saldırdı resmen. Lokmalarını yutmayı bekleyecek kadar bile gücü yoktu. Bir hizmetçi onun kadehine şarap doldurdu. Juvia, tek seferde kadehi yuttu. Nefes almak için durduğunda Konstantinova'nın gülümseyerek onu izlediğini fark etti.
Biraz utanmasına neden oldu bu. Bir hayvan gibi atılmıştı. Hayatı boyunca bu kadar çok yiyeceği bir arada hiç görmemişti. Juvia, yemek yemeyi çok seviyordu. Özellikle tatlılara hiç dayanamıyordu.
Onun geri çekilmesi ve durgunlaşmasından hoşlanmamıştı. Ancak bu kadın her zaman tetikte görünüyordu. Onunla nasıl konuşması gerektiğinden bile emin değildi. "Kaos ile tanıştın" dedi en sonunda. Belli ki de konuya direk girmenin en iyisi olduğunu düşünüyordu. "Adana saldıran ve onu batıran oydu. Daha önce onunla konuştun mu ya da iş yaptın mı?"
Juvia, başını iki yana salladı. "Punk Hazard, daha önce onun gibi bir güçle karşılaşmadı. Juvia, öyle bir şeyi ilk defa gördü" diye mırıldandı. Punk Hazard'ın adını anmak boğazında bir şeylerin tıkanmasına neden olmuştu.
Demek Kaos'u tanımıyordu. Konstantinova, bir işaret verdi ve gölgeler onun kadehini bir kere daha doldurdu. Bu kadının gerçekten kim olduğunu ve doğru söyleyip söylemediğini anlamak istiyordu. Torin gibi yalan detektörü değildi sonuçta. "Punk Hazard için üzgünüm" dedi ellerini çenesinin altında birleştirerek.
Kimse Juvia kadar üzgün olamazdı. Kucağına indirdiği elleri yumruk oldu. "Juvia'nın görevi adasını ve halkını korumaktı" diye mırıldandı. Sesi çok kısık çıkmıştı. Bunu düşününce ağlayası geliyordu sürekli. "Başarısız oldu"
"Pek sayılmaz"
Şaşkın bir şekilde başını kaldırdı. Konstantinova, arkasına yaslandı ve derin bir nefes alıp etrafına bakındı. "Ada denizin altına battı sadece" dedi sakince. "Yeterli güç ve biraz da yardımla onu denizin dibinden tekrar çıkarabilirsin. Sen var olduğun sürece türün yok olmayacak. Sadece ebedi eşini bulman gerekiyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 3- YALAN
FantasíaYedi ölümcül günahlardan biriyim, İnsanların en çok kullandığı günahım Bilmezler ne kadar ölümcül olduğumu Bilmezler tatlı kelimelerin zehirle dolu olduğunu Sizleri zehirlemeye geldim. Ben günahların derinlerinde yatan zehirim. Ben yalanın ta kendis...