Bölüm-9

319 41 6
                                    

Hemen arkasına döndü ve yüzündeki gergin ifade hayal kırıklığı şekline büründü. Bende bir şey söylemesine fırsat vermeden aceleyle ona sırtımı dönebilecek şekilde oturdum.

O ifade de neydi öyle. Sanki karşısında dünya güzelini görmeyi planlıyordu da beni görünce hayal kırıklığına uğradı. Aptal şey... Sonuçta burası kütüphaneydi ve buraya herkes gelebilirdi. Sinirlenmiştim ama bozuntuya vermeden çantamdan kağıt kalem çıkarmaya koyuldum.

Aradan nerdeyse on dakika geçmişti ki, O'conner "hey dalgın, konuşabiliyor musun?" dedi.

Bu ne saçma soruydu böyle. Pekala konuşabildiğimi biliyordu. Yani bugün konuşmamış olsamda geçen ki kütüphane maceramızda buna fazlasıyla tanık olmuştu. Acaba olanları oda mı unuttu diye düşündüm. Yani neden olmasın, hafızamı bu hale getiren o değilse aynı şey onun da başına gelmiş olabilirdi. Olay fazlasıyla saçma bir hal almıştı ve gittikçe bunu çözmek için daha kararlı bir hal alıyordum. Hem - dalgın-da neyin nesiydi!

Ve aklıma gelen saçma bir fikirle sorusuna başımı hayır anlamında sallayarak karşılık verdim. Bu yalanım nereye kadar dayanır bilmem ama bir şeyler biliyor yada hatırlıyorsa konuştuğunu biliyorum demesi hoş olurdu.

- "Peki, insanlarla nasıl anlaşıyorsun" dedi.

Sesi kütüphanede hafif yankı yapıp tekrar kulağıma geldi. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Lanet olasıca işaret dili olayına girmesi ise an meselesiydi. Acilen bir şeyler bulmalıydım. Ve sınırı fazlasıyla geçtiğimi düşündüğüm için - şaka yaptım, konuşabiliyorum-da diyemezdim.

Anlık bir refleksle önümdeki kalemi elime alıp havaya kaldırdım. İçimden umarım demek istediğimi anlar diye dua ediyordum.

- "Hımm, iyiymiş" dedi.

Ve bir sonraki sorusunun aldığım nefesi boğazıma tıkacağını bilmeden hafifçe gülümsedim.

- "Peki neden işaret dilini kullanmıyorsun" demesiyle aldığım nefes boğazımda düğümlendi. Kalbim tekledi resmen. Bunu söylemesi mantıklıydı, her akıllı insanın soracağım ilk şey bu olurdu. Teklememin sebebi verecek cevabımın olmamasıydı. Burda sorun amaçsızca, bodoslama yalan söylemiş olmam ve yalan söylemek konusunda beceriksizliğimle dünya rekorunu elimde bulundurmamdı. Neyime güvenmiştim ki? Hayır, en önemlisi amacım neydi?

Soru soran gözlerle bana bakıyordu. Beni bu duruma soktuğu için O'Conner'dan nefret ediyordum. Tamam kabul, başıma silah dayayıp bana yalan söylettirtmemişti ama olsun. Onun yüzünden burdaydım ve yarattığı karışıklığı düzeltmek için girdiğim çaba sonuçsuz kalıp ortalığı daha da karıştırıyordu.

En sonunda kararlı bir nefes alıp, önümdeki kağıda - işaret dilinden nefret ediyorum- yazıp ona uzattım.

Kağıdı okurken yüzünde tuhaf, anlamlandıramadığım bir ifade oluştu ama bozuntuya vermeden kağıda bir şeyler yazıp, kağıdı bana uzattı.

İlginç derecede güzel bir yazısı vardı. Bu kesinlikle yüzyılın olayıydı. Ve kağıtta "nedenini her ne kadar merak etsemde anlatman için ısrar etmiyorum" yazıyordu.

DÜNYALAR ARASINDA #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin