Bölüm-3

666 58 6
                                    

          Sessizce dersten çıkıp yanlız takılmayı sevdiğim tek yer olan kütüphaneye koştum. Hayatın sıkıcılığından uzaklaşmak istediğim her an yaptığım gibi. Kitap benim için farklıydı; tutku değil, bağlılık yada bağımlılık değil, nefes alabilmemi sağlayan tek şeydi. Okumak ve araştırmak, ben kesinlikle bunlar için yaratılmıştım.

         Kütüphanede her yer aynıdır. Kitap kokusu her yere aynı dağılmıştır. Ve sessizlik her yerde aynı orandadır. Buna rağmen her zaman aynı yerde oturmak gibi bir alışkanlığım var ve kütüphaneye gitmeye karar verdiğim an oranın boş olması için dua etmeye başlardım. Ve çoğu zaman da boş olurdu. Tabi ki bu bana duydukları saygıdan ya da orayı sonsuza kadar bana rezerve ettiklerinden değil. Loş ortamı yüzünden çok tercih edilen bir yer olmadığı için çoğu zaman boştu. Burası ana okuma salonuna küçük  koridorla bağlanmış,  içerisinde bir kaç bilgisayar olan araştırma bölümü diye adlandırılmış ancak bilgisayarların çalışmaması nedeniyle kimsenin bulunmak istemediği küçük bir salondu. Bina ilk yapıldığında ki nerdeyse bir asır eder,  burası ana okuma salonuymuş ancak zamanla talebe cevap veremeyecek kadar küçük olduğu farkedilince bu şekle dönüştürülmüş.

          Her zaman ki gibi yerim boştu. Bir sürü ödevim ve okumak için can attığım onlarca kitap vardı. Tabiki gönlüm kitap okumaktan yanaydı ama kitap okumaya başlarsam ödeve dönemeyeceğimi biliyordum. Bu her zaman böyle olmuştur.

          Ve ödev yığınının arasında kaybolmuşken,  bir bağırma sesiyle irkildim. Saate bakınca tam iki saattir ödev yapıyor oldığumu düşünüp sevinirken aynı gürültü tekrar kulağımı çınlattı. Garip bir şekilde ses hem çok yakındam hem de çok derinden geliyordu. Birileri bir şeyler tartışıyordu ama ses boğuk boğuk geldiği için hiçbir şey anlaşılmıyordu. İşin asıl ilginç yanıysa, normalde küçük bir seste bile insanların başına dikilip sevimsizce sessiz olunmasını hatırlatan kütüphane görevlisi kadın ortalıkta gözükmüyordu. Ya kesinlikle öldü ve bugün işe gelmedi çünkü fena halde hastayken bile işe geldiğini gördüm yada sesleri ben kafamdan uyduruyordum. Çünkü kitabımı yere düşürdüğümde bile koşup gelen görevlinin bunu duymamış olması imkansızdı. Evet kesinlikle bu kadar çalışma bana fazla gelmişti. Zaten ne zamandır süren baş ağrılarım son zamanlarda artmıştı. Pekala aynı ağrı garipten sesler duymama da sebep olabilirdi. En sonunda kitaplarımı toplayıp eve gitmeye karar vermiştim ki bir gıcırtı duydum. Ses tam arkamdan gelmişti ama sanki hiç varolmamış kadar kısık çıkmıştı. Ben arkamı dönüp ne olduğunu anlayamadan bir ses;

     - yine mi sen!  dedi.

Arkamı dönmemle irkilmem bir oldu. Sınıftaki yeni çocuk, benin taktığım lakapla O'conner bana bakıyordu. Tam karşımda durup bana sinirli bir şekilde bakıyordu.

DÜNYALAR ARASINDA #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin