YOL o kadar güzel ve sakindi ki keşke bitmese dedim. Arabayı elimden geldiğince yavaş kullanıyordum. Hem kütüphaneye daha geç gitmek için hemde yavaş ve güzel kullanarak daha güvenilir insan imajı çizmek için. Hani belki böylelikle bana güvenip tüm bu saçmalıkları açıklar diye. Yüzümdeki beklenti ifadesini farkederde anlatmaktan vazgeçer diye başımı çevirip ona bakmıyordum bile. Ama kütüphaneye yaklaşıyorduk ve tek şansım elimden kayıp gidiyordu. Başımı çevirip ona baktım.
LANET olsun! Bende bu gece her şey gün yüzüne çıkmış bir şekilde huzur içinde başımı yastığa koyma ümidiyle onu beklerken, o uyuya kalmıştı! Dayak yemiş olmasına dua etsin yoksa onu uyandırmak için çin işkencelerine başvurbilirdim.
EN sonunda gelmiştik. Arabayı kütüphanenin önüne parkederken farların bir an aydınlattığı kenardaki banklarda birini gördüm sanki ama emin olmadım. Arabadan indim ve O'conner 'ın kapısını açtım. Böylece ona baktım. Uyku hali herkesi masum gösterebilecek mükemmel bir sihirbazdır dedim sesli olarak. Umarım duymamıştır.
YÜZÜNE ilk defa bu kadar yakından bakıyordum. Her ne kadar yüzü gözü kan içinde ve burnu kırık da olsa tüm bunların öncesinde mükemmel hatları olan bir yüze sahip olduğu belli oluyordu. İnce uzun yüz yapısı, çıkık elmacık kemikleri, sarıya çalan mükemmel kesilmiş saçlar ve gömleğinin yakasından taşan adem elması.Ve bu mükemmelliği tamamlayan önceden görüp onayladığım, şuan kapalı olan göz kapaklarının altında kalmış masmavi gözler. Ben kesinlikle haklıyım. O'conner ın bir ikizi varsa karşımda durduğuna yemin edebilirim.
UYUYAN insanı uyandırmamak gibi bir fobim var. O mükemmel uykudan onları koparıp acılı dünyaya uyandırmak kadar kötü bir şey olduğunu sanmıyorum. Yine de onu arabada bırakıp gidemezdim.
TAM omzundan dürtüp onu uyandıracakken arkamdan gelen bir kadın çığlığı irkilmeme sebep oldu. Kadın
- "Ona ne yaptın?" diye bağırarak hızla yanıma geldi ve beni kolumdan tuttuğu gibi kenara fırlattı. Ve tam tekrar üzerime gelirken neyseki O'conner uyandı ve "onu rahat bırak" diye inledi.DERİN bir ohh çektim. Ben her şeyi zeynaya anlatamadan ne kadar dayak yerdim Allah bilir.
BEN kapının kenarından çekildim ve Zeyna'nın O'conner'a yaklaşmasına izin verdim. Belli ki birbirlerini tanıyorlardı. Kadın O'conner'a yaklaşınca arabanın içimde yanan hafif ışığın altında yüz hatlarını daha net görmem irkilmeme sebep oldu. Kütüphaneci aksi kadın! O'conner'ı nerden tanıyordu. Annesi miydi? Burda beklediğini bildiği için mi buraya gelmiştik.?
OFF dedim içimden binlerce kez. Cevaplamayan onlarca soru haricinde cevaplanmayı bekleyen yeni sorular kafama hücum ediyordu resmen.
KADIN O'conner'a, her zaman ki sert mizacıyla:
- "Sana ne oldu? Neden iyi... " derken
O'conner bariz bir şekilde öksürdü ve" bunları sonra konuşsak" dedi. Ve orda bulunmam için bir sebep kalmadı. Istenmiyordum.
- "Ben vatandaşlık görevimi yaptım. Onu kurtardım ve buraya getirdim. Şimdi gitmem lazım." dedim.
O'conner ;
- "Dur bir saniye, kurtardım derken ne demek istedin." dedi.
-"Bir önemi yok. Gitmem lazım" dedim tekrar.
-"Hayır bekle böyle gidemezsin. Seni eve bırakamam ama arabamı alabilirsin. Yarın geri getirirsin ve herşeyi konuşuruz" dedi.DOĞRUSUNU söylemek gerekirse böyle bir teklifi hiç beklemiyordum. Arabayı teklif etmesi bir yana her şeyi konuşuruz kısmı beni şok etmişti. Tüm açıklamayı dinleyip eski hayatıma dönmek için can atıyordum.
- "Arabayı kabul edemem ama her şeyi konuşma fikri bana uyar. Yarın öğlen burda buluşuruz" dedim.AKSİ kadın araya girdi ve
- " Konuşacak bir şeyleriniz olduğunu sanmıyorum genç bayan. O yüzden size iyi geceler" dedi.O'CONNER arabanın anahtarlarını alıp bana uzatmaya çalışırken kadın anahtarları O'conner'dan aldı "Genç bayan arabayı istemiyor ısrar etmenin hiç bir mantığı yok. Hadi içeri geçelim" dedi ve arabayı kitleyip O'conner ın koluna girdi.
KÜTÜPHANEYE yöneldiler ve arkalarından bakakaldım. Daha birkaç adım atmadan O'conner başını arkaya çevirdi ve bana göz kırptı. Sanki gizli bir anlaşma yapar gibiydi. Bende bu göz kırpmayı yarınki buluşmanın onayı olarak algıladım.
HER ne kadar kadının davranışlarından dolayı sinirlensem de O'conner dan gelen sinyal bir nebze rahatlamamı sağladı.
DÜŞÜNDÜM! Elimde ne vardı?
NE zaman ona ihtiyacım olsa daha çok ağrıyan başım düşünmemi engellesede, kafamda kaba taslak bir liste yaptım.
1adet gereğinden fazla çekici O'conner
Hafızamı kaybetmem ve bu olay cereyan ederken yanımda O'conner'ın bulunması
Dayak yiyen bir O'conner ve onu kurtaran ben
Aksi ve bariz bir şekilde O'conner dan uzak durmamı istediği belli olan kütüphaneciLİSTEYİ baştan taradım ve ortak paydanın O'conner olduğunu söylemek için Sherlock olmama gerek olmadığını farkettim.
BEN bu listede hem madur hemde kahramandım ama O'conner kesinlikle tek zanlıydı. Ayrıca az önce herşeyi konuşuruz demişti ki bu, açıklayacağı şeyleri olduğunu gösteriyor.
LİSTE yapmak kafamı toplamamı sağlamıştı. Rahat bir nefes alarak her daim yolcu bekleyen taksilere yöneldim. Gecenin bitmesi için dua ederken buldum kendimi. Okuldan merkeze, merkezden de evime geçmek en az bir saatimi alacaktı ki bunu düşünmek bile istemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYALAR ARASINDA #Wattys2016
FantasyHerkes yeryüzünde kendi halinde yaşıyordu. Bastıkları toprağın neler gizlediğini bilmeden...