Tam tahmin ettiğim gibi bir saat sonra evdeydim. Evde herşey olağandı. Akşam yemeği çoktan yenilmiş ve herkes köşesine çekilmişti. Saatlerdir birşeyler yememiştim ve vücut direncim bitmek üzereydi. Her ne kadar çocuklukts geçirdiğim hastalığı hatırlamasamda ve babamda üzücü anıları canlandırdığı için o günlerden hiç bahsetmesede o zamandan bana hatıra kalan zayıf bedenimle ve özel yapılmış ilacımla yaşamayı öğrenmiştim. İlk defa ilacımı aksatıyordum ve neredeyse hiç bu kadar aç kalmamıştım. İşin ilginç yanı acıktığımıda hissetmemiştim.
Babam beni kapıda gördüğü anda yüzü kireç gibi oldu. Keskinleşen yüz hatlarından durumu farkettiği anlaşılıyordu.
O tok sesiyle;
-"Bu halin ne? " diye kükredi.
" Birşeyim yok baba" diyerek boynuna sarıldım. Yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra da "Sadece öğünlerimden birini atlamış olabilirim o kadar" diye de ekledim. Kendimce çok masum bir yüz ifadesine bürünmüştüm. Ama babamın değişmeyen yüz ifadesinden bunun işe yaramadığını anladım. Babam;
-"Sen ne söylediğinin farkında mısın küçük hanım. Yemeğin ve ilacın aksatılmaması konusunda kesin bir karara vardığımızı zannediyordum" dedi ve bir şey söylememe fırsat vermeden kolumdan tuttuğu gibi beni mutfağa götürdü. Masaya oturmamı söyledi ve birşeyler hazırlamaya başladı.Günün yorgunluğu yüzünden mi ilacı içmeyişimden mi bilmiyorum ama kendimi aç hissetmiyordum. Yinede bunu babama söyleyecek kadar cesur hissetmiyordum. Ben "Niye bu kadar kızdın anlamıyorum. Altı üstü bir kaç saat" derken annem mutfağın kapısında belirdi ve
-"Ne oldu, ne bu gürültü " dedi. Saat akşam 10 civarıydı ve annem kendimi bildim bileli erken uyurdu. Onu uyandıracak kadar gürültü yapmamıştık. Onu bu saatte uyanık görmek çok ilginçti. Ben şaşkın şaşkın anneme bakarken, babam;
-" Öğün atlamış" dedi, hala agresif tonda olan sesiyle. Annem;
-"Sana söylemiştim. Kontrol altında tutmak her zaman kolay olmayacak. Bu eninde sonunda gerçekleşecekti" dedi.Babam anneme döndü ve "Hiç birşeyin gerçekleştiği yok. Biraz dikkatsiz davranmış o kadar! " diye bağırdı. Babamı ilk kez anneme bağırırken gördüm. Bakışları o kadar sertti ki onları tanımasam ben gelmeden önce felaket bir şekilde kavga ettiklerini düşünürdüm.Ama bu imkansızdı. Benim ebeveynlerim dünyanın en iyi anlaşan çiftleriydi yada bizim yanımızda iyi rol yapıyorlardı şuan emin değilim.
Annemin tek sorunu bizle -yani çocuklarıylaydı. Babamla ne kadar iyi anlaşıyorsa bizede o kadar soğuk ve katı davranıyordu. Ve şuan hiç beklemediğim bir şekilde.
-"Dikkatli ol ve eline yüzüne bulaştırma yeter. Devreye girmek zorunda olmaktan hiç hoşlanmam. Hemde bu kadar zaman sonra" dedi. Arkasını döndüğü gibi yatak odasına yöneldi. Babamsa sinirini yatıştırmak için çoktan bana hazırladığı tabakta toplamıştı dikkatini.
Ben tüm bu kargaşanın sebebi olduğum ve sorumsuz davrandığım için fena halde pişman olmuş bir şekilde sandalyemde donakaldım.
On dakika içerisinde babam akşam yemeğinden payıma düşenleri enfes bir şekilde hazırlayıp önüme koydu. Sakinleşmişti yada en azından öyle gözüküyordu. Başıyla yemem için işaret verdikten sonra karşıma geçip oturdu. Ben sakin bir şekilde yemek yerken babam;
-"Lafı uzatmaya gerek yok. Yaptığın şeyin sorumsuzluk olduğunu ve bunun bir daha gerçekleşmemesi gerektiğini biliyorsun" dedikten sonra bir iki nefes kadar ara verip tepkimi ölçtü ve devam etti. "Okul proğramının yoğun olduğunu biliyorum. Böyle zamanlarda yanında atıştırmalık taşıman gerektiğini ve ilacın zamanını aksatmaman gerektiğini konuşmuştuk. Annen ve ben bu gece aşırı tepki vermiş olabiliriz ama bu bize sadece eski bir anıyı anımsattı ve bu anılar kesinlikle tekrar yaşamayı istemeyeceğimiz anılar olduğu için tepkimizi kontrol altında tutamadık."İstem dışı olarak sözünü kestim "İlacı bir kaç saat aksatmam neye sebep olur?"
-"İlk başlarda halsizlik, dikkat dağınıklığı, baş ağrısı ve sürenin uzunluğuna bağlı olarak kalıcı hafıza kaybı." Babam, hastasını bilgilendiren doktor edasıyla karşımda otururken ben küçük çaplı bir şok geçiriyordum. Diğer etkiler hafıza kaybının yanında devede kulak kalmıştı.
-"Peki, bunları neden daha önceden bilmem gerektiği hissine kapılıyorum. Tamam, benim yüzümden hastaneler fobiniz haline geldi. Zor zamanlar yaşadınız, hiç bir şekilde o günleri hatırlamak istemiyorsunuz hepsini anlıyorum ama en azından bilmem gereken kısmı bana anlatıp sonra sünger çekseydiniz tüm anıların üzerine."
22 yaşındayım ve hastalığımın ne olduğunu tam olarak bilmiyorum bile. Altıüstü sekiz saatte bir içmem gereken bir ilacım var diye durumu abartmamış ve ailemin üstüne gitmemiştim ama bu geceki görüntü meraklanmama yetmişti. Madem konusuda açıldı öğrenebildiğim kadarını öğrenmenin hiç bir zararı olmaz. Babam;
-"Her şeyden önce haklısın. ilk başlarda küçüktün ve ayrıntılarla seni korkutmak istemedik. Sonralarda ise hayatımız düzene girmişti ve her şeyi baştan sona anlatıp tekrar o günleri hatırlamaktansa ağzımızı açmamayı tercih ettik. Zaten sende gelip detaylı sormadığın için bir önemi olduğunu düşünmedik."
-"Madem o kadar acılı bir süreç boyunca hastaneyle haşır neşir oldum neden hiç bir şey hatırlamıyorum." Babamın gözlerinin dolduğunu o an soruyu hiç sormamış olmayı diledim. yada konunun hiç açılmamış olmasını... Babam derin bir nefes alıp devam etti "Sen beyninde bir sorunla doğdun. Beynin gittikçe kontrolü bırakıyordu ve yaşama olasılığını olmadığını söylediler. Uzun bir süreçti. ama sana her baktığımda gözlerindeki ışığı görüyordum. Nasıl bilmiyorum ama yaşayacağını biliyor, hissediyordum. Kolay pes etmeyecektim ama seçeneklerimiz tükenmişti. Derken bir doktor imdadımıza yetişti. Ameliyata bile gerek olmadığını, elinde hala deney aşamasında olan bir ilaç olduğunu, bu ilacın yeni doğan çocukların dokuları yenileyebilme özellikleyle birleşerek seni tamamen iyileştireceğini söyledi. Böyle bir tedaviye nasıl balıklama atladığımı hala aklım almıyor ancak annen bu doktor ve ilaç konusunda çok kararlı davrandı . İşe yarayacağını hissettiğini ve doktora güvendiğini söyledi. Uzatıp konusu uzatmaya gerek yok en nihayetinde ilacı denedik ve işe yaradı. Ama bunu bir ömür kullanmaya mahkum olacağını bilmiyorduk. İlacı almaya başladıktan bir buçuk yıl sora doktor normale döndüğünü ve ilacı yavaş yavaş azaltıp sonundada kesebileceğimizi söyledi. Bizde yavaş yavaş dozu azaltık. Ama ikimizde kendi işlerimize kendimizi öyle kaptırdık ki iki günde ne kadar değiştiğini anlayamadık. Taki 3.günün sonund bizi tanımayana kadar. Tekrar ilacı vermeye başladık ama anıların gitmişti. bizde iki yaşındaki çocuğumuzu eğitmeye ona kendimizi alıştırmaya yeniden başladık. Ve o gün bu gündür ilacını hiç aksatmadık."
Vay be dedim içimden. Ama dinlediklerimi sindirmeme fırsat vermeyen babam ayağa kalktı ve " Hepsi bu kadar, Şimdi yemeğini bitir ve iyice dinlen. Tabi ilacını içmeyi unutma" dedi. Yanıma gelip beni alnımdan öptü ve gitti.
Yemeğimi bitirip odama çekildiğimde yorğunluktan ölüyordum. Kendimi yatağa zor attım. Ne gündü ama!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYALAR ARASINDA #Wattys2016
FantasiHerkes yeryüzünde kendi halinde yaşıyordu. Bastıkları toprağın neler gizlediğini bilmeden...