~BÖLÜM ON ÜÇ:-Dans Pisti-~

1.3K 100 439
                                    

    Evet gençler ilk ingilizce şarkımız alkış zmbznz.

      Önümüzde iki kişi bize bakıyordu. Bizde onlara. Kakami ve Luka buradaydı. Tam karşımızda dikilmiş bize bakıyordu. Yüzlerinde şaşırmış bir ifade vardı. Bizim yüzümüzde ki ifadelerde pek farklı değildi. Normalde onu görünce içimde oluşan nefret duygusunu hissetmiyordum. Artık ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum. Belki bir geçmişimiz varsa da geleceğim kesinlikle onunla değildi. Zaten önemli olan geçmiş değil, gelecekti. Ve ben gelecekte yaşayacağım hiçbir şeyi bilmiyorum. Umarım geleceklerimiz iyi olur.

       Adrian bana baktı ve göz kırptı

"Marinette onlara bakmak yerine bana dans etmeyi öğretir misin?"

    
          Tebessüm edip yüzüne baktım.

Arkadaşlar kusura bakmayın nasıl dans edileceğini bilmiyorum. Yani sallayacağım dkndns.

     El ele dans pistine ilerlerken gözlerimizin içine bakıyorduk.

     Elimi havaya kaldırdı. Bir elini belime koydu. Bende diğer elimi onun omuzuna koydum. Ve dudaklarımı oynatmaya başladım.

"Sağa"

Adımızı sağa attık. Senkronize bir şekilde ilerliyorduk.

"Geri"

O ayağını geriye attı. Bende ileri.

" İleri sağ."

  İlerledik.

"İleri sol."

      Sadece gözlerimize bakıyorduk...

"Geri sol."

        Onun gözleri...

"Şimdi baştan sürekli aynı."

    Senkronize bir şekilde sadece gözlerimize bakarak dans ediyorduk. Öylesine bakıyorduk ki, sanki birbirimizin kalbini görmek istiyor gibi. Öylesine derin ki; çoktan kaybolmuştuk. Etraftaki kimseyi umursamıyorduk. Daha doğrusu görmüyorduk, duymuyorduk. Belki de biz görmek veya duymak istemiyorduk. Bilmiyorum. Şarkı sesi vardı kulaklarımızda. Güzeldi ama biz sözleri duymuyorduk. Böyle dans ederek sahnenin en ortasına gelmiştik. Heryerde geziniyorduk. Spot ışıklar yüzümüze vuruyordu. İkimizde tebessüm ediyorduk. Bazen bir tebessüm tüm sözlerden daha da çok şey anlatır. Tabii anlarsak.

    Dansımız git gide yavaşlıyordu. Durduk en sonunda. Bana baktı. Ve konuşmaya başladı.

"Sen. Çok güzelsin. Aynı bir melek gibi. Aklımın hayalimin alamadığı kadar güzelsin."

"Teşekkür ederim."

Hayatımda bir çok erkekten bu iltifatı işittim. Hepsi söylüyordu . Ama benim hissettiklerim farklıydı. Sanki kalbimin ritmi değişmişti. Nasıl yaptı bilmiyorum ama oldu işte. Bazı kişiler ilifat eder ama hepsi aynı hissi vermezdi. İşte yaşadığım an tam da buydu. Ellerimizi kenetledik.

El ele gittik masaya. Alya ve Chole ellerindeki telefona bakıp çak beşlik yapıyordu. Nino Alyayı izlord- nE?! Nino Alya yı mı izliyor?! Ahhanda çaktım. Kurtulamaz elimden. Wiki ise baygın gözlerle bizim ortapedisti kesiyordu. Kakami ve Luka bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Kakami karnını tuyordu bir yandanda. Sanırım beklemiyorlardı. Ama biz bunu onlara nispet olsun diye değil, kendimiz en içten bir istekle yapmıştık. Gözlerini onlardan ayırıp Adriana baktım. O yemyeşil gözlerine. İster istemez yüzümde bir tebessüm vardı. Ellerimiz ise hala kenetliydi. Chole ve Alya direkt olarak ellerimize bakıyorlardı. Chole nutku tutulmuş bir şekilde ellerimizin fotoğraflarını çekiyordu. Biz ise yavaşça ellerimizi çözdük. Yine tebessüm ediyorduk. Ama biraz burukça.

YARA (Adrianette)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin