~ BÖLÜM YİRMİ ALTI:- Beklenmeyen-~

218 12 35
                                    

  


      Sabahın pekte erken olmayan saatlerinde gözlerimi açtığımda, ilk başta nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Evet tahminleri alalım. Bingo, doğru tahmin. Koltukta ikimizde uyuyakalmıştık. Hafif doğrulmaya çalıştığımda Adrien'in beni ahtapot gibi saran kolları ise buna izin vermedi.

"Adrien, kalk sabah oldu. Hadi uyan canım." Adrien homurdanarak doğruldu ve vantuz- pardon kollarını belimden alıp gözlerini ovuşturdu.

"Ay biz burda uyuya mı kalmışız? Heryerim tutulmuş ya." Onun bu hallerine gülerek doğruldum.

"Tabii sen benim kucağımda yattığın için hiçbir yerin tutulmadı. Gül bakalım gül." Sırıtmamı biraz daha genişletip mutfağa ilerledim.

"Amma naz yaptın Adrien. Hadi gel de kahvaltı hazırlayalım." Kahvaltı lafını duyduğu anda doğrulan Adrien yüzünü yıkamak için banyoya gittiğinde bende masaya iki tane tabak koydum. Buzdolabından kahvaltılıkları alıp masaya yerleştirirken Adrien çoktan gelip kahve için su koymuştu.

"Ee dünkü filmi beğendin mi bari?" Aklıma filmle ilgili sahneler gelirken buruk bir suratla konuştum.

"Film güzeldi ama çok dramatikti ya. O son sahne zaten... Birde birşey diyeceğim. Tanrı aşkına akciğer nakli yok adamlar kızı akciğer nakliyle iyileştirmişler. orası ağır saçma olmuş. Ama onun haricinde kötü sonlu olsada güzel bir filmdi." Adrien tersten bir gülüş atıp masadan aldığı salatıkla bana döndü.

"Yani evet, ağır dramdı ama güzeldi ya. Orası azıcık saçma ama iyiydi yani. Siccinden daha iyidir herhalde." Sinirli gözlerle tabaktan aldığım zeytini Adrien'e fırlattım.

"Bak cidden elim ağırdır bilirsin he. Neyse o filmin adı neydi diyim de Alya'larda izlesin." Adrien hatırlamaya çalışırken bende kahveleri döküp Adrien'le birlikte kahvaltı etmeye başladım.

"Hah buldum. Five feet apart (Beş adım uzakta) ." Sakin bir şekilde sohbet eşliğinde kahvaltımızı bitirip hazırlandık. Çok geçmeden evden çıkıp hastaneye geldik. Koridorda ilerlerken bir anda Chloe önümüzü kesti. Evet evet, önümüzü kesti.

Sinirlendiği her haldinden belli olan sarı afet, bana ve Adrien'e sinirli bir bakış atarak konuşmaya başladı.

"Aynı evlere çıkılıyor ama bana haber verilmiyor ha?" Heh tam tahmin ettiğim gibi. Eh be Paul.

"Chloe canım kuzenim, bildiğin gibi değil. Yani tahmin ettiğin gibi bir konu değil." Chloe'nin gözleri büyürken bende Adrien'in kolunu çimdikledim.

"Ah. Mari ne yapıyorsun ya? Acıdı." Chloe şaşkınca bize bakarken bir anda kekeleyerek sordu.

"Siz yok-  ayol üstüme iyilik sağlık!" Chloe bir anda babaneme bağlarken Adrien şaşırıp söze girdi.

"O gerizekalı Paul ne anlattı bilmiyorum ama vallahi öyle değil. Biz Marinette'nin güvenliği için aynı eve taşındık. Ayrıca o fesat sana her ne dediyse unut çünkü dün film izledik canım." Chloe rahatlayıp tekrar şoka girerken bana döndü bu sefer.

"Mari'nin güvenliği ne alaka?" Adrien 'yine başa döndük' der gibi bir bakış atarken sözü ben devraldım.

"Chloe canım, sen odana git şimdi. Biz yemekte herşeyi anlatacağız tamam mı? Hadi canım." Chloe göz devirip bize veda ettikten sonra odasına girdi. Bizde beraber odalarımıza ilerledik. Adrien beni öpüp kendi odasına geçtikten sonra bende çantamın içinden astım ilacımı alıp çantamı dolaba koydum. Önlüğümü giyip ilacımı, kalemlerini ve muayene ışığımı önlüğümün ceplerine koyup önümdeki hasta dosyalarını kurcalarken kapım çalındı.

YARA (Adrianette)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin