Bölüm 35

128 6 0
                                    

Bir hafta sonra (Güney Afrika' da)

DİCLE' DEN

Meriç ve benim müthiş ikna yeteneklerimiz sayesinde Kenya' ya gelebilmiştik ve şu an burada ikinci günümüzdü. Dün kaldığımız yeri keşfetmiştik. Bugün ise jeepler ile safari yapacaktık. Aslanları, zebraları, zürafaları ve bir çok hayvanı yakından görme şansımız olacaktı.

Geldiğimizden beri Yalın' ın annesiyle hiç karşılaşmamıştık. Üstelik Yalın, kaldığımız otelin yakınlarında bir yerde yaşadığını söylemişti. Ama annesinden tek bir iz bile yoktu.

Safari yolculuğumuz için birkaç şeyi sırt çantalarımıza koyduktan sonra, lobide erkekler ile buluşup Türk rehber eşliğinde yola çıkmıştık.

Biraz kalabalık olduğumuz için üç şoför eşliğinde arabalara dörderli binmiştik. Ben; Yalın, Beliz ve Deniz ile birlikteydim. Meriç; Yiğit, Kayla ve abimle birlikte, Atlas, Bulut, Asya ve Nehir de başka bir arabada birlikteydi.

UNESCO tarafından koruma altına alınan tema parkına giderken heyecanım doruktaydı. Yol boyunca ilgimi çeken bir sürü şeyin fotoğrafını çekmiştim. Beliz de benim aksime bizim fotoğraflarımızı çekiyordu.

Rehber parka girdiğimizi söyleyince heyecanla etrafa bakmaya başladım. Zor da olsa, televizyonda veya internette gördüğüm hayvanların bir kısmını şu anda bizzat görüyordum.

Zürafa otçul bir hayvan olduğu için rehber ona yaklaşmamıza izin vermişti ve yaklaştığımda zürafanın gerçekten uzun bir boynu olduğunu fark etmiştim.

Yalın şaşkınlıkla zürafaya bakarak:

- Vay canına! Gerçekten çok uzun bir boynu var.

Gülümsedim:

- Kesinlikle öyle. Fotoğraf çekilelim mi?

Yalın başıyla beni onaylayınca selfie çubuğunu çıkardım ve zürafanında görüneceği şekilde birkaç fotoğrafımızı çektim.

Zürafadan sonra birkaç etçil hayvanın yanından arabayla geçtik. Aslanın oradan geçerken Beliz:

- Telefonum düştü, durdurun arabayı!

- Sakarlığın sırası mıydı şimdi Beliz?

Ben Beliz' e söylenirken Yalın arabayı durdurttu. Beliz soruma karşılık:

- Aslanı görmenin heyecanıyla elimden düşüverdi.

Türk rehber:

- Sessizce telefonunuzu aramaya başlayın. Aslanın bizi yemesini istemeyiz.

Deniz isyanla:

- Uyarınız için sağolun ya bilmiyorduk. Yürü Beliz, deyip arabadan indi.

Beliz' inde inmesine yardımcı olduktan sonra telefonu aramaya başladılar.

BELİZ' DEN

Arabadan inerken kendime sövüyordum.

- Salaksın kızım sen salak! Şu telefonu elinde tutmayı beceremedin. Sırası mıydı şimdi sakarlığın?

Deniz:

- Kendine söylenmeyi bırak da etrafa bir bak. Aslana yem olmak istemiyorum.

- Tamam, deyip yere bakmaya başladım. Çok fazla sarı ot vardı ve görüşümüzü engelliyordu.

Deniz isyanla:

- Bu otlar neden bu kadar çok?

- Afrika ikliminde olduğumuz için olabilir mi Deniz?

ÇOCUKLUK AŞKIM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin