multi nehir :)
Mine ablamdan ayrıldığımda.
"şşşt ağlama."
tabi senin için demesi kolay. sonuçta kurtuldun.Kurban benim,sen değil.
"hehir, hadi bekliyolar yapalım kahveleri"
"zıkkım içsinler"
bu sefer dışımdan söylemiştim. mine ablam bişey demeden cezveyi ve kahveyi çıkardı ardındanda kahve fincanlarını tepsiye dizmeye başlad. sonra kapıdan içeri annem geldi ve direk bana sarılıp söylediği cümle;
"kızım. ben...ben çok üzgünüm böyle olmasını istemezdik"
"anne geçti artık olan oldu.."
bu kısa konuşmamızı mine ablam bölmüştü.
"kahveler hazır" dedi
biraz durduktan sonra anneme baktım ve istemeyerekte olsa kahve tepsisini aldım. acaba bunları o ağa bozmasının üzerine döksem nolur ki. içimden bunları geçirirken,salonun kapısına gelmiştim,içeri girip önce büyüklerden başlayarak dağıttım. kahve dağıtma bitince büyük hızla mutfağa, tepsiyi bırakmaya gittim. sonrada bu evde olan odama çıktım kendimi yatağa atınca direk olarak ağlamaya başlamıştım. ne kadardır ağlıyorum bilmiyorum ama gözlerim acıma hissini vermeye başlamıştı bile. kalkıp gözlerimi sildikten sonra kapı çaldı.
"gir"-"selin"
"abla"
sesi fazlasıyla hüzünlüydü bu kelimeyi zor söylemişti. ve sonrada bana sarıldığı gibi ağlamaya başladı. hıçkırıkların arasından
"abla.. no-nolur gitme. beni yalnız bırakma"
"yapacak başka birşeyimiz yokki tatlım"
"abla sen gidersen ben ne yaparım, kiminle uğraşırım."
tam konuşucaktım tekrar kapı çaldı.
"gir"
bu sefer gelen eceydi
"nehir. nasıl hissediyorsun"
"naıl mı hissediyorum ece ? sence nasıl ? "
"özür dilerim. ben.. ben sadece,şoktayım ve üzgünüm"
dedikten sonra sarıldı bana. bir tarafımda selin öbür tarafımda ece. gözlerimi yumdum ve iki damla yaşın akmasına izin verdim. sonra ikiside benden ayrıldığında ece;
"nehir seni çağırıyorlar bi in istersen"
"o niye"
"bilmiyorum,ama sanırım şey... düğün işleri için olabilir"
konuşmadan ayağa kalktım kapıya geldiğimde derin nefes alıp açtım. aşşağıya inerken merdivenler gözümde büyümeye başladı. salona girdiğim an bütün gözler bendeydi, her ne kadar gözümü ondan kaçırsamda olmadı. yaşlı adam konuşmaya başladı.
"ben işi uzatmayı sevmem. o yüzden nişanı şimdi keseceğiz" dedi ve kırmızı kutunun içindeki alyansları çıkarıp bizi yanına çağırdı ikimizde gittiğimiz zaman yüzükleri parmağımıza taktı ve;
"hayırlı uğurlu olsun"
sanki isteyerek evleniyorumda. Hayırlı uğurlu olsunmuş.
"İki haftaya kadarda düğünü yaparız"
"ne yani bu kadar çabuk mu?" dedim artık dayanamıyarak
"beğenemediniz mi küçük hanım?"
adını hala bilmediğim yaşlı adam konuşmuştu gene. tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken koluma birisi yapıştı ve beni dışarıya sürüklemeye başladı. tahmin ettiğiniz gibi, ağa bozması.
"ne istiyosun ya"
"susta beni dinle. bak içerideki dedem ona karşı saygılı olucaksın. "
"hadi ya buna sen mi karar verdin?"
"evet."
"sizin,senin yüzünden hayatım maffoluyo benim ya. bide karşıma geçmissin saygılı ol diyosun. çok komik ya."
"bak küçük han-"
"nehir!"
"bak nehir. zor,anlıyorum ama yapacağım birşey yok. o yüzden sesini çıkartma"
"o zaman o kadar kız arasından neden beni seçtin"
"çünk-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE AŞKI
General FictionInsan hayatı boyunca mutlu yasamak ister,sevdiği insanla yaşamak ister,doğru insanı bulmasını ister. peki ya buna izin verilmeden, dogru insanı bulamadan,hic beklemedidigi anda saçma sapan bir TÖRE yüzünden evlendirilirse nolur..