Ter kan içinde uyandığında gördüğün rüyanın etkisiyle elin telefonuna gitmişti. 45 gün ne ara geçmiş olabilirdi ki? Bu konuşmalar gelecekte yaşanabilir miydi? İçin içini kemirirken tarihe bakmanla derin bir nefes almıştın.
Dünden beri bir gün geçmişti işte.
Bu gördüğün nasıl bir rüyaydı ya böyle? Rüyanda beni gör dedi diye görmek zorunda mıydın ki onu? Neyse, sonuçta sadece rüyaydı, sadece rüya...Hem gerçek olamayacak şeyler vardı, en basitinden sen sana mesaj atan insana mutlaka cevap yazardın, sadece bu kadarla sınırlı değildi tabii, onu seveceğin falan da yoktu, gelecekte gerçekleşecek bi şey değildi bu en azından... Adından bile daha emindin bu konuda...
Olacak şey değildi yani, onun yüzünden uykundan dahi erken uyanmak zorunda kalmıştın. Sinirini daha ne kadar bozabilirdi acaba?
Rüyana girmesi de onun suçu değildi ya, diye düşündün sonra. Uyuyamayacağına kanaat getirdiğinde de zor bela kendini yataktan kaldırıp duş için banyoya atmıştın.
...
-Oooo günaydın Maviş. Hayırdır, sen ve erken uyanmak? Bi de üstüne kahvaltı hazırlamak?
-Hiç sorma ya Baek. Bi gereksiz girdi de rüyama. Uyanmak durumunda kaldım maalesef.
-Kalbine giremedi de rüyana mı girdi?
-Acaba diyorum ben Sena’yla mı buluşsam bugün. Ne dersin?
-Sakin ol şampiyon ya. Tamam özür dilerim, şaka yapmıştım. Ben Jongdae’yi çağırayım da başlayalım kahvaltıya.
Arkadaşların gelince kahvaltınıza başlamıştınız.
-Ellerine sağlık Maviş.
-Sağ ol Jongjong. Hadi acele edelim de derse geç kalmayalım.
-Tamam, hadi gidelim.
Hazırlanıp, yola koyulmuştunuz okula doğru. Bugün profesör Lee ile çalışman vardı. Arkadaşlarınla vedalaşıp odasına ilerlemeye başladın. Yolda asistanı Minho’dan seni beklediğini de öğrenince kapıyı tıklattıktan sonra gir komutunu duyamasan bile girmekte sakınca olmadığını düşündün. Sonuçta seni bekliyordu, değil mi?
Odanın kapısını tam açtığında içeriden de açılmıştı. Hışımla içeriden çıkana baktığında Lara olduğunu görmüştün. Sana sinirle bakıp omzuna çarparak gitmişti. Arkasından anlamaz gözlerle bakarken içeri ilerledin.
-Profesör? Müsait misiniz?
-Ah, evet gel Maviş.
-İyi misiniz, yüzünüzün rengi değişmiş.
-Özür dilerim.
-Efendim? Niçin özür diliyorsunuz ki?
-Ya, az önce Lara çıktı odadan görmüşsündür değil mi? Saçma sapan konuşuyordu senin hakkında. Ben de ona söyledim.
-Neyi söylediniz? Ne söyledi ki hakkımda?
-Saçma şeyler işte boş ver. Evli olduğunu, Jongin’le evlendiğini söyledim. Sinirle çıktı ağzımdan, özür dilerim. Ama herhalde kimseye söylemez.
-Ah, önemli değil profesör. Sonuçta bu gerçek. Herkes öğrense de sıkıntı olmaz. Sizin için de sıkıntı olmazsa çalışmaya başlayalım mı? İlk sunuma az bir zaman kaldı sonuçta. Ne dersiniz?
-Tamam hadi başlayalım.
Ne olacak ki diye geçirmiştin içinden, herkes bilse de bu bir şeyi değiştirir miydi? Sonuçta onunla evlenmiştin bir şekilde ve bu herkes bilse de bilmese de gerçekti. Gizli tutmaya çalışmanın bir anlamı var mıydı?