Baekhyun hızlıca konferans salonuna dönmüştü daha fazla gecikmemek için, bu esnada Sena’da Baekhyun’u bulmak için çıkmıştı çoktan konferans salonundan. Böylece bir süre birbirlerini aramışlardı.
En sonunda Sena koridorun bir ucundan döndüğünde Baekhyun da diğer ucundan dönmüştü ve karşılaşmışlardı. Anlık bir duraksamanın ardından hızlıca aralarındaki mesafeyi kapatmışlardı.
İkisi de daha fazla vakit kaybetmek istemediği için aynı anda dökülmüştü sözcükler ağızlarından, isimlerini bile söyleyerek vakit kaybetmek istememişlerdi.
-Seni seviyorum
Bir an ne olduğunu anlayamamışlardı önce, doğru mu duymuşlardı? Tekrar ve tekrar söylediler.
-Seni seviyorum, ben seni seviyorum.
Doğru duymuşlardı, doğru anlamışlardı, güzel bir tebessüm çoktan yerini almıştı yüzlerinde. Gözleriyle birbirlerinin gözlerine bakarken, tekrar yaklaştılar birbirlerine ve sarıldılar sımsıkı, tamamlandılar sanki.
Sarılırlarken Baekhyun Sena’nın arkasında olan seni ve Jongdaeyi görürken, Sena da Baekhyun’un arkasında olan portakal kafasını görüyordu. Gülümsemeleri iyice genişlemişti, en mutlu anlarını yaşarken en sevdikleri de yanlarındaydı çünkü.
İkisi de bunun gerçek olmasını istiyordu ama birden bu kadar mutluluk onları ne yapacaklarını bilemedikleri bir hale sokmuştu. Şimdi ne söylemeleri gerekiyordu?
-Iı şey oldu o zaman.
-Hı hı aynen, görüşürüz.
-Görüşürüz.
Birbirlerine el sallayıp tam zıt yönlere doğru yürümüşlerdi. Sizler de yüzünüzde şaşkın bir ifadeyle onlara bakakalmıştınız.
-Ne oldu Baek?
-O, o da beni seviyormuş, haklıymışsınız.
-Onu anladık sarılmanızdan zaten, niye birden yanımıza geldin onu soruyoruz.
-Aklımda sadece sevdiğimi söylemek vardı, ne yapacağımı bilemedim işte ya.
-Olur mu öyle deli oğlan ya, gel konuşmamız lazım yanına gidelim.
-Pırasa saç, ne oldu?
-Kaybolmadı o da portakal kafam, dediğin gibi. O da beni seviyormuş hem biliyor musun?
-Biliyorum pırasa saç biliyorum da niye birden kaçar gibi ayrıldınız onu soruyorum.
-Ne bileyim ya, aklımda sadece sevdiğimi söylemek vardı, ne yapacağımı bilemedim.
-Olur mu öyle, hem daha damatla tanışmam lazım, gel konuşalım gidip.
-Yaa, Oh Sehun!
-Ne var yoksa gönül mü eğlendiriyorsun sadece.
-Yah!
-Tamam tamam hadi gidelim.
Jongdae ve sen Baekhyun ile Sehun da Sena ile yürümeye başlamıştı, rahat rahat konuşmak için de kafeye geçmiştiniz daha sonra beşiniz.
-Ya ben çok mutlu oldum Sena, sonunda oldunuz be, hem de çok da güzel oldunuz.
-Aynen öyle sonunda açıldınız birbirinize.
-Nasıl yani Maviş, Jongdae? Siz nerden anladınız ki, yani Baekhyun kendi duygularından bahsetmiştir tabi de ben hiç belli etmiyordum yani.
-Dedi, ilk karşılaşmamızda ‘bana senden hiç bahsetmediler oysa’ diyen kız. Sena sen mi belli etmiyordun yapma ya.
