Evet olay şuydu, profesör Taemin’in kuzeni Jongin, Park Lara ile liseden arkadaştı. Profesör Park da Lara’nın abisiydi.
Sense sendin işte, ki buna dair bazı şüphelerin vardı, ve hala kapıda dikiliyordun.
-Kelebek, bunların kusuruna bakma, hadi gel içeri.
-Ta, tamam profesör.
-Sanırım tanışıyorsunuz, arkadaş mısınız?
-Hayır.
-Evet.
-Sadece tanıyorum diyelim bi arkadaşlık durumu söz konusu değil profesör.
-Demek öyle. Neyse onlar iki arkadaş takılsınlar gel biz de masaya geçelim. Yemek yemiş miydin? Aç mısın bi şeyler getirebilirim?
-Yok yiyip geldim profesör.
-Başlayalım o zaman, gel.
....
-O zaman senin için akşamları uygun öyle mi? Günleri de sabahından konuşarak halledebiliriz.
-Aynen öyle. Yakın bir arkadaşımın da buraya çok yakın bi kafesi var zaten. Bizim çocuklarla oraya gelirim ve beraber döneriz sonra yani bi sıkıntı olmaz saat.
-Bizim çocuklar?
-Baekhyun ve Jongdae.
-Baya yakın olmalısınız?
-Ah evet baya hem de. Bu arada Baekhyun da bazen bizimle çalışsa sizin için sorun olur mu?
Yo, yok olmaz.
-Ah, çok iyisiniz profesör.
~Ih, çık ıyısınız prıfısır.
-Neyse, peki yazdığım kodlarla alakalı ne düşünüyorsunuz?
-Baya iyiler açıkçası. Bence baya iyi bir noktaya getirebileceğiz beraber.
~Biyi iyilir açıkçışı.
-Sanırım burada pek iyi çalışamayacağız Jongin’in çenesi düştü. Gel benim odama geçelim.
"Ne odası Chanyeol ya, abi dedik bağrımıza bastık" demişti Jongin içinden. Kabul etmezdin değil mi?
-Şey, zaten kararlaştırmayı yaptık, sonra devam edelim isterseniz?
-Rahatsız oldun di mi? Tamam öyle yapalım madem. Kafeye kadar geleyim mi, saat geç oldu?
-Yo hiç gerek yok profesör. İyi akşamlar. Teşekkür ederim her şey için.
-Ne demek, ben de teşekkür ederim geldiğin için.
-Görüşürüz profesör.
-Görüşürüz kelebek.
Merdivenlere yönelerek yürüyerek inmeyi tercih etmiştin. Senin ardından ise Jongin de hemen ayaklanmıştı.
-Geç oldu Lara, her şey için sağ ol. Sen de Chanyeol abi. Görüşürüüüüz.
Onların bi şey demesine fırsat vermeden peşine düşmüştü bile ve kısa sürede sana yetişmişti. Arkandan gelip kolunu tuttuğunda refleks olarak elinle hemen kolunu tutup çevirmiştin, can yakıcı bir hareketti, baya canı acıyor olmalıydı.
-Ah, acıyor ya.
-Niye sapık gibi peşimdesin acaba o zaman , kendini arkadaşım sanan arkadaş?
-Kafeye gidene kadar beraber yürürüz diye düşünmüştüm.
-Düşünme sen ya.
-Kolunu bırakmıştın ve ilerlemeye devam etmiştin.