Beş dakikadır olduğun yerdeydin. Profesörü duyduktan sonra yerinden kıpırdayamamıştın. Nasıl denirdi, ha kal gelmiş gibi.
Hala gözlerin sabit bir noktaya bakarken arkandan sana seslenen Sena’yı duymamıştın bile. Sena yanına kadar gelip seni baya sarstıktan sonra kendine gelmiştin, yani en azından etrafındaki insanları duyup tepki verir hale gelmiştin.
Sena koluna girip seni kantine sürüklemişti, evet resmen sürüklemişti çünkü ayakların tam anlamıyla emrine uymuyordu ki, e tabi sonuçta emrine uyabilmeleri için beyninin doğru emirleri vermesi gerekirdi oysa ki beynin sanki son on dakikadır işlevini askıya kaldırmış gibiydi.
Üç dakikanın daha sonunda Sena artık dayanamamış ve Baekhyun’u aramıştı.
-Nerde kaldınız Baek? Maviş’e ne oldu? Sen dedin diye hemen gittim yanına ama artık korkuyorum resmen ölüden farkı yok. Ne zaman geleceksiniz? Neler dönüyor ya? Çıldırmama ramak kaldı bak. Zaten Maviş tepkisiz duruyor kıza kal gelmiş resmen. Ay gelin artık ya resmen beş dakikada yaşlandım.
-Sena tamam bi sakin ol az kaldı gelmemize. Her şeyi anlatırım gelince merak etme şaşkınlıktan bu halde. Şimdi sen kalk bi çay al ona biraz toparlanır muhtemelen. Yoldayız geliyoruz biz de.
-Tamam, acele edin Baek.
-Tamam, görüşürüz.
Baekhyun’u aradıktan sonra Sena biraz da olsa rahatlamıştı ve kalkıp sana çay almaya gitmişti. İlk bardağını bitirdiğinde bakışların kendini toparlayınca Sena hemen bi bardak daha çay almıştı. Bi kaç bardak sonrasında iyice toparlamıştın kendini. Biraz sonrasında da Baekhyun ve Jongdae gelmişti.
Kafeye girdikten sonra hızlıca masaya gelmişlerdi. Geldiklerini gördüğünde heyecanla kalkmıştın.
-Yah! Neredesiniz siz? Neler oldu neler? Kulaklarınıza inanamayacaksınız.
-O aşamayı atlattık o yüzden buradayız ya zaten.
-Doğru siz eve gitmiyor muydunuz?
-Gidiyorduk da senin olayı öğrenince geldik işte.
-Hakikaten ya. Sena sen neden geldin yanıma? Siz nerden öğrendiniz olanları?
-Beni Baek aradı, profesör Lee'nin odasının oralarda mı Maviş bi baksana dedi. Ee ben de geldim hemen, senin halin de malum baya fenaydı, ne olduğunu bilmiyorum ama bekleyeyim dedim. Baya korkuttun beni ha. Neyse ki yedi çaydan sonra kendine gelebildin.
-Anca yedi taneyle mi ayıldı? Baya sarsılmış bak.
-Sarsılmayacağım türden bir şey değil ki Jongjong. Yedi taneyle toparlayabildiğime şükretmem lazım. İyi de senin nerden aklına geldi ki Sena çay almak?
-Baek’i aramıştım ya o dedi. Baktım sanki biraz toparladın gibime de gelince tekrar tekrar aldım işte.
-Ha onlar bilir tabi beni çay ayıltır. Bu arada siz nasıl öğrendiniz ki Baekkie, olaydan benim haberim yeni olmuştu herhalde Sena geldiğinde.
-Ben boşuna ayaklı gazete demiyorum buna Maviş, her yerde gözü kulağı varda ondan.
-Ehem... Yani dedikodu ağım baya geniştir tabi. Ya bu Lara’nın ekibindeki kızlar orda kamp kurar gibi bekliyorlar ya, duymuşlar hemen Lara'ya haber uçurmak için mesaj attılar ona. Şey ben de biraz okumuş olabilirim.
-Hacker olmak bunu gerektirir tabi.
-Yanlış anlamanı istemem Sena, normalde tabi ki insanların telefonlarına girmiyorum uzaktan ancak biliyorsun Lara Maviş’i tehdit etti. Bende ne olur ne olmaz diye onun grubunun mesajlarını kontrol ediyorum. Sadece Maviş ya da profesörle alakalı şeyler olduğunda bildirim geliyor bana. Her şeylerini falan karıştırmıyorum yani.