13

1.1K 98 33
                                    

                          JİMİN
Cornelianın duyacağını hiç düşünmemiştim. Bana söylediği sözleri ve gözyaşlarını görene kadar beni sevdiğine inanmamıştım bile. Dünyada binlerce kadın beni sevdiğini söylüyordu. Çoğu da yalandı. İstedikleri iki şey vardı. Ünüm ve param. Corneliayı da öyle sanmıştım. Başta ona yaklaşan bendim. O da yıllardır beni sevdiğini söyleyerek beni kabul etmişti. Bir hafta boyunca bir an bile ayrılmamıştık. O haftanın sonunda onu bırakırken içimde bir ağırlık peydah olmuştu. Tam kalbimin üzerinde garip bir his vardı. Bu bir yıl içinde birkaç kez aklıma gelmişti. Ama doğruydu. Jungkook bir ilişkiye başlamış ve bunu açıklamıştı. Bir üyenin daha bunu yapması hayranlarımızı ihanete uğramış gibi hissettirirdi. Aksi takdirde onunla güzel zaman geçirmiştim. İlki olmama izin vermişti. Ve o günlerde bana bakışlarıyla içimi ısıtmıştı. Bir kadında istediğim tek şey çok sevip bunu hissettirmesiydi. Ve o hissettirmesine rağmen onu yarı yolda bırakmıştım. Buraya döndüğünde ünlü olacağını duyduğumda sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Diğerleriyle aynıydı! O da beni değil sahip olduklarımı istiyordu. Ünlü olduğunda koşarak ona gideceğimi sanıyordu sanmıştım. Ama yanılmışım. Ona oynadığım oyunu duyduğu ilk anda dolan gözlerinden acısını görebiliyordum. İstediği şey bendim. Tamamen ve yalnızca ben. Bunu göremeyecek kadar aptaldım. Birkaç saat sonra onun bayıldığı haberi geldiğinde Taemin Hyung utandığı için gidemeyeceğini söyledi. Kalkıp ışık hızıyla oraya gittim. Bizim yüzümüzden böyleydi. Onu kırmıştık. Onu yurtlarına götürene kadar kucağımdan bir an olsun indirmedim. Uyanana kadar onu beklerken yanında uyuyakalmıştım. Bağırışlarıyla uyandığımda beni kovmuştu. Kırılmıştım. Beni kovmakta sonuna kadar haklıydı ama farklı birşey yapmasını beklerdim. Nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Onun canını çok yakmıştım. Kendi yurdumuza döndüğümde Kook bana beni ne kadar çok sevdiğini anlatınca içimde büyüyen pişmanlık o kadar ağırlaşmıştı ki nefes alamadığımı hissettim. Ondan hoşlanıyordum. Ve artık ünlü olduğu için önümüzde bir sebep yoktu. Beni sevdiğine inanıyordum.

"Hyung. Melinoe Noona görüntülü konuşmada ve seni de istiyor." Cornelianın kuzeni benimle konuşmak mı istiyordu? Sanırım cidden mahvolmuştum. Salona çocukların yanına indim. Büyük televizyona görüntüyü aktarmışlardı.
"Konuşmak istemişsin Noe-sshi." Tatlı bir ses tonunda konuştuğumda ekrana sert bir şekilde baktı. Yutkundum.
"Merhaba Jimin-sshi. Direkt konuya gireceğim. Corneliayı tekrar tekrar parçalamaya bir son ver. Onu bir daha görmeyeceksin." Başımı yere eğdim. Beni sevdiğine emin olduktan sonra onu bırakmam imkansızdı.
"Ben beni sevdiğine inanmıyordum. Ama artık inanıyorum Noe-sshi. Kendimi ona affettirmek için herşeyi yaparım. Onu bir daha üzmeyeceğime söz veriyorum. Lütfen onu nasıl geri kazanacağımı söyle." Bakışları yumuşayıp hüzünlü bir hal aldığında Yoongi Hyung ve Namjoon hyungun dikkatleri benden ona yöneldi. Bu o kadar ani olmuştu ki bakışlarının yerinde bir boşluk hissettim. Onunla en iyi anlaşan ikisiydi. Daha fazla görüşmek istemişlerdi ama Noe dönmüştü. Arada sırada Kook yanımızda onu görüntülü aradığında konuşabiliyorduk.
"Keşke o konuştuklarınızı duymadan önce anlasaydın Jimin-sshi. Onu bir daha üzmeyeceğine güvenmek istesem de buna ben bile inanmıyorum. Seni affetmeyecektir. Onun için bitmiş olmalısın." Sözleri sanki birer yumruktu ve tane tane kalbime iniyordu. Ondan bu kadar hoşlandığımın farkında değildim. Ama kararlıydım. Pes etmeyecektim. O benim olmalıydı. Onu üzdüğüm her an için çok mutlu etmeliydim. İstediğim şey buydu.
"Lütfen. Bana yardım et. Ne söylersen yaparım. Ondan çok hoşlanıyorum."
"Üzgünüm. O benim en yakın arkadaşlarımdan biri ve kuzenim. Tamamen yabancı biri olsaydı da onun tarafında olurdum ama sana yardım etmem imkansız." Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Ondan bu kadar çok hoşlandığımı daha önce fark etmeliydim.
"Jimin-sshi, sen ağlıyor musun?" Ağladığımı farketmemiştim. Gözlerim dolduktan sonrasına dikkat etmemiştim.
"Sanırım." Noe Gülümsedi. Güven verici bir gülümsemeydi bu.
"Onu seviyorsun. Ama sen de farkında değilsin öyle değil mi? Pekala, sana yardım edeceğim. Ama Eğer affedilmek istiyorsan bütün söylediklerimi harfiyen yapmak zorundasın." Onu başımla onayladım. O kadar hızlı yapmıştım ki oradan kafam kopacak gibi görünüyor olabilirdim.
"Onun olduğunu düşündüğü Jimin olmalısın. Seni iyi kalpli, masum, tatlı ve sevgi pıtırcığı jimin olarak tanıyor. Ekranda gösterdiğin gibi biri yani. Eğer öyle biriysen öyle davran. Ona pişman olduğunu hissettir." Öyle biriydim. Tabii onların yanında şüphelendiğinde kabus gibi olan bir jimin de vardı ama öyle biriydim.
"Bunu yapacağım. Çok teşekkür ederim Noona!" Ona Noona dediğimde çok şaşırdı. Ama neden yaşıtı olan herkesin ona böyle seslendiğini anlamıştım. O olgun ve nazikti. İnsanlardan hoşlanmıyor olsa da yardım etmeyi seviyordu.
"Aynı yaştayız. Bana Noona demene gerek yok." Gülümsedim.
"Eğer senin için sakıncası yoksa Noona demek istiyorum." Ellerini sorun yok gibi salladı.
"Nasıl istersen. Şimdi kapatmalıyım. Corni üzgün ve orada olmadığım için bu şekilde konuşabiliyoruz." Onu onayladık. Arama sonlandığında Namjoon ve Yoongi hyungların iç çektiğini mi duymuştum? Her neyse. Şimdi buna takılamazdım. Ona kendimi nasıl affettireceğimi iyice düşünmeliydim.

DANSÇI|Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin