8

1.2K 103 3
                                    

Çok yoğun bir tempoyla çalışıyorduk. Yakında ilk imza günümüz vardı. Bu gidişle ödül törenine aday olmamız işten bile değildi. Zaten başarılı olacağımızı biliyordum ama ben ilk başta biraz sürünürüz sanmıştım. Bilirsiniz, hep önce bir çabalama dönemi olmaz mıydı? Yine de minnettardım. Bunu haketmek için gece gündüz çalışıyorduk. Öyle ki April neredeyse çok dans etmekten bayılacak hale geliyordu. Yakın arkadaş olmuştuk. Daha önce şimdi adını hatırlayamadığım bir grubun üyesiyle çıkıp kötü bir şekilde ayrıldığından bahsetmişti. Bunu kimse bilmiyordu. O yüzden iyi sır saklıyor olduğumu ummuştu. Ben de ona Jimin'i anlattım. Başta çok şaşırdı ama grup arkadaşı ben olduğum için anlattıklarıma inandı. Şimdi salonda koltuklara yayılmış çikolata yiyorduk. Diyetimiz sıkıydı ama rahatlamaya ihtiyacımız vardı.

"Sence de Jiminden iyi intikam almıyor musun şuan?" Güldüm. Alıyordum ama artık uğraşmayı kesmiştim. Onu unutmak en büyük intikam olacaktı.
"Umrumda değil. Yani umrumda ama bilirsin, onu unutmak istiyorum." Suratını astı
"Normalde sen ünlü olunca koşa koşa sana gelmesi ve evlenip çocuk yapmanız gerekmez miydi?" Ayağımla ona birtane vursam da ben de öyle düşünmüştüm.
"95 çocuk yapmalıydık. Pembe panjurlu bir evimiz olurdu ve sonsuza kadar mutlu yaşardık." Elini trajik bir şekilde alnına koydu. Gözleri baygın baygın yukarı bakıyordu.
"Ama şuan ahhh Romeo! Neden romeosun sen? Modundasınız." Kahkaha attım. Oyuncu olmayı düşünmeliydi.


Yaklaşık 5. Çikolata pakedini bitirdiğimizde karnımı tutarak çalan kapıya bakmaya gittim. Şimdi patlayacaktım. Kapıyı açmam ve Taemini görmem bir olmuştu. Beni baştan aşağı süzünce asık suratı birden canlandı. Eyvah! Dalga geçecekti. Haklıydı. Çünkü üstümde süngerboblu pijama vardı.
"Çok.... şıksın." Gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Yanaklarımın kızarmamasını umuyordum.
"Neden geldin? " tamam biraz kabaydım ama haber vermeden çat diye gelmişti.
"Ne kadar kibarsın corni. Mesajlarıma cevap vermedin." Cebimden telefonumu alıp kontrol ettim. Şarjı bitmişti.
"Mesajlarına cevap vermedim diye yurda mı geldin yani?" Sırıttı.
"Evet. Seninle uğraşmak istiyordum." Girmesi için geri çekildiğimde içeri girip ayakkabılarını çıkarttı.


Yarım saattir cidden söylediğini yapıp benimle uğraşıyordu. Pijamamdan ona da almamı böylece takım olarak giyebileceğimizi bile söylemişti.
"Evet güzel olur. Feminen görünüyorsun zaten." Söylediğime bozulmuş muydu acaba? Gözlerini devirdi. Göz devirince yakışıklı görünüyordu.
"Ben erkeksiyim." Kıkırdayıp hafifçe koluna vurdum.
"Hayır. Sen güzel bir erkeksin. Yaaa hatta benden bile güzelsin. Bu yüzden artık senden nefret edeceğim." Sonunda gülmüştü. Bozulmadığını anlamıştım.
"Demek güzel olduğumu düşünüyorsun? Bu hoşuma gitti. Güzel olduğumu söyleyeceksen bana istediğin kadar feminen diyebilirsin. Ben de sana ne kadar erkeksi olduğumu kanıtlama fırsatı bulurum." Kaşlarımı çattım.
"Nasıl kanıtlayacaksın ki?" Gülerek aniden beni kendine çekip göğsüne yasladı. Sertti. Güzel koktuğunu farkettim. Odunsu bir kokusu vardı. Jiminden önce onunla tanışsaydım kesinlikle sadece kokusu için bile peşinde dolaşırdım.
"Yerin rahat sanırım." Söylediği şey beni kendime getirdi ve hızla başımı göğsünden çektim. Cidden ne kadar süredir göğsündeydim acaba?
"Birşey düşünüyordum." Alayla güldü.
"Ya tabii." Kollarımı kavuşturdum.
"Yalan söylemiyorum. Bu arada parfümün güzelmiş." Kafasını yana yatırıp Gözlerini kapatarak Gülümsedi. Bu yaptığı bana jimini hatırlatmıştı. Hayır corni! Unutacaksın.
"Teşekkür ederim. İstersen sana alabilirim." Kafamı iki yana salladım.

DANSÇI|Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin