Konserler aynı hızla devam etmişti. Birkaç kez haberlere çıkmıştık. Ardından seoule dönüp güzel günler geçirmiştik. Jiminle aramızda hiçbir sorun yoktu. Hatta o kadar iyiydik ki bazen bu duruma inanamıyordum. Şirket ilişkimizi artık bitirebileceğimizi söylediğinde ikimiz de büyük bir hiddetle karşı çıkmış, gerçekten birlikte olduğumuzu söylemiştik. Başta şirketler sorun yaratsa da benim küçük yalandan açlık grevim işe yaramış ve ilişkimize izin verilmişti.
Kook ve Di hala bildiğimiz gibi çılgın aşıklardı. Medyanın bütün ilgisini şu sıralar onlar çekiyordu çünkü en kısa zamanda evlenmek istediklerini açıklamışlardı. Noe birkaç gün içerisinde seoule geliyordu. Namjoon ve yoongi oppa çok heyecanlı gibiydiler. Yoongi oppayı daha önce heyecanlı görmemiştim. Hala ondan hoşlanmadıklarını, sadece yakın arkadaş olarak gördüklerini umuyordum. Çünkü noe bu konularda çok sertti ve böyle birşey olursa ikisiyle de bir daha konuşmayacağına emindim. Kardeşimse Kore'ye gelmek istemiyordu. O noe hariç hiçbirimizin beğenmediği kaçık resimlerini yapmakla uğraşıyor ve arada bizi görüntülü arayarak kafamızı ütülüyordu.
Arabadan artık ses gelmeyince geldiğimizi anlayarak düşüncelerimden sıyrıldım. Sevgilim narin elleriyle gözlerimdeki bandı çözüp bana baktı. Elimden tutarak beni arabanın dışına çıkardığında şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Bizi bir dağ evine getirmişti. İki katlı ama küçük evin önünde bir göl arkasındaysa büyük bir orman vardı. Etrafta başka hiçbirşey yoktu.
"Jimin-ah, burası..."
"Mükemmel, değil mi?" Ben sözümü tamamlamadan konuşması beni gülümsetti. Küçük gözleri gülümserken kısılıp yok oluyordu ve ben bu görüntüye bayılıyordum. Büyük bir heyecan ve beklentiyle bana bakmasına daha fazla dayanamayıp başımla onu onayladım. Onayımı aldığı gibi beni eve doğru sürüklemeye başlamıştı.Ayakkabı ve montlarımızı çıkarıp eve girdiğimizde etrafı süzmeye başladım. Hemen karşıda büyük kahverengi koltuklar, bir şömine ve küçük bir kahve sehpası duruyordu. Biraz ilerideyse bir merdiven ve mutfak kapısı olduğunu düşündüğüm beyaz bir kapı vardı. Mochi ellerimden tutarak koltuğa oturdu ve ardından beni kollarına çekti.
"Mochi, neden buraya geldik?" Sorum karşısında dudakları alaycı bir ifadeyle yukarı kıvrıldı.
"Sevgilimle hiç yalnız kalamıyordum. Ben de onu kaçırdım." Sözlerine sırıttığımda göz kırptı. Anlamıştım. Şimdi anlamıştım işte. Yine aynı konuydu. Jimin birlikte olmak istiyordu. Uzun zamandır bunu erteliyordum çünkü çok yoğundum. Ve daha önce birlikte olduğumuzda yaptıkları yüzünden sanırım sonsuza kadar tedirgin olacaktım. Suratımı astığımda ne düşündüğümü anlamış olacak ki başını yere eğdi. Buraya kadardı. Onu ve kendimi daha fazla üzmek istemiyordum. Onu istiyordum ve ona gösterecektim. Elimi çenesine koyup bana bakmasını sağladım. Bana baktığında uzanıp dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. Dudaklarını öpmeye hiçbir zaman doymayacaktım. Çekildiğimde uzatmadan bu sefer büyük bir öpücük için dudaklarımızı birleştirdim. Öpüşmemiz derinleşince beni nazikçe kendinden uzaklaştırdı."Çok kötü şeyler yaşadığını biliyorum. Bunu istemem bencillik. Bir daha istemeyeceğim." Sözleri o kadar içtendi ki o an yapabileceğim tek şeyi yaptım. Kucağına oturup dudaklarını sanki günlerce susuzmuşum da onlar suymuş gibi öpmeye başladım.
Güneş ışıklarının gözüme gelmesiyle uyandım. Gerinip sol tarafıma döndüm. Sevgilim yanımda bir bebek gibi dudaklarını büzmüş uyuyordu. Elimi saçına çıkarıp okşadım. Saçlarının her bir teli İpek gibiydi. Yıllarca hayranı olduğum adamı bir süre izledim. Kaç gece boyunca adını sayıklayarak ağladığımı, onunla yalnızca aynı ülkede bulunmak için delice nasıl istek duyduğumu, ardından beni bırakmasını ve tekrar birleşmemizi düşündüm. Şimdi o adam, hayranı olduğum ve sevdiğim adam yanımda uyuyordu. O benim koca bebeğimdi. Ve şimdi gerçekten benimdi. Hayatımın geri kalan her anını onunla geçirmek istediğimi biliyordum. Ve artık, ona güveniyordum. Küçük masum bebeğimin dudaklarına bir öpücük kondurup ona kahvaltı hazırlamaya gittim.
"Yani benden intikam almak mı istedin? Bütün sebebi bu muydu?" Sorduğu soru beni gülümsetti.
"Senden intikam almak için yapamayacağım şey yoktu Jiminie, ben de ünlü oldum." Şaşkınca gülümsedi. Masanın üzerinden uzanıp bana bir öpücük verdi.
"Bir daha böyle şeyler yaşamayacağız, seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum park mochi."
![](https://img.wattpad.com/cover/223540651-288-k727349.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANSÇI|Park Jimin
FanficSenden intikam almak için yapamayacağım şey yoktu Jiminie. Ben de ünlü oldum.