Yatağın kenarına oturdu. Eliyle eşinin omuzuna dokundu ve hafifçe sarstı. Kocası,"Kalkar mısın? Sana bir şey danışacağım."
Eşi gözlerini açıp,"Sor da...Neden bu saatte uyandın?"
Dayısı,"Ben yarın Muş'a gideceğim."
Eşi,"Hayırdır gecenin bu vaktinde nereden çıktı Muş'a gitmek?"
Dayısı,"Yeğenim aradı. Ağlıyordu. Amcası onu evlendirecekmiş. O da beni götür buradan yanına al."
Eşi,"Eee ne var bunda? Zaten eninde sonunda evlenmeyecek mi?"
Kocası,"Yeğenim on altı yaşında yani daha çocuk. Tamam hadi yeğenimi geçtim, bir çocuğun zorla evlendirilmesine senin vicdanın nasıl razı gelir?"
Eşi sessiz kaldı. Çünkü kocası haklıydı böyle bir vicdansızlığa razı gelemezdi "Senin için ne doğruysa onu yap seni aradığına göre tek ümidi de sensin. O zaman sabah erken kalkıp yola çık ama şimdi uyu."
Kocası,"Anlayışın için sağol."
Eşi,"Yeğenine sırt çevirmek yakışmazdı sana."
Kocası yatağına uzanıp uyudu. Sıkıntılı geçen gecenin ardından sabah olmuş.
Dayısı havaalanına gitmişti. Muş'a uçacak olan uçağa binmiş. Kalkmasını bekliyordu. Uçağın havalanma saatinin gelmesiyle uçak havalanmaya başladı.
Birkaç saat sonra Muş'ta olacaktı.
Köyde ise bütün ev halkı uyanmış kahvaltı sofrasındaydılar.
Amcası karısına,"Akşam için hazırlıklarını yap. Zilan'ı istemeye gelecekler."
Karısı büyük bir sevinçle,"Sen merek etme ben gerekenleri yaparım."
Amcası için düşüncesi pek anlam ifade etmese de Zilan ağlamaklı ses tonuyla amcasına,"Ben evlenmek istemiyorum. Duymuyor musunuz beni?"
Amcası sert bir dille,"Sana fikrini soran olmadı. Seni artık evimde istemiyor, varlığına da tahammül edemiyorum. Mecbursun evleneceksin. Annen baban ölmeseydi, onlar da belki seni evlendirmişti. Hatta ben evliliğini geciktirerek sana iyilik yaptım."
Zilan daha fazla kendini tutamadı sofradan kalkıp balkona çıktı. Merdivenlere oturup ağlamaya başladı. Nefes almakta zorlanıyordu.
Yağmur, bu duruma çok üzülmüştü.
Babasına-neden böyle yapıyorsun demeye-cesaret edemediği için Zilan'ı teselli etmeye yanına gitti. Zilan'ın yanına oturdu.
"Ağlama babamın bu tavrı tek sana değil. Şu an bile ablamı istemeye gelseler ve babamın aklına yatsa verir. Hala anlamadın mı kendi yolumuzu çizmeye hakkımız yok."
Zilan,"Ama ben çizeceğim yolum için kendi hakkımı istiyorum sadece hakkımı."
Yağmur sustu.
Zilan az da olsa kendine gelmişti.
Bu güzel ve temiz havada Yağmur'la balkonda oturmak hoşuna gitmişti.
Ardından amcası dışarı çıktı.
Yağmur ve Zilan'ı gördü.
Zilan'a,"Akşam için güzel bir şekilde hazırlanırsın artık."
O arada tesadüfen yoldan yirmili yaşlarda bir erkek çocuğu geçiyordu.
Dönüp Zilan'ların olduğu yöne baktıktan sonra yoluna devam etti.
Amcası da bunu fark etmiş ve yanlış anlamıştı.
Zilan ve Yağmur'a dönüp,"Ne iş, içerde zırlıyordun evlenmeyeceğim diye ama gelip burada yoldan gaçenlerle gönül eğlendiriyorsunuz." diye kızdı.
Yağmur ve Zilan beraber,"Yemin ederiz yok öyle bir şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRT KIZI
Short StoryIrkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine pisikolojik bir hastalıktır. Malcolm X Hiç kimse kendi kaderinden sorumlu değildir. Herkes kendi kaderini yaşar ama unutma herkes yaptığından sorumludur. ...