Gözleri dolmuştu. Zilan annesine baktı, gözlerinin dolduğunu fark etti"Ne oldu? Gözlerin dolmuş ağlayacak gibisin." Annesi,"Yok kızım toz kaçtı."
Zilan, annesine bir şeyler olduğunu anlamıştı. Çünkü kimsenin sebepsiz yere gözleri dolmazdı, gözlerime toz kaçtı cümlesi konuyu değiştirmek veya sebebi sorulmaması için söylenirdi ama hâlâ annesinin niçin ağlamaklı olduğunu bilmiyordu, sorup canını daha da sıkmamak için sustu. Zilan babasının annesiyle tartıştığını aklından bile geçirmiyordu. Çünkü babası annesini çok seviyordu, görücü usülü evlenmelerine rağmen.
Annesi,"Sen ne yapıyorsun burada tek başına yanımıza da gelmez oldun." Zilan,"Kitap okuyorum." Annesi,"Kızım üzülme ama okula gitmedikten sonra kitap okumanın sana ne faydası olacak. Bırak bu işleri evlendirileceksin evlenmek zorundasın." Zilan,"Ama niye?Ne olur babamı iknâ et. Ben evlenmek istemiyorum." Annesi,"Mecbursun evlenmeye bu köyün kanunu kız çocuklarının ise kaderi bu. Kız çocuğunun karar vermesine, tek başına hareket etmesine karşılar. Kadının erkeğin yanında hükmü yok bunu bilmene rağmen değişmeyecek gerçeği ve kalıplaştırılmış bu geleneği niye inkâr ediyorsun.
Bunları değiştirmeye ne senin gücün yeter ne de benim yani sana yardımcı olamam."
Zilan ağlamaklı oldu,"Ama anne."
Annesi,"Yeter!Neden bir şey anlamıyorsun."
Zilan başını öne eğip sustu. Annesi kızına baktı. İçinden -Ne yapacağım ben senin bu umutsuzluk bürümeyen umutlarından, hayallerinden.
Bir anne olarak sana yardım edemiyor küçük bir umut bille olamıyorum. Çünkü babana karşı kaybetmekten ve seni hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum- diye geçiriyordu. Uzun süreli bir sessizliğin ardından annesi Zilan'ın yanından ayrılıp salona gitti. Kocasının sakinleşmiş futbol maçı izlediğini gördü, o da kocasının oturduğu kanapenin yanındaki mindere oturdu. İkisi de birbirleriyle konuşmuyordu. Tam o sırada kapı çaldı.
Kocası karısına dönüp, "Benden habersiz eve misafir mi davet ettin?"
Karısı kocasına,"Hayır kimseyi davet ettiğim falan yok."
Kocası ikinci kez çalan kapıyı açmak için yerinden kalktı. Kapıyı açtı. Karşısında akrabası olan Cemil eşi Aynur ve oğlu Emir vardı. Şaşkın bakışlarla daha önce evlerine hiç gelmeyen akrabalarına bakıyordu.
Cemil,"Ne oldu içeri davet etmeyecek misin?"
Zilan'ın babası,"Olur mu öyle şey?Buyrun hoş geldiniz?"
Zilan'ın annesi de misafirlerin ellerindeki çikolata ve çiçeği alıp bir kenara bıraktı ve "hoş geldiniz" dedikten sonra salona geçip oturdular. Nasılsınız? İyi misiniz?Fasılarıda geçtikten sonra Zilan'ın annesi misafirlere bir şeyler ikram etmek için yerinden kalktı. Babası,"Hayırdır hangi rüzgâr attı sizi buralara?"
Cemil,"Hayır olacak inşallah. Lafı fazla dolandırmaya gerek yok. Sen beni biliyorsun bende seni, geliş sebebimiz kızın Zilan'ı oğlum Emir'e istemek eğer senin de rızan varsa bu işi tamamına erdirelim."
O sırada Zilan'ın annesi misafirlere çay ikram etmiş, yerine oturmuştu.
Annesi, Cemil'e"Hayır! Kızımdan yaşça büyük oğluna verecek kızım yok!Yanlış kapıyı çaldın."
Kocası öfkeli bakışlarla karısına sus der gibi bakıyordu. Çünkü gelen görücüleri değerlendirmeyi düşünüyordu.
Cemil, Zilan'ın annesine" Zaten olması gereken bu neden şimdi karşı çıkar oldun?"
Zilan'ın babası, Cemil'e"Sen ona kulak asma saçmalıyor işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRT KIZI
Historia CortaIrkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine pisikolojik bir hastalıktır. Malcolm X Hiç kimse kendi kaderinden sorumlu değildir. Herkes kendi kaderini yaşar ama unutma herkes yaptığından sorumludur. ...