BÖLÜM 22

85 10 0
                                    

Zilan, yataktan kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra kıyafetlerini giydi.
Sonra dayısının ve yengesinin yanına gitti.
Beraber kahvaltılarını yaptıktan sonra dışarı çıktılar.
Zilan modern insanlara bakıyordu.
Çünkü kadınların ayaklarında topuklu ayakkabı, ellerinde marka çantaları, podyumda yürüyen manken misali tarzlarıyla özgüvenleriyle asfalt ağlatmaları Zilan'a, köydeki kadınların ayaklarındaki kara lastikleri ve giydikleri şalvarlarıyla akşama kadar tarlalarda, ahırlarda, evlerinde çalışan emektar kadınlarını hatırlatnıştı...

Zilan,"...Kader işte..."

O gün akşama kadar dilediklerince gezmişlerdi.
Havanın kararmasıyla eve dönüyorlardı.
Zilan'ın gözleri birden bankta oturan çifte takılmıştı.
Etrafta onca insanın içinde öpüşüyorlardı.
Zilan nasıl bir toplum olmaya başlıyoruz.
Edep, terbiyede kalmamış sözde müslüman bir toplumduk.

Neredeydi sevdiğine bakarken kızaran yüzler...

Neredeydi eli yanlışlıkla sevdiğinin eline değdiğinde yerin dibine girenler...

Neredeydi saygıdan terbiyeden bacak bacak üstüne atamayan insanlar diye geçiriyordu içinden.

Apartmanın önüne gelmişlerdi ki birden yağmur bastırdı.
Yağmurun şiddetini arttırmasıyla dayısı ve yengesi apartmanın içine koştu.
Zilan ise kollarını iki yana açmış yağmurun altında dönüyordu.
Çünkü yağmuru çok seviyordu.
Her yağmur yağdığında dışarı çıkar yağmurun altında saatlerce yürürdü.

Dayısı arkasına döndüğünde Zilan'ı göremedi.
Karısına,"Zilan nerede?"
Karısı,"Bilmiyorum peşimizden geldiğini sanıyordum."
Kocası,"Çıkıp dışarı bakalım."
Dışarı çıktıklarında...

Zilan'ı yağmurun altında sırıl sıklam bir halde gördüler.
Dayısı, Zilan'a"Hasta olacaksın içeri gel."
Zilan, dayısına"Geliyoruumm."
Dayısının yanına gitti.
Dayısına ve yengesine,
"Sizce de yağmur saflığı, temizliği temsil etmiyor mu?"
Yengesi,"Bilmem sanırım öyledir."
Zilan,"Bence öyle hem şehri, hem yağmurdan kaçmayan insanları su damlalarıyla temizlediğini düşünüyorum."
Dayısı gülümseyerek,"O küçük kafanın içinde neler düşünüyorsun? Seni dikkatle dinlememi sağlıyorsun."
Yengesi,"O zaman her yağmur yağdığında seninle beraber dışarda yürüyelim."
Zilan,"Olur."
Dayısı,"Yogunum eve gidelim."

Apartmana girip, asansörle oturdukları kata çıktılar, kapıyı açıp eve girdiler.
Yorgun bir halde kendilerini eve atmışlardı.
Zilan, ıslak kıyafetlerini değiştirip yatağına uzandı.
Ne gündü ama dedikten sonra uyudu.

                  ...İKİ YIL SONRA...

Zilan on sekiz yaşına basmıştı.
Dayısının ve yengesinin ona olan sevgisi daha da artmıştı.
Zilan'ın yani yetim bir kızın ailesi.
Annesi ve babası olmuşlardı.
Zilan'ın kararına düşüncesine saygı duyuyor, kız çocuğu olduğu için onu hor görmüyorlardı.

Zilan'ın anne ve babasından sonra hiç gülmeyen yüzü artık köyde kalmıştı.
Mutlu, duygularını belli eden biri olmuştu.
Zilan okula gidememişti.
Çünkü dayısını maddi olarak daha da zor durumda bırakmak istemiyor ve başlasa bile geri kaldığı derslere yetişmesi mümkün değildi.
Zilan hayalkerini meslek sahibi olarak gerçekleştirmek istiyordu olmadı ama bu vazgeçtiği anlamına gelmiyordu.
Hayallerini çalışarak da gerçekleştirebilirdi.

KÜRT KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin