Bu kitabı yazarak güzel bir başlangıç yaptım. Çoğu sorunlarımı yazarak giderdim başardım da emeklerimin karşılığını alıyorum, okuyorsunuz yanımda olduğunuzu hissettiriyorsunuz ben gibi Asel ve Bars'ta sona yaklaşıyor. Hep birlikte kendi belirlediğimiz döngüler sebebiyle bir sona yaklaşıyoruz iyi veya kötü hayat masallar kadar tatlı değil. Küçüklüğümüzden belli dinlediğimiz masallar hep mutlu sonla bitti.
Ama hayat masallar gibi mutlu sonla bitmeyebilir. Kesinlik yoktur bugün nefes alıyorsan yarında alacağına bir garanti veremezsin hayat kısa ve yaşanmaya değer her gününüzü ölecekmişsiniz gibi yaşayın işte o zaman gerçekten yaşarsınızUnutmayın kader sizin elinizde değil ama herkes kendi tercih ettiği hayatı yaşar.....
Keyifli okumalar
▪︎▪︎▪︎》》》▪︎▪︎▪︎》》》
Yağmur şiddetini arttırmıştı. Bulutlar birbirleriyle bir kavgaya tutuşmuştu sanki sağanak halinde yağmur yağıyordu bu akşam, ama herşeye rağmen dışarıdaki soğuğa rağmen, ben sevdiğim adamın sıcak kollarında teninin tenime verdiği sıcaklığını hissedebiliyordum. Yüzü koyun bir şekilde gözlerini kapatmış belli aralıklarla nefes alıp veriyordu saçları öncesine göre düzensiz her bir saç tutamı bir tarafa dağılmış ortaya hoş bir görüntü sağlamıştı. Kendisi bir türlü uykunun o sıcak kollarını bulamamış olsada sevdiği adam yorgunluktan bitkin düşmüştü. Biran kendi düşüncesizliğine kızdı üstlerinde örtecek bir battaniye bile yoktu. Sabaha kadar üstü açık yatmış olsalardı nezleye yakalanabilirlerdi. Onu uyandırmamaya özen gösterdim üstüme attığı sağ kolunu tek elimle üstümden attım. Uyurken bütün bedenini üstüme sarmıştı kendimi sevdiğimin kollarından kurtarıp uyuşuklukla soğuk zemine basıp salonun az ötesinde özenli tertipli koyulmuş battaniyeleri alıp yanan şöminenin önünden geçip elimde tuttuğum battaniyeyi Bars'ın üstüne örttüm.
yorgun olmama rağmen uykum gelmiyordu. Pencerenin karşısında geçip bir süre yağmurun şiddetli geçişini öylece seyrettim. Ardından gözlerini şöminenin yansıttığı hafif loş turuncu ışığın Bars'ın yüzünün yarısını aydınlatışını izledim gözlerimi yavaş yavaş ondan alıp kendisine kahve yapmak için salonu terketti. Bars odasına kadar bile gitmeye üşeneceğini söyleyip o koltuğa kıvrıldığından belli uykusunu bölmemek adına daha içeri tarafa geçmedim kendime yaptığım kahveyi dudaklarımın arasına alıp dışarıda yağan şiddetli yağmuru seyrediyordum. Aniden kapıdan gelen sesle yerimden sıçradım gözlerim dış kapıya giderken kimin gelebileceğini düşündüm herkes evde ve yatıyordu. Dışarı da kapıya dayanıp vuran bu yabacı da kimdi?
hızlıca ayaklanıp kahveyi önümde duran masaya gelişi güzel koydum. Adımlarım kapıya doğru yaklaşırken içimdeki tedirginlik her bir adımda büyüyordu. Çalan kapının evdekileri uyandırmaması için adımlarımı genişlettim.
"A-Asya"
Dışarıda yağan yağmur Asyayı sırılsıklam yapmıştı. Ama onu ilgilendiren bu değilmiş gibi dikmişti gözlerini gözlerime, bedeni benim bedenime göre daha dayanıklı olduğu hemen anlaşılıyordu. Bu kadar yağmura rağmen bir titreme belirtisi bile yoktu
"Buradamı konuşmak istersin yoksa dışarıda yağan yağmurun altında mı?"
"Bu saatte benimle mi konuşmaya geldin?"
Tenine yapışmış saçlarını teninden kurtarıp güldü.
"Evet dışarıdaki yağmura rağmen seninle bizzat konuşmak için arabaylada değil yayan geldim konuşacakmıyız artık? Benim vaktim kıymetli"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman sınıflar [3]
غموض / إثارةHerşeyin bir ilki vardı. Sen bana ilklerimi yaşatan kadınımsın