7.7

55.6K 3.1K 1K
                                    

"Dünyanın en boktan ikinci şeyi diyet yapmak. Birincisi, zaten oydu." dedi Cenay kafasıyla diğer masada oturan Ayça ve Ekrem'i işaret ederek.

"Takmaaa," dedi Cenay'ın omuzunu sıvazlayan Asu.

"Aynen, kızım! Sana erkek mi yok?" dedi göz kırparak Bahadır.

"Ona ben varım!" dedi kendini göstererek Cüneyt.

"Ay sus, Cüneyt." dedi keyifsizce mırıldanarak Cenay.

"Kızım, istersen benim flörtlerin abilerine ayarlayım seni?" diye Bahadır sırıttığında gülerek kafamı sallarken gözlerim Asu'nun hüzünlü yüzüne takıldı.

Bakışlarım onu ve onun baktığı istikameti izlerken Bahadır'ı bulmuştu.

Kaşlarım otomatik kalkmış, yüzüm hayret verici bir ruh hâline bürünmüştü. Bahadır heyecanla kızlarla olan herhangi bir anını hevesle hareketli bir şekilde anlatırken Asu gözlerini bir saniye dahi çekmiyor, Bahadır'ı dinliyormuş gibi kafasını arada sırada sallıyor ve gülümsemeye gayet ediyordu. Ama iri mavi gözlerinde esefle karışmış bambaşka bir hüzün vardı ki, ben bu gamın sırrını bir türlü çözememiştim maalesef. Anlaşılması zor olan bu hâline gözlerimi kısarak dikkatlice baktığımda sonunda bakışlarını Bahadır'dan çekebilmiş bana çevrilmişti. Gözlerimiz buluştuğu an bir titreme vücudunu ele geçirmiş olacak ki, göz bebeklerindeki telaş ve endişe korkusu bunun bariz misalidir.

Ayağa kalkıp "Ben bir lavaboya gideyim, Asu sen de gelsene." dedim ayaklanarak.

Cenay kaşlarını çatıp "Neden Asu'ya ihtiyacın var? Ikınmana mı yardım edecek?" dediğinde gözlerimi kısıp not defterimi ona doğru fırlattım ama Ceyhun havada yakalamış kafasını gülümseyerek iki yana sallamıştı.

Asu ile lavaboya girer girmez hemen kabinlerin boş olup olmamasını yokladıktan sonra hepsinin boş olduğu kanaatine vardım ve Asu'nun karşısında durdum.

Bakışları şaşkınca beni izlerken tek kaşımı havalandırıp ellerimi göğsümde kilitleyerek sinsice sırıttım.

"Ne iş?"

"Ne ne iş?" diye cevapladığında göz devirdim.

"Bahadır'la sen ne iş diyorum?"

"NE?! YOK! HAYIR! Bahadır'la benim ne işim olur ki?! Kesinlikle hoşlanmıyorum!" diye hemen birbirinin ardınca cevaplar verince kafamı yana yatırıp gülümsemeye devam ettim.

Evet, Asu her zaman olduğu gibi yine kendini ele vermişti. Bunu kendisi de anlayıp oflayarak kafasını salladı. Gözleri  ellerine kayınca parmak uçları ile oynamaya başladı. Dudağını sarkıttı. Kısa bir sessizlikten sonra "Nasıl anladın ki... Evet, galiba ben Bahadır'dan hoşlanıyorum." dedi yüzünü asarak Asu.

Ellerimi çözüp Asu'nun sırtını sıvazladıktan sonra "Asu, hoşlanmak ayıp bir şey değil ki! Bundan bu kadar rahatsız olma, lütfen ama Bahadır'dan hoşlanman ne bileyim, Bahadır biraz şey gibi?" duraksadım ve doğru kelimeleri aradım. Kötü konuşup Asu'nun canını yakamazdım. O bu hayatta ilk kez birinden hoşlandığını dile döküyordu ki, ilkler her zaman önemlidir.

"Çapkın?" dedi beni aydınlatarak Asu. Dudaklarımı dişleyip kafamı salladım. Bu danılmaz bir gerçekti. Bahadır çapkındı hem de fazlasıyla.

"Aynen, hem..."

"Senden hoşlanıyor?" diye sorduğunda gözlerimi iri iri açtım. Bunu Bahadır ve benden başka kimse bilmiyordu ki! Asu nasıl öğrenmişti? Kafamı ve elimi olumsuza sallayıp,

"Ne? Yok, hayır! Ne hoşlanması?" dedim yüzümde hakiki bir şaşkınlık yaratmaya kendimi zorlarken. İç çekerek hüzünlü bir ifade ile gülümsedi.

Rehberimde AŞK Var?! | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin