Bunu söyleyen kişi çocuk olmalı...
Şu Underlust çok kötü üne sahip... Hatta oyunun 18+ olduğunu neredeyse herkes söylüyor...
Aslında oyunun bambaşka bir oyun olduğunu, ve oyunun haterları tarafından değiştirildiğini biliyor muydunuz?
Oyunun ana karakterleri çok kötü modellenmiş... Bi kere Muffet müzik sevdalısı ve bir pastane işletiyor. Undyne aslında moda bağımlısı cool bir kız ama hiç bir zaman bu kadar açık giyinmedi. Papyrus ne lan? Penelope'yi ne hâllere soktunuz lanet haterlar... Oyunda Alhpys yok •-• Grilby lanet sıradan garsonluk işine devam ediyor. İmajı bile aynı. Ve Nico... O cinsiyetsiz! Ve ciddi psikolojik sorunları var! Ve siz onu ne hâllere soktunuz!!! Lanet hatelar!!! Ve Nico Grilby'nin yerine gitmeyi sevmez... En yakın arkadaşı Muffet'ın pastanesinde uzun zaman geçirir ve birlikte çay içerler. Oldlar hatırlıyorsunuz dimi?
Şimdi geldik Nico'nun hayat öyküsüne... Ben ne zaman birilerine bunu anlatsam ağlamaklı olur. Biraz ağlayabilirsiniz uyarayım.
Nico daha doğduğu gün annesi Daisy sırf cinsiyetsiz olduğu için ondan nefret etti. Babası Nicolas onu çok severdi, bağrına basardı. Ve bu yüzden Daisy ile sürekli kavga içerisindeydiler. Küçüklüğünde Nico'nun hiç arkadaşı yoktu. Herkes sırf cinsiyetsiz olduğu için onu dışlıyordu. Biri hariç. Ruby. Azrail'in kızı. O Nico'yu çok seviyordu ve çok iyi arkadaştılar. Ne zaman birileri Nico ile uğraşmaya kalksa, Ruby onlara ölümü hatırlatırdı. Herkes Azrail'in kızı olduğu için Ruby'den çok korkardı. Yani Nico küçükken, hayatı fena değildi. Tâki 7. yaş doğum gününe kadar. Ruby o gün gitti, ve bir daha dönmedi. Nico okul yolunu gözlüyor, ama yinede hiç bir zaman Ruby'yi göremiyordu. Ruby'nin yokluğunu fırsat bilen zorbalar sürekli Nico ile uğraşmaya başladı. Onu ayakları altında eziyor, ona vuruyor ve onunla alay ediyorlardı. Nico'nun yapabildiği tek şey ise, ağlamaktı. Bir süre sonra kendine zarar vermeye başladı. Bu onu rahatlatıyordu... Bütün o acılar, kan olarak akıyordu. Kendisinin diğerlerinden farklı olarak organları ve siyah kanatları vardı. Ama bunu, Ruby ve Nico hariç, hiç kimse bilmiyordu. Zaman ilerledi, aradan yıllar geçti, Ruby hâlâ ortalıkta yoktu. Nico Ruby'ye sarılmak istiyor, tıpkı eskiden olduğu gibi onunla resim yapmak istiyordu. Onu sadece bir kez bile olsa tekrar görmek istiyordu. Bu arada bütün bu olaylar yaşanırken, babası Nicolas iş seyahatideydi. Uzun zamandır, mektupta yazmıyordu. Bir gün, postacı kapıya geldi. Nicolas, vebadan ölmüştü... En azından, Nico'ya bu söylendi. Bunu duyduğunda Nico göz yaşlarını tutamadı, ve babasının son sözlerini sordu. Biliyorum, çoğunuz "Yalan söylüyorsunuz! Yalancılar!" diye bağırıp kendisini odasına kilitleyip ağlamasını bekliyorsunuz. Ama o bunu yapmadı. O durumu kabullendi. Ve hayatı bir daha cehennemden farksız olmuştu. Okulun her günü olan zorbalıklar ve Daisy'nin ona olan nefreti. Kan, ve acı. Başka bir şey yoktu. Ve bir gün okulda, Blueberry onu çatıya çağırdı. Onu aşağı itti, ve, gülümsedi. Okula ambulans gelmişti. Nico'nun 8 kemiği kırılmıştı. İşte Red, o zaman onu anlamaya ve hayata onun bakış açısından bakmaya başladı. Blueberry ile olan arkadaşlığını kesti, ama hiç bir zaman, gerçek bir arkadaş olmadı. Ve Nico'nun hayatı böyle devam edip gitti. Nefret, kan, ve acı. Tâki liseye kadar. Liseye geçtiğinde Muffet onu çok sıcak bir şekilde karşıladı ve okulu gezdirdi. Biraz sohbet etmişlerdi ve Muffet ile iyi arkadaş olmuşlardı. Ama, her şeyin bir sonu vardır. Huzurun, mutluluğun ve arkadaşlığın bile. Önce size iki kız kardeşin hikayesini anlatacam. Marry ve Stylist (Sıtaylıst) iki kardeştir. Marry bir şeytan, Stylist ise bir melektir. Ama kardeşlik bağları çok güçlüdür. Cennet ve Cehennem arasındaki yerde birlikte yaşarlar. Marry arada bir Dünya'yı ziyaret eder. Bazı ümidini asla kaybetmeyen kişilere bağlanır ve hayatlarını cehenneme çevirir. Stylist ise kardeşinin kurbanlarını kurtarmaya çalışır. Nico'yu hatırlıyorsunuz, değil mi? İşte bir gün Marry diye Dünya'yı ziyaret etmiştir. Nico'nun varlığından haberdar olur ve...
Aslında, Marry kördür. Onun görmesini sağlayan şey, umut ışığıdır. Stylist ne olursa olsun kardeşini çok sever ve onu umut ışığı ile besler. Ve ne olursa olsun, kardeşlikleri devam edecek. Şimdi Nico'ya dönelim. Kafayı yemek üzereydi, sürekli kendine zarar veriyor, ve depresyondan asla çıkamıyordu. Bir gün, eline bir bıçak aldı ve... Muffet kapıyı kırmaya çalışıyordu. Bir yandan da bunu yapmaması için yalvarıyordu. Sonunda kapıyı kırdı ve ambulansı aradı. Nico kalbinden ağır yaralanmıştı... Ama, hayattaydı. Aradan zaman geçti. Nico'nun yaraları iyileşti ve Marry ile uyum içinde yaşamayı öğrendi. Red'i hatırladınız, değil mi? Nico'ya karşı boş değildi (:D). Bir gün ona çıkma teklifi etmişti, oda kabul etmişti. Ancak onların mutluluklarıda uzun sürmedi... Herkes yine Nico ile alay ediyor, onu rencide ediyor ve derinden yaralıyordu. Bir gün mezuniyet balosunda şarkı sırası ona gelmişti biraz gergindi, ama sonra söylemeye başladı.
Şarkı kesinlikle Nico'yu özetler nitelikte. Şarkının sonuna geldiğinde, eline bıçağını aldı ve boynuna dayadı. Ve tam çekicekken biri onun elini tuttu. Bu Ruby'iydi! Bu oydu! Ruby ona bunu yapmamasını, çünkü onu seven ve ona değer verenler olduğunu söyledi. Nico küçüklük arkadaşını tekrar görmenin mutluluğuyla Ruby'ye sarıldı, ve sevinç göz yaşları döktü. Artık Nico'nun daha iyi bir hayatı vardı. Yanında partneri ve arkadaşlarıyla, mutluydu.
Evet, bazılarınız ağlamış olabilir. Çünkü Biela cidden dokunaklı bir hikaye yazmış. Konudan sapmayalım.
Bu arada Underlust haterları kendilerini Anti-UL olarak adlandırılırlar. Ve bence tamamen ayrı bir topluluklar. Hani bi aralar bir haber manşeti vardı, "Türkiye Batıdan Koptu" diye. Ha Anti-UL'lerde Haterlardan koptu. Çünkü büyük bozulmadan daha önce hiç bir oyun hacklenmemişti.
Underswap mük diyenler... Bakın Blueberry piskopat bir yandere, şirin gözüktüğüne aldanmayın. Kendi annesi Clara'yı bile öldürdü piskopat... Onun kaç cinayet dosyası var sizin haberiniz var mı?
Uzun lafın kısası;
Underlust Anti-UL'ler tarafından hacklenip değiştirilmeden önce çok güzel bir oyundu. Ve Blueberry masum minik afacan değil. Bir çok cinayet kaydı olduğundan söz ediyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biraz Konuşalım Mı? Five Nights With Logic
Non-FictionBiraz konuşmak istiyorum. Bazı konular hakkında. Özellikle Funtime Diamond'la. Lütfen bu kitabın varlığını silmeye çalışmayın ¡-¡