Bir kadının yaşayabileceği tüm acıları tecrübe etmemden yıllar evvel hayatımın yoldan çıkmasına neden olay yaşanmadan bir hafta öncesine kadar her şeyin düzgün gittiği bir hayatım vardı. İmrenilen bir hayat, herkesin sevgilisi olan bir kız, ailesinin vazgeçilmesi ve aşık olduğu adamın gözünün başkasını görmediği bir nişanlı iken dünyamın neden çöktüğünü anlayamıyordum. Yıllarca kimse için kötü bir şeyi bile aklımdan geçirmemişken büyük bir nefretin ve intikamın ortasında kalmıştım. Suçlu olduğum, hata yaptığım bir şeyi yıllarca aramama rağmen bulamadım. Ben bu noktaya nasıl gelmiştim? Asla neden aramaktan bir an bile vazgeçmeyi düşünmedim. Her şeyi, hayatımın tüm anlarını uzun uzun düşündüm ve bunun ben doğduğumda başladığını anladım. Benim doğduğum gün bahçeye ölen aşkının en sevdiği çiçeği diken büyükbabam eve büyük bir laneti bir kez daha getirmişti. Ve aslında her şeyi üç nesil önce başlatan kişi onun en sevdiği değil en güvendiğiydi.
Hayatta seçimler yapmamız gerekir. Bizden beklenen bir an önce zor olan seçenekler arasında seçimimizi yapmak ve onunla yaşamaya başlamaktır. Ama aslında zor olan seçimler değil onlarla yaşamaktır. Her seçilen yol ile geleceğe doğru yeni ihtimalleri ortaya çıkarırken bir daha asla o ilk seçime geri dönemeyecek olmamızı bilmemizdir. Yeni yollar beklenenden daha çetin çıktığından kaçmak istememiz ama kaçamayışımızdır zor olan. Seçimlere suç atmak kolaydır ama her şeyin nedeni bizizdir. Her yaptığımız seçenekte ardımızda kalan gözümüz kendi yolumuzu engellerle doldurur. En sonunda ise her şeyden daha büyük bir seçim gelip karşımıza çıkar. İşte bu yapılacak seçimin sonucu yaşamak hayatta kalmak ile ölmek arasındaki çizgide gidip gelmeye neden olur.
Herşeyin değiştiği günden bir hafta önceki son Pazar günüm güzel başlamıştı. Ailece yaptığımız bir kahvaltıdan sonra babamla annem ve ağabeyimin mezarına gitmiştik. Onları çok özlediğimi bir gün bile aklımdan çıkaramazken o gün onlarla beraber olsaydım her şeyin çok farklı olacağını bilmemem düşünülemezdi. O gün o arabada olsaydım bende şimdi onların yanında olacaktım. Ya da o sabah arkadaşlarımla buluşmanın ardından koşa koşa Kerem'in görmek için havaalanına gitmeyip evde olsaydım onları bir şekilde evde tutabilirdim. Ama ben gelirken onlar evden çıkıyordu ve onları kalmaları için ikna etmem mümkün olmamıştı. Ve o gün ihtimalleri geride bırakmam gerektiğini bilsem de hayatıma girecek iki kişiye kadar o seçimi düşünmeden edemedim.
Geçmişe bakarak o güne geri döndüğümde bilinçsizce arkadaşlarımla olmaktan ilk defa o gün kaçtığımı anımsıyorum. Öğle saatlerindeki buluşmamızı iptal ettiğimde gitmek istediğim tek yer at çiftliğiydi. Atın üstünde bir süre sadece onun hareketlerine dikkat ettikten sonra kendimi iki hafta sonraki düğünümü düşünürken buldum. Gelinliğimin dışında hazır olmayan bir şey yoktu. En küçük detaya kadar her şey hazır olsa da Necla Sultan yani büyükannem düğünden değil de daha çok evleniyor olmamdan şikâyetçiydi. Henüz bitmeyen üniversiteyi bitirmemişken alelacele evlenme fikrimden hoşnut değildi. Evlilik için yeterince büyümemiş olmamı öne sürse de benimle aynı yaştayken babamı doğurmuştu. Tabii bu savunmalarımı devirin değiştiğinden bahsederek geçersiz sayıyordu ama Kerem ile evlenmemize bir ses çıkarmıyordu. Çünkü benim ondan başkasıyla olmamın mümkün olmadığını bildiği gibi bu şekilde şirketler içinde ailemin yaşadığı kâbuslar son bulmuş oluyordu.
Büyük büyükbabam Türkiye'deki ilk petrol sondajın yaptıktan sonra büyük bir servet kazanmış ve sonraki kuşaklarda bunu devam ettirmişti. Başka şirketler kurulmuş, ortaklıklar gerçekleştirilmiş ve servet büyümüştü. Yönetim kolları çoğalsa da genel idare sadece benim ailemde olmuştu. Dedem babama şirketi devrettikten sonra tüm sorumluluk babama geçmişti. Babam şirketlerin büyümesini sağladığı gibi çoklu alanlarda ortaklığımız olan çocukluk arkadaşı Selim Amca'nın şirketleri ile bir birliktelik gerçekleştirerek aynı çatı altında toplanmamızı sağlamıştı. Şirketler farklı işlerde çalışsa da ortak alanlar tamamen birleşmiş gibi görünüyordu. İkisinin de planları bu şekilde ikili bir yönetimle işleri kolaylaştırmaktı. Onlardan sonra başa geçecekler ise zaten belliydi. Ve eğer bir kaza olup ağabeyim Murat ölmeseydi ileride babamdan sonra sıra ona geçecekti. Fakat kader ailemizdeki babadan oğula geçişleri durdurmuştu. Bir gün benim sorumluluğu alacağım düşüncesi ise hiçbir zaman olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
General FictionOna kalbinde öyle bir taht yapmıştı ki ne onu ne de onun yerini kimse alamazdı. Onu almak isteyen geçmiş ve gelecek karşısındayken şimdi bile o ellerinin sonsuza kadar kenetli olmadığının farkındaydı. Fırtına en güzeli yok etmek isterken onu elinden...