"İlerleyen yıllarda kendine bakmazsan, kaslardan geriye hiçbir şey kalmayıp bir göbek ile uyumaya başladığımda boşanma davası açabilirim." Beni ciddiye bile almadığında ona dönmeme izin verdi. Yapamayacağımı hatırlatıyordu ve benim onunla uğraşmamdan zevk alıyordu.
Pazar sabahı uyandığımda gün içinde olacaklardan habersiz ve mutluydum. Yanımda uyuyan adama âşıktım. Şiir gibi sesi kulaklarıma dolan adamla tüm günümü geçirebilecektim. İstediğim, isteyebileceğim başka bir şey yoktu. Onu uyurken izlememden daha güzel bir manzara yoktu. Yüzüne bakmayı, sesini duymayı, kolları arasında olmaya yıllardır o kadar alışmıştım ki onsuz kaldığımda bir bağımlı gibi yoksunluk çekiyordum. Ona kavuşmayı, her bir yanında olmayı karşılaştırabileceğim, daha çok sevdiğim hiçbir şey yoktu. Yine de ona bu kadar âşık olmaktan, ona bir şey olursa ne yapacağımdan korkuyordum. Bir şekilde onu kaybetmekten, bir daha bana bakan gözlerini görememekten çok korkuyordum. Bunu düşünmemek istesem de bir gün hepimizin başına gelebilecek şeylerden kimsenin asla kaçamayacağını bildiğimden kendimi buna hazırlamaya çalışıyordum. Nihai sonu bildiğimden de yapabileceğim yegâne şey onun değerini bilmekti. Olacakların korkularına kapılıp ne onu ne bizi ihmal etmemem gerekiyordu. Bir gün onsuz kaldığımda ya da ben onun yanında olamadığımda mutlu olmamızı sağlayacak anılarımız, güzel günlerimiz olsun istiyordum. Biri için güzel hatırlanmaktan daha önemli olacak hiçbir şey olmadığını biliyordum. Eğer bir kişi bile onu gülümseyerek hatırlarsa asla ölmeyeceğini, yok olmayacağını hissediyordum. Ama bu düşünce bile benim Kerem'den önce ölme isteğimi engelleyemiyordu.
Kerem'den önce ölmek istememin ona ihanet etmek olduğunu çok defa düşündüm. Lakin onsuz yaşama düşüncesi dayanılacak gibi değildi. Ben olmaktan çıkıp bir hayalete dönmüştüm. Ondan uzak kalırken bile görünmez bir hale gelmiştim. Ama yaşadığını ve yakınımda olduğunu bilmek beni ayakta tutuyordu. Öldüğünde ise asla böyle olmayacaktı. Bir daha onu gülerken göremeyecektim ve bu tek düşünce bile istediğimin ne kadar haklı olduğu konusunda bana güvence veriyordu. Eğer ben ondan önce ölürsem o hayatta, ayakta kalabilir ve hayatına devam edip yine gülebilirdi. Ben doğmadan önce bensiz yaşamıştı ama ben doğduğum andan, kendimi bildiğim andan itibaren hiç onun varlığının olmadığı bir güne uyanmamıştım. Bana bir şey olması ve hayatından yok olmam onun içinde en az benimki kadar acılı olacaktı. Fakat o benden sonra bir şekilde yeniden bensiz yaşamayı öğrenecekti. Her defasında bunu anımsadığımda ondan önce ölmek istediğim için kendimi affediyordum.
Kerem'in uyanmasının ardında kahvaltı ederken onun öğleden sonra babalarımızla ve büyükbabamla balığa gidecek olmasına aldırmamaya çalıştım. Onlara birkaç kişinin daha eşlik edeceğini bildiğimden yanımda kalması için baskı yapamıyordum. Çünkü bunun sadece bir eğlence olmadığını ve balık tutmaktan daha çok bir tür yönetim kurulu toplantısı olması gibi bir özelliği vardı. Fakat bunu kendi için ayırdığı bir zaman mı yoksa Pazar gününe iş getirmesi mi olduğuna karar veremedim. O nedenle o gidene kadar üzerindeki tüm haklarımı kullanmaya kararlıydım. Beni bırakıp gidecek olmasının intikamını ise en sevdiğim filmi ona yine ve yeniden izleterek aldım. Filmin tüm repliklerini ezberlemesine rağmen üstünlüğün bende olduğunu kabul ederek izledi. Yine de filmden daha çok olmayan göbeğimle ilgilendiği için kaçıncı kez izlediğini bile düşünmedi.
"Hiç birinin resmine âşık oldun mu?"
"Ben bir masal perisine âşık oldum. Bu sayılıyor mu?" Saçlarımla oynarken oflamaktan başka bir şey elimden gelmedi. Benim istediğim şey bambaşka bir konuda konuşmakken onun yine bana geri dönmesini istemiyordum ama onu engellemek için ve cevabımı almak için oldukça kararlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
General FictionOna kalbinde öyle bir taht yapmıştı ki ne onu ne de onun yerini kimse alamazdı. Onu almak isteyen geçmiş ve gelecek karşısındayken şimdi bile o ellerinin sonsuza kadar kenetli olmadığının farkındaydı. Fırtına en güzeli yok etmek isterken onu elinden...