"Konuşalım mı?"
Başımla onu onaylamakla yetinirken bahçede kalacağımızı sanırken elimi tutup beni yönlendirerek içeriye doğru yürümeye başladığında bunun davetlilerden uzakta olmasının en doğrusu olacağını bilsem de onu durduramadım. Onun peşinden merdivenleri tırmanıp bu evdeki odasına çıkarken kapalı kapılar ardında olmamızı onun ne kadar sinirli olduğuna dair bir işaret olarak düşündüm. Peşi sıra odaya girdiğimde odanın kapısına geri dönüp kilitlediği zaman sinirlenme konusunda ona eşlik edecek hale geldim. Fakat anahtarı cebine atmasının ardından diğer cebinden başka bir şey çıkardığında ne düşünmem ya da hissetmem gerektiği konusunda karmakarışık bir haldeydim.
"Bunu nereden buldun?"
"Bıraktığın yerde..." Aramızdaki mesafeyi kapatıp bir adım uzağımda durduğunda kolyeyi ona gerçekleri anlattığım gece annesinin mezarının başına bıraktığımı çok iyi anımsıyordum. Onu ne zaman bulduğunu bilmesem de benden kısa süre sonra oraya gitmiş olması gerekirdi. Ya da biri bulup ona vermişti. "Geri takmanı istiyorum."Boynumdaki kolyeyi bu gece çıkarmamın söz konusu olmamasından daha önemli bir şey vardı. Bu kolyenin anlamını unutmam mümkün değildi. Ve neden çıkardığımı bilirken onun gerçekten bunu istemesi gerekiyordu. Geçmişi değiştirmemiz mümkün olmasa da geleceğin değişeceğine bana söz vermesi gerekiyordu. İçinde açtığım o boşluğun kapanmaya başladığına, bana gerçek bir ikinci şans vereceğine emin olmalıydım. "Ne senin yaptığını sen silebilirsin ne de ben son altı haftayı unutturabilirim. Ama geride bırakmak zorundayız. Her şeye yeniden başlamalıyız."
"Bunu gerçekten istediğine emin misin?" Gözyaşlarım ardı ardına akmaya başladığında onun bunu istediğini duymaya hiçbir zaman olmadığımdan daha çok ihtiyacım vardı. Benim bir daha umutlarımın elimden alınmasına dayanacak gücüm yoktu. Ama o kadar masum bir halde bana bakarken umutlarımın filizlenmesine engel olamıyordum. Gözlerimdeki yaşı silip beni öptüğünde bunu kendi isteğiyle yapıp yapmadığını bilemiyordum fakat tüm hücrelerimde onu hissediyordum. O beni gerçekten affetmek istiyordu. Yeniden başlamamızı kalbi hissediyordu. Beni eskisi gibi yumuşacık öperken duvar yıkılıyordu.
"Asla yalnız uyumayacaksın ve uyandığında hep yanında olacağım. Ve asla sana sarılmadan gözlerimi kapatmayacağım." İkimizde aynı anda birbirimize bakarak gülümsediğimizde bu anda sonsuza kadar yaşayabileceğimi biliyordum. Ama onun daha farklı planları her zaman olurdu.
Biraz gecikmeli de olsa odadan çıkabildiğimizde ikimizin de keyfimi yerindeydi. Uzun, çok uzun haftalar sonunda fırtına durmuştu. Gökyüzünde hala fırtınanın izleri olmasına rağmen güneşin kendini göstereceği kesinleşmişti. El ele onunla yürümeyi bile ne kadar çok özlediğimi yeniden ayrıcalığıma kavuştuğumda anladım. Onun yanımda gülmesinden, elimi tutmasından, beraber olmamızdan daha önemli hiçbir şey yoktu. Beni affetmesinden ve elimi asla bırakmayacağını bilmekten daha büyük bir hediye yoktu. Korkularım yavaş yavaş yok olurken onun yanımda olduğuna her bir an daha çok inanıyordum. Ondan ayrı kaldığım süre zarfında gördüğüm rüyalardan biri değildi. Her birinde beni gerçek olduğuna inandırmak isteyen hiçbir aşırılık yoktu. Sadece en saf haliyle o vardı.
Selim Amca'nın doğum günü partisi gelmeden önce benim için kâbus gibi geçeceğini düşündüğüm bir geceden bir rüyaya dönüştüğünde haftalar sonra eğlenebildim. İnsanlarla ve en yakınlarımla sanki yıllardır görüşmemişim konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamam bile mümkün olmamıştı. Kerem'in yanında bir an ayrılmayıp elini bırakmadığım halde her an yanımda olması yetmiyordu. Ondan bir an uzaklaştığım anda korkmaya başlıyordum. Benim gibi onunda bundan korktuğunu anladığımda sevinsem de elini bırakmama konusunda son derece ısrarcıydım. Yeni ortağıyla konuşmasına bile onu bırakmadığım için dâhil olmam biraz utanç verici olsa da halimden memnundum. Onların iş konuşmasını böldüğümde de pişman olmadım. Gece içinde iş konuşmalarından daha önemli şeyler vardı ve Kerem iş konusundaki sözlerini ikinci kez çiğnediğinden biraz şımarıkça da olsa bunu durdurmaya kararlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
General FictionOna kalbinde öyle bir taht yapmıştı ki ne onu ne de onun yerini kimse alamazdı. Onu almak isteyen geçmiş ve gelecek karşısındayken şimdi bile o ellerinin sonsuza kadar kenetli olmadığının farkındaydı. Fırtına en güzeli yok etmek isterken onu elinden...