BÖLÜM I - XVI

8 3 0
                                    


Kazadan bir hafta sonra uyandığımda yeni bir yıla sadece iki gün kalmış olmasına rağmen hayatımın tamamen değiştiğini anlamam biraz zaman aldı. Gözlerimi ilk açtığım anda gördüğüm yüz âşık olduğum yüz olmasına rağmen onu tanıyamadım. Zihnim her şeyi ve herkesi unutmuştu. Beynim boştu. Kim olduğumu, adımı, neleri sevip sevmediğimi bile hatırlamıyordum. Sanki tüm geçmişim yokmuş ve o anda doğmuş gibiydim. Yüzüme bakan insanlardan korkuyordum. Hiçbiri benim için bir anlam ifade etmiyordu ve bana zarar vereceklermiş gibi geliyordu. Bir panik atak krizini atlatmam için beni sakinleştirirlerken bir gün daha uyudum.

İkinci defa gözlerimi açtığımda ne olduğunu bölük pörçük olma da hatırlıyordum. Kazayı, öncesinde yaşananları teker teker hatırlarken bir gün önce yüzünü en yakınımda gördüğüm de tanımadığım kişinin kim olduğunu biliyordum. Ama onu bıraktığım halden çok farklı görünüyordu. Hayatındaki en değerli şeyleri elinden alınmış, her şeyini bir anda kaybetmiş gibiydi. Yüzünde nedenini bilmediğim yeni yaralardan geriye kalanlar vardı. Gözlerindeki korkuyu ve acıyı ise hiçbir zaman görmek istemediğimi biliyordum. Lakin o bana öyle büyük bir acıyla bakıyordu ki canım acıyordu. Onu bu defa tanıdığımı anladığında rahatladığını gördüm. Sonrasında da gökyüzüm olan gözlerinden birbiri ardına damlalar düşmeye başladı. Onu ağlarken görmek istemiyordum ama yaşananlar zihnime süzülürken onun canının yanmasını bu defa ben değil kimse önleyemezdi.

Kerem'in ellerinin asla ayrılmak istemediği yere benim ellerim gittiğinde henüz hiç kimse ile konuşmamış olmama rağmen ne olduğunu biliyordum. Günlerce yanımda olan oğlum son rüyamda nasıl beni geride bıraktıysa yine bırakıp gitmişti. Ağlamak istiyordum ama onu geriye getiremeyeceğimi biliyordum. Onun tarafından çok acı bir şekilde terk edildiğim gerçeğine alışmam gerekiyordu. Kıvırcık sarı saçlarını sevemeyecek, onunla bir daha konuşamayacak, babasına benzeyen gülümsemesini ve gözlerini göremeyecektim. Onu tek bir anda sonsuza değin kaybetmiştim. Ellerine, yüzüne, saçlarına sadece rüyamda dokunmuş sonra da bir anda elimden kayıp gitmesine izin vermiştim. Bana bir şey olması gerekirken ona olmuştu. Benim zarar görmem gerekirdi ama en küçük ve savunmasız olan yok olmuştu. Ona, varlığına, çok yakında bana geleceğine inanırken bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.

Günlerce kendimde değilken rüyalarımda gördüğümtek kişi, oğlum değildi. Annem, Murat, Peri orada bizimleydi. Eğer oğlumun orada onların yanında kalacağını bilseydim ben de orada kalmayı tercih ederdim. Fakat biri şekilde orada kalamamış ve oğlumu bulacağımı sanarak geri dönmüştüm. Şimdi ise bundan pişmandım. Her şey bıraktığımdan çok farklıyken, oğlumu bir daha göremeyecekken geri dönüp bulduğum hayatımdan memnun olmamın yolu yoktu. Sahip olabileceğim en güzel şeye sahipken bir gün yeniden uyandığımda o elimden alınmıştı. Elimde kalan diğer şeyler onunla eş değer değilken ve olamayacakken buna deva etmek istemiyordum ama bir şekilde devam ettim.

Yeni yıla girmemize birkaç saat kala ziyaretime tüm ailem gelmişti. Aralıklarla dedem, büyükannem, babam, Kerem'in babası, Toprak, Dicle ve herkes beni gördüğü için mutlu olduğunu söylerken tebessüm etmekten başak bir şey elimden gelmedi. Hepsinin gidişinden sonra yanımda sadece Kerem kaldığında onun bitkin olduğunu gördüğüm halde bunu umursayamadım. Âşık olduğum adam yanımda olmasına rağmen artık oğlum yoktu. Kaza esnasında aldığım darbe yüzünden haftalarca fizik tedavi almak zorunda kalacaktım. Bir daha asla bebeğim olmayacağını biliyordum. Yüzümde doktorların geçeceğini söylediği ama inanmadığım bir yara izi vardı. Vücudumun her yerinde asla bu kazayı unutmamamı sağlayacak pek çok iz vardı. Babamın masal perisinden bir canavara dönüşmüştüm. Hayata ve geleceğime dair tek bir umudum yoktu. Yeni yıla umutsuz bir şekilde giriyordum.

SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin