BÖLÜM I- XVII

8 3 0
                                    


Ardıma bakmadan dakikalarca dörtnala giderken ihtiyacım olan yeri biliyordum. Uzun ve asla bitmeyeceğini sandığım dakikalardan sonra atımdan atlayıp onu yakındaki bir ağacın dalına bağladım. Zeus'un huysuzlandığını duymama rağmen Kerem gibi ona da bakmadım. Eğer ona bakarsam düşündüğüm şeyden uzaklaşacağımı biliyordum. Daha fazla burada kalmamak için onu görüp aklımdan geçeni iptal etmek istemiyordum. Ayaklarının yeri nasıl dövdüğünü duymama, gözümden yaş akmasına rağmen durmadım, geriye dönmedim. Şimdi gri görünse de masmavi olduğu zamanlar Kerem'i anımsatan gökyüzüne daha da yaklaştım. Birkaç adım attığım takdirde orada olacaktım ve sonrasında tüm acılarımdan, kayıplarımdan, hayal kırıklıklarımdan, asla sahip olamayacağım şeylerin gerçekliğinden sonsuza kadar kurtulacaktım. Sonrasında o mavi gözlü küçük oğlana kavuşacaktım.

"Masal!" Kerem'in sesini yeri döven nallar arasında duyduğumda geriye dönüp bakmaktan kendimi alamadım. Onu gördüğümde kolay olacağını sandığım şeyin onun gelişi ile çok zorlaştığını biliyordum. Burada olmaması gerekiyordu. Ne olacağını görmesi onu üzmekten başka bir şeye neden olmayacaktı ve ben onun benim yüzümden daha fazla acı çekmesine izin veremezdim. "Oradan uzaklaşıp yanıma gelir misin?"

"Git buradan."

"Bak Zeus'u da korkutuyorsun." Bir dakika önceye göre yedi dövmekten vazgeçmiş gibi görünüyor olsa da huysuzluğu geçmemişti. Üstelik ondan uzak olmama rağmen bakışlarını görebiliyordum. İkisinin de burada olmaması gerekiyordu. Buraya ne Kerem'in ne de Zeus'un gelmemesi gerekiyordu. Sonunda istediğim şeye kavuşurken kimsenin bunu görmesine izin vermemeliydim. Ama çok geç kalmıştım. "Aklından ne geçiriyorsan yapma ve konuşalım."

"O kazada ölmem gerekiyordu." Ona sırtımı dönüp gökyüzüne bakarken orada, onun yanında olmam gerektiğini biliyordum. O kazada benimde ölmüş olmam gerekiyordu. En sevdiğim iki kişiden birini kurtaramamışken hayatta kalmamın ne değeri vardı? Kendini koruyamayan bir bebeğin ölmesine neden olduktan sonra bende ölmeliydim. Sahip olabileceğim tek bebeğim artık yokken benim yaşamamın da anlamı yoktu. Kimseyi daha fazla kırmamam, insanları özgür bırakmam gerekiyordu. Fazlasıyla tahribata neden olmuştum ve dahası olmamalıydı.

"Kafan karışık ve canın acıyor. Ama sadece canı acıyan sen değilsin." Ona yeniden döndüğümde onun da canının yandığını biliyordum. Ama buna neden olan kişi bendim ve beni kurtarmasını yada engellemesini istemiyordum. Sadece huzur içinde yapmak istediğim şeyi gerçekleştirmek ve oğluma kavuşmak istiyordum. "Her şey düzelecek. Yaran iyileşti, artık eskisi gibi yürüyebiliyorsun. Sana söz veriyorum, her şey eskisinde daha güzel olacak."

"Sana her zaman inanırım, yapma. Bu defa beni inandırma. Benim bebeğim öldü. Ve bir daha asla bebeğim olmayacak." Onun konuşmasını dinlemek, sesini duymak istemiyordum. Biraz daha onunla konuşursam geri dönebileceğimi bilirken daha fazla zaman kaybedemezdim.

"Bunu bilemezsin. Öngörülen bu ama bebek sahibi olup olmayacağımızda ilgili hiçbir şey araştırmadık. Ya bir yolu varsa ve sen bu yapmayı düşündüğün şey yüzünden öğrenemezsen ne olacak?"

"Oğlumun yanına gitmek istiyorum. Onu yeniden kucağıma almak istiyorum." Birkaç adım daha yaklaştığımda bitecekti. Bir adım attığımda yolumu yarılayacaktım. İstediğim şeye ulaşmak için bunu yapabileceğimi biliyordum. İlk adımı attığım anda oğluma yaklaştığımı hissettim. Çok kısa bir zaman sonra onunla olacaktım. Yüzüme bir gülümseme yayılırken gözümden bir damla yaş daha aktı.

"Masal, lütfen bunu yapma." Ona dönmeden sadece başımı çevirerek baktım. Gitmesini söylediğimde bunu yapmalıydı. Hiç peşimden gelmemeliydi. Belki de çok uzun süre önce bu ile hiç kalkışmaması ve benim gibi kendi bebeğine bile bakamayan bir canavarı hiçbir zaman sevmemesi gerekiyordu."Ben o gün senin öldüğünü bir kere duydum ve bunu ikinci kez kaldıramam. Ben de senin gibi bebeğimi kaybettim. Karımı ise ölümün elinden aldım. Bana bunu yapma."

SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin