V-0: Kal

596 106 119
                                    

*Tam şu an ne hissediyorsunuz, Batı ve Leyla'nın en sevdiğiniz özellikleri neler vee tahminleriniz gibi mi ilerliyor kurgu :')))*

KORİDOR

V. Köşe

0. Bölüm: Kal

Sokakta kalmanın verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var bu dünyada... Bir düşünün lütfen; bozuk paralar suyunu çekene kadar öğünleri simitle geçiştirmek, bu sıcak havada tatil köylerine cüzdanı bayılmadan bulduğun yerde güneşlenme imkanı, üstüne bir de camiilerde ücretsiz su ve lavabo... Görmesini bilene bu hayatta her şey nimet. Ya da benim gibi, hep daha kötüsünü görmüş olanlara.

Yapı olarak sevimli Polyanna derecesinde bir iyimser değilimdir ancak ruhani çalkantılarımı kontrol altına alabilme kabiliyetine sahibim. Detaylara dikkatli bakarsam bir teselli vasıtası bulabilirim pekâlâ.

Örneğin, 21. yüzyıldaki Kapı ve Anahtar biz olabiliriz ama bundan önce hep birileri bu derdi çekmiş. Kim bilir ne kadar süre kaçtılar, neler yaşadılar, sonra da bir çare buldular. Bulmuş olmalılar. Bazı yüzyıllarda da kötülerin kazandığını tahmin ediyorum fakat bunu şimdi düşünmemek en iyisi. Maçın sonuna kadar mağlubiyetin ne olduğunu unutmayı tercih ederim.

Elbette ben de insanım, varlığını şükür sebebi göremediğim bazı faktörler de var...

Feleğin çemberinden geçmiş bir sol kroşe yerleştirdim. "Kelek karpuz!"

Saçımdan çekerken hakareti fışkırdı yüzüme. "Çürük yumurta!"

"Tükürük!" diye haykırdım karnına dirseğimi sokarken.

"Alkol!"

Geri çekildim. "Ne?"

"Bütün kötülüklerin anası yani."

Ağzımdan bir kıkırtı çıktığında yara içindeki dudaklarım sızım sızım sızladı. Ben de Batı Atalay'ı yumruklamayı bırakıp kendimi yere bıraktım. Bir adet Leyla Bulur'sanız hayat gerçekten yorucu. Bitmek bilmeyen bir turnuvada yaşıyorum.

Ne mi oluyor? Döğüş 2! Yemin ediyorum hak etti. Herkes ne kadar adil olduğumu bilir...

"Yani sen şimdi, benden hemen sonra Selin'in evinden çıktın, öyle mi?"

"Bunu ilk yumruğunda söyledim sanıyorum."

"Neden?"

"Bunu da üçüncüde açıklamıştım: Canımız acımasın diye fırladım hemen ama şimdi acımış oldu. Sayende."

Elimi ovuştururken inledim. "Sadece sorguladık canım, abartma."

'Sahi mi?' dercesine dudak büktü, saçları karışmıştı ve yüzü yeşillenmişti. (Fındık dalları? Bunun konuyla hiçbir ilgisi yok.)
Çaresiz o da kendini benim yanıma yere bıraktı. Dar sokaktaki asfalta, el arabamızın -hala aracımız oydu, sırayla kullanıyorduk- hemen yanına sırt üstü uzanıp tepedeki güneşle bakıştık. Güneş bakışmayı pek sevmez bu arada.

"Yetkisiz bir polis olarak."

"Kalbimi kırıyorsun."

Bir süre yakıcı sıcağın altında olduğumuzu unutmaya çalışarak yatmaya devam ettik. Düşünceler de altyazı geçmeye devam etti zihnimde.
Bu alçak Batı, ben Selin'in evini hışımla terk edince koşarak peşimden gelmiş. Bu güzel tabii, bu sayede ağrı sızı çekmedim fakat bir yerden sonra beni gözden kaçırmış. O beni bulana kadar da ben az kalsın Hükümdarlara meze oluyormuşum.

Koridor (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin