Koridorun Sonu

592 86 166
                                    

#Bir hayli uzun ve Koridor'un özeti niteliğinde bir bölüm oldu, üstelik çok da gecikti. Tüm bunlara rağmen yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim.

Gelen her yorumda her bölümü tekrar okuyan biriyim, sizin hislerinizle.

Bu hikaye benim iç sesim olduğundan ayrı yeri bende, rahatlamak için yazıyor rahatlamak için okuyordum.

Onlardan ayrılmak çok zor oldu ama sizden ayrılmaya hiç niyetim yok, diğer hikayelerimi sonlandırmaya ve kafamdaki bir başka kurguyu yazmaya gidiyorum buradan.

Hep gülümseyin ve Leyla'yı hatırlayın, mücadeleci ve umutlu yanını. Sanırım benim içimde hep yaşayacak. Sizi seviyorum, keyifli okumalar :')
-sör karpuz#





KORİDOR

Son Köşe

Son Gün

Her insan gibi ben de, hiç değişmeyeceğini sanırken her gün daha farklı olan biriyim. Asla inanmayacağı şeylere mecburen kapılmış, kaçtığı ne varsa mücadele etmek zorunda kalmış, koştuğu hedeflere hiç mi hiç ulaşamamış biri. Gayet sıradan bir özel yani.

En çok da yalnızlık konusunda yanılmış, yanılmaktan da memnun olan biri. Hayatım boyunca hep yalnız kalacağım sanıyordum. Bu, kendini sevmemekle ilgili değil, kendini kabullenmekle ilgiliydi. Beni tamamlayan bir parça yok sanıyordum, varsa bile onu bulacak kadar şansı nasıl elde edebilirdim ki?

Dünyanın en başarısız, en yetersiz, en küçük zerresi sanıyordum kendimi. Öyle de olabilirim hala. Yalnızca, bu beni diğer zerrelerden ayıran parmak izim gibi olmaktan öteye gidemezmiş, onu sonradan öğrendim.

Hepimiz zerreymişiz çünkü. O kısmı hiç önemli değilmiş. Ama farklı renkte, farklı desende zerrecikler...




"Bak." diyorum elimdeki gelinliği yere atarak, "Bu işler bana ters. Yol yakınken dönelim. Seni severim, iyi çocuksundur ama işte..."

"Sevmenin günah olduğunu bilseydim," diyor Batı boynunu bükerek. Kocaman bir bıyığı var, burnuyla dudağı arasını ele geçirmiş? Saçları kıvır kıvır? "yemin ederim seni sevmezdim..."

Ve müzik girer... Dırırım dırırım...

Batı Tatlıses iki beden büyük parlak takım elbisesiyle arabesk tonlara uyumlu şekilde ağır adamlar atarak uzaklaşıyor. Omuzlar da yıkık. Nesi var bunun?

Dur, gitme. O kadar da değil. Hayır. Tamam her şey çok zor ama bir şeyler yapardık. Seven garip olsa da sevilmeye değmez mi hem...

Ne diyorum ben? Batı'nın yanık sesi uzaklardan duyuluyor... Yanık ses mi? Yo, bu Batı değil ki?!

"Bir kulunu çok sevdim, o beni hiç sevmiyor! Kalbimi ona verdim, artık geri vermiyor!"

Gözlerimi dört açarak kan ter içinde sıçradığımda içeride çalan şarkının rüyama tesir ettiğini anlamam uzun sürmedi. Hayret bir şey. Zaten evlilik arefesinde ve stresli bir kızım, bir de son ses arabeskle uyanıyorum! Bu hikayede bana rahat yok.

"Leyla hadisene, bir sürü işimiz gücümüz var!"

Uykulu uykulu doğruldum uzaktan kuzenim Hatice'ye günaydın derken. Kız haklıydı, derhal hazırlanmaya başlamam gerekiyordu. Birkaç saat sonra köy meydanında yapılacak olan hiç de sade olmayan bir törenle Batı Atalay ile dünya evine girecektik. Sünnet çocukları gibi düğünden kaçamazdım.

Koridor (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin