III-2: Salatalık

579 102 31
                                    

KORİDOR

III. Köşe

2. Gün: Salatalık


"Leyla! Leyla! Nerede bu... LEYLA!"

Birtakım Batı Atalay bağırtılarıyla gözlerimizi açtık Zuhal'le. Yüz yüze bakacak şekilde kedi gibi kıvrılmıştık. Salonda tepinen biri olmasaydı oldukça hoş bir sabah yaşanabilirdi. En yakın arkadaşla birlikte kalmak doğal bir anti depresandır, bunu herkes bilir.

"Leylaaaa!"

Fakat hayat işte, ben bir Anahtar'ım. Sorumluluklarım var artık. Batı Atalay'a bakmak ya da şu sesin çıktığı böğrüne zarif bir yumruk yerleştirmek gibi.

"Bence kalksak iyi olacak." dedi Zuhal. Uyku gözlerinden akıyordu ama hala.

Kafamı salladım gerinip doğrulurken, "Ben önden gidiyorum. Sen sakin ol ve hemen 155'i ara."

"O niye?"

"Cinayeti itiraf edip teslim olacağım."

Zuhal gülerek yatakta yuvarlanırken ne kadar ciddi olduğumdan bihaberdi. Ama gerçek şu ki insanlara katlanma sayım epey düşüktür, matematikte üstüme yoktur ve bu adamın mutlak değerini judo ile bulur, wing chun ile EBOB'una selam çakar, tekvando ile köklerine ayırırım.

Sarsak adımlarla koridoru arşınlarken acıktığımı fark ettim. Zuhal'e 155 talimatı vermek yerine helva kavurmasını mı söyleseydim acaba?

Batı Atalay pencereden sokağa bakıyordu huysuz gözlerle. Ayak seslerimi duyunca hızla bana döndü, ben de alnındaki yara izinin kaybolduğunu böylece görebildim. Yolculuk yapılmış olmalıydı yine, Salatalık Batı buradaydı.

"Nihayet!" dedikten sonra koltuğa oturdu, "Neredeyiz biz?"

Salatalık'ın burada olmasına, Anahtar seçilen kişi olmama ve henüz yüzümü yıkama fırsatı bile bulamamışken paralel saçmalıklarıyla uğraşmak zorunda oluşuma... Bunların hepsine aynı anda sinirlendim.
"Sana ne!"

"Leyla'yı şimdiden özledim!"

Garip cümlesine kaşlarımı çattım, "Ne?"

"Paralelde bir Leyla Bulur daha tanıdım. Senin aksine, oldukça sevecendi!"

Esneyişimi durduramayarak karşısındaki kanepeye bıraktım kendimi. Yüzümü kaşıdım. Kolumdan asla çıkarmadığım küçük analog saatime göre sabahın dokuzundaydık. Birkaç saat daha duramaz mıydı böğürmeden?

Kusura bakmayın ama insan fantastik bir hikaye yaşayınca biraz dinlenmek istiyor. Görünmez Hollywood setimizden öğle vakti uyanma hakkı talep ediyorum.

Yine de kendimi tutamadım, "Nasıl biri peki?"

Batı Atalay, benim ancak akşam saatlerinde olabileceğim şekilde fazlasıyla dinçti, sabah erkenden kalkıp hayata karışan insanlardan olmalıydı. Tıraş olmuş, temiz kıyafetler giyinmişti. Gözlerini benden ayırmayarak kafasını yana yatırdı. Ama soluna. Diğer Batı sağına yatırıyordu. Farklıydılar işte.

"Bir doktor." dedi.

Mantıklı. İkizim Leyla'nın, üniversite tercihlerini tıptan yana kullanmasına şaşırmadım, kararsız kaldığım tüm seçenekler orada zıt ilerlemiş olmalıydı.

"Başka?"

"Saçları sarı ve beline geliyor. Kibar ve yardımsever biri, neredeyse hayatımı kurtardı denilebilir."

Koridor (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin