V-13: Kendine has

409 79 102
                                    

KORİDOR

V. Köşe

13. Gün

Hayata her şeyi bildiğimizi sanarak başlarız, bu yanılgı zaman geçtikçe azalır. Hatta bebekler bu yüzden uzun bir süre kendi dillerini konuşmak için ısrar eder ama sonunda pes ederler. Yaşamı keşfettikçe bizim gördüğümüzün okyanusta bir damla olduğunu fark ederiz, bu da o yersiz kibrimizin havasını alır biraz. Şimdi düşününce fark ediyordum ki çöldeki kum tanesinden farksızdım hayat karşısında, o kadar küçük ve o kadar aynı herkesle. Öğrenecek çok his vardı.

"Bu evrenin kokusu bile başka."

Batı içine kocaman bir nefes çekiyordu havalimanından çıktığımızda. Siyah güneş gözlüklerinin ardındaki gözleri kapalıydı. Diğer evrenin kokusu nasıldı bilmem ama Batıların kokuları dahil her şeyi başkaydı. Benim için önemli olan Kaju'nun yanında olmaktı.

"Kanka ben var ya senin yerinde olsam buraya hayatta dönmezdim."

Merih'e ters ters baktık ikimiz de, Cassandra'nın omzuna kolunu atmış gevşek gevşek yürüyordu. Benden uzun olmasına rağmen Merih'in yanında olduğundan da minyon ve sıradan görünen gelinimiz, ilk defa Türkiye'ye geldiği için epey neşeliydi. Merih'in o kadar üst düzey bir aurası vardı ki yanında her kız böyle sıradan kalır gibiydi zaten.

Kızı yine mi kaçırdık yoksa babasının haberi var mı orası şüpheli. Henüz evlenmediler çünkü işlemleri İstanbul'da yapmak istiyormuş bizimki. İstanbul'a zaafı varmış meğer senelerdir ama bırakın Ankara'dan dışarıya çıkmayı, köşkten ayrılması bile mümkün değilmiş baskıcı ailesi yüzünden.

"Niye?" diye sorduktan sonra suratını buruşturdu Batı. "Sen olsan sen de benim için gelirdin 'kanka.' "

"Öbür tarafta kralız oğlum. Düşünsene 100 Türk lirasıyla dünyayı geziyorsun. Herkes Türkçe biliyor, Türk kültürü dünyaya hakim."

Batı'nın cevabını dikkatle bekledim, gerçekten merak ediyordum düşüncelerini. Merih'in anlattığı gibi hayal ettiğim için ben de özeniyordum paralel evrenimize.

"Yani, bir bakıma doğru. Hayal ülkesi gibi. Ama, ruh eşimden olsa gerek..." Batı uzun boyu zar zor elverdiği halde koluma girdi yol kenarına park etmiş taksilerden birine yönelirken. "Ben kaos seviyorum."

Sırıtıyordum taksiye binerken. "Şunu unutma Bekçi, bu hayatta her zaman olması gereken olur. Bu evren böyle olmuş çünkü en mükemmel sonuç buymuş. Mutluluk olasılık hesaplarıyla sağlanmıyor... Paralel evrende de herkesin yüzde yüz mutlu olduğunu sanmıyorum, insan her türlü bulur kendi belasını."

Ulaştığım sonuç Merih'i tatmin etti mi bilmiyordum ama beni hayata umutla bakmaya iten görüşlerim bunlardı. Hangi hayatta olursak olalım, görevlerimiz de olacaktı, bize verilen hediyeler de. İnsanlar kendilerine verilen güzellikleri göremeyip insan olmanın yükümlülüklerini de boş verince çıkıyordu sorunlar. Ki bunu Leyla Bulur olarak söylüyorum, hayatı yokuş yukarı biri olarak.

"Artık özgürüz." dedi Batı, saçlarımın içine doğru. Taksi hareket etti, Merih istemeyerek de olsa öne binmişti. Cassandra'dan bir an bile ayrılmak istemiyordu.

Kafamı salladım. "Özgürüz."

"Ben internetten yeni bir ev tuttum. Minik kedim rahat etsin diye eskisinden daha büyük."

"Ondan büyüğü de mi varmış?" diye söylendim kısık sesle.

"Şimdi bize gidiyoruz. Önce yaşadığım garaja uğrayıp eşyalarımı alacağım. Sonra da ailemin yanına. Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Koridor (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin