KORİDOR
V. Köşe
1. Gün: O biçim kovboylar
Sabah vakitlerini sevmeyişim, karakterimi özetliyor adeta. Geceleri severim çünkü insansız hava sahasını elde etmiş oluruz, zahmetsiz. Üstelik güneşin birkaç saat sonra doğacağını bilir, tüm umudumu buna bağlarım: Güneş doğarsa her şey düzelecek. Güneş bugün de doğmayı başarırsa, Allah şu karanlığı bir kenara itiverirse yine, yazgımdaki karaları da halledebiliriz.Ama sabah olduktan sonra, yani yeni bir gün parlak başlangıcını tamamladıktan sonra harekete geçmem gerekir. Zira hiçbir sorun kendi kendini çözemez, önce acısını çekmeli, sonra çaresine bakmalı. İşte o zaman bir tutukluk hali olur bende, üstelik artık umut bağlayacağım bir güneş de yoktur, iş tamamen bana kalmıştır. Bugüne kadar bana kalan hangi iş halloldu ki? İnsanlar olmasa bir nebze... Bu yüzden geceleri dünya daha sevilesi bir yer.
Bu yüzden, kahvaltıları da sevmiyorum. Gün için start çizgisi gibi: Yapmazsak başlamak zorunda kalmam.
"Ne yiyelim? Hazır paraya para demiyoruz, serpme kahvaltı mı yapsak?"
Batı'nın hevesle aydınlanmış esmer yüzüne baktım. "Bilmem ki, hiç yapmadım."
"Yapman lazım." derken gülümsüyordu, "Bir kere kuzenim ısmarladı. Çulsuz hayatımda ilk defa o gün, 'Yaşamak güzel bir şeye benziyormuş' diye düşündüm."
Güldüm. Batı Atalay sabah insanıydı, kötümser biriydi ve çevresindeki bir sürü insana rağmen -mecburen, benim yüzümden- öyle yalnızdı ki kimsesiz bir sokak köpeği kadar tatlıydı.
Bu verilere göre, her açıdan tamamen zıttık. Fakat bir yerde, içimizde bir yerde daha bir aynıydık işte. Salatalık Batı benim ruh eşim olmalıydı, o bu evrene aitti, benzeyen daha çok yönümüz vardı ama ben Kaju'yu anlıyordum. O da beni.Ne demişti dün? 'Seni hep tanıyormuşum gibi hissediyorum...' Kaju, bana gelmişti.
"O garajda nasıl yaşıyordun sen, akrabalarının yanına neden gitmedin?" diye sordum.
Ellerimiz cebimizde öylesine yürüyorduk, motelden uzaklaşmıştık kalkar kalkmaz. Sahipsiz mesajı görmezden, duymazdan ve bilmezden gelerek. Dördüncü ve beşinci maymun da bizdik.
"Sen de duydun, ne zaman birbirimize yaklaşsak yolculuk yapmışım. Bu bana tuhaf bir kişi gibi görünmek laneti bahşetti. Arkadaşlarımla da çok nadir görüştüm. İnsanlar farklı olduğumu hissediyordu. Saçma sapan anlar da cabası."
"Girdiğin işlerden de kovuldun bu gariplikler yüzünden?"
"Eh, yani. Zırt pırt iş değiştiren zibidi sanıldım her yerde. En iyisi insanlara çok yakın olmamaktı. Kimseye de soramıyorsun ki ben böyle bir şey yaşıyorum, nedir hikmeti diye."
Birazcık içini döker gibi bir hali vardı, sessizce dinliyordum. Hiçbir çözümü olmayan, kimseye anlatamayacağımız ve de anlayamayacakları dertlerdendi bu. Her insanda vardır bunlardan, yalnızca biz bilmeyiz.
Birkaç dakika sonra kısık sesle söylediği cümle ise yüreğimin en derin noktasını sızlattı.
"Sahip olduğum koskoca iki evren var ve dünyanın her yerinde yapayalnızım."
Ah Batı Atalay.
İsmimi aklına öyle bir çivileyeceğim ki, bir daha hatırlamayacaksın yalnızlığı. Hafızanın ucunda oturup kötü anıları kovacağım. Her kahvaltın bir öncekinden daha güzel olacak ve her uyanışında, 'Yaşamak güzel şey' diyeceksi-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koridor (TAMAMLANDI)
Fantasy"Paralel evrenler arasında bir Koridor var. Sizin ortada olduğunuz, herkesin kazanmak istediği, dört köşeli bir satranç gibi düşünün." Hayat, arkadaşlar, karışık bir kuruyemiş tabağıdır. Üstelik kajuları hep başkaları yer. ~Dedektif Sümük ve Kaju Be...