IV-4: Leyla Chan

559 104 83
                                    

KORİDOR

IV. Köşe

4. Gün: Leyla Chan

Kitap kurdu veya tam anlamıyla bir entelektüel olduğumu söyleyemem ancak kendi çapımda iyi bir okur ve izleyici olmuşumdur hep. Sebebi insanlarla muhatap olmama çabam olsa da bunun bir önemi yok. Mesela 100 temel eserin yüzünü de gerçekten okuyan ender çocuklardan olduğuma eminim. Öneri listelerindeki klasik filmlerin de hepsini bitirmişimdir. Üstelik küçükken misafirliğe gittiğimiz evlerde ansiklopedi okumuşluğum veya uyku tutmayan gecelerde arka planda belgesel açmışlığım da var.

Bütün bunları hesaba katınca hayal gücümün az çok çalıştığını tahmin edebilirsiniz. Polisiye dizileri ve diplomasını aldığım akademiyi de CV'me eklersek olayların ağını takip etmekte epey iyiyimdir. Peki, neden günlerdir hiçbir şeye bir çözüm bulamıyorum ve sürekli yanlış kararlar alıyorum? Nasıl oluyor da, yirmi altı yıllık yaşantımın her günü yanlış seçim yapabiliyorum?

İnanın bana, ben rus ruletiyle intihar etmeye kalkışsam, altıpatların topu bozuk çıkar.

Selin'in evinden gittikçe uzaklaşıyordum, kalbimde bir ağrı baş göstermeye başlamıştı bile ve alenen takip ediliyordum. Koşmamalı, elimi cebimdeki telefona veya silaha götürmemeliydim. Taksi tutup buralardan toz olsam, Kapı'yla arama birdenbire aşırı mesafe koyduğum için daha kötü hastalanır mıydım acaba? Muhtemelen.

Arkamdaki kişi genç ve uzun boylu bir kadındı, spor ve şüphe çekmeyecek raddede iyi giyimliydi. Defalarca yön değiştirmiş ve birkaç kere dönüp bakmıştım ama hala peşimdeydi.

Tek kişi miydi? Hangi köşedendi? Acaba hangisi? Bir bakalım...

Bekçiler bizi bulup öldürmek istiyordu. Anahtar koruyucuları yani Zuhal'in elemanları da beni "korumak için" kaçırmaya çalışabilirdi. Kapı'nın Koruyucuları beni umursamazdı bence. Bir de Hükümdarlar vardı, bizi ele geçirip üstümüzde deneyler yaparak sayemizde dünyayı yönetmek isteyen ruh hastaları.

Hal böyleyken, eğer bu kadın Bekçilerden değilse beni öldürmek işine gelmeyecekti. İldeniz ailesinin kayıtlardaki adamlarının da fotoğraflarını görmüştüm ve böyle bir kadın hatırlamıyordum. Bu ne demekti?

Şu: Ben değerli parçayım, lütfen kırmayınız. Öhöm.

Bu semtin lokasyonuna o kadar hakim sayılmazdım. Sakin ve düzenli adımlarla caddeyi arşınlarken, örnek alınası bir vatandaş gibi önce soluma, sonra sağıma bakıyordum. Böylece çok geçmeden işime yarayacak çıkmaz bir sokak bulabildim. Adam dövmek için en güzel yerlerdir. Kaçış tek çıkışlı, sesler kimsenin umurunda olmaz, polisin gelmesi zaten uzun.

Daracık kirli sokakta park edilmiş araba bile yoktu, sonundaki çöp konteynerinin yanına kadar ilerledim. Kadın arkamdan geldiğinde hızla ona döndüm. Topuklarımı sertçe yere bastırdım ve vücuduma güç toplamaya çalıştım. Silahımı taktik olsun diye en başta göstermemeyi tercih ediyorum. Hayır hayır, dövüşmeyi çok sevdiğimden değil...

Sarışın kadın benden en az on santim uzundu, boynunda ikindi güneşinin üzerinde değişik renklerde yansıdığı siyah taşlı bir kolyesi vardı. Göz göze geldiğimizde keskin bakışlarımız kesişti. İkimiz de her an pozisyon alabilecek gibiydik. Bağırmadan, orta yükseklikte bir sesle sordum.
Bağırmak, kontrolün sizde olmadığını gösterir nitelikte bir eylemdir.

"Maalesef hiç uzun hava modumda değilim. Kimsin ve neden beni takip ediyorsun?"

"Sakin ol lütfen." dedi robot gibi bir ağızla, "Sana bir zarar gelmesini istemiyoruz."

Koridor (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin