Başlama tarihi alalım bakalım;)
*****************************
Hani olur ya durup dururken ağlama isteği ile dolup taşarsın.Ben tam 4 senedir böyle hissediyordum sanırım.Bilmiyorum yani,iyi değilim galiba.Canım yanıyor ama kimse de görmüyordu.Zaten kim vardı ki görebilecek.Ama sanırım bunu ilk bakışta anlayacak kişilerin yanına kısa da olsa gitmem gerekiyordu.
-Eğer gelmezsen oraya gelir,sonra da oradan bir gavur bulur onunla evlenirim!"diye çığırdı telefonda ki Azra.
Arkasından kaşları çatık bir Aras çıktı.
-Bir daha kursana sen o cümleyi."dedi tehdit edercesine.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.Azra omuz silkerek cümlesini tekrarladı ya da tekrarlamayı denedi.
-Gavurla evle-aaah!Aras napıyorsun ya!"diye kafasına terlik yiyen Azra çığırdı.Kahkaha attım.
-Of tamam,tamam.Geleceğim ama düğünden en fazla üç gün sonra dönerim."dedim.Azra kaşlarını çattı.
-Neyse sen bir gel de bakarız duruma göre."dedi.
-Şimdiden pazarlık mı yapıyorsun kızım?"dedi Aras tek kaşı havada.
-Ben söyleyeyim de."dedim.Biraz daha konuştuktan sonra kapattık.Derin bir nefes alarak arkama yaslandım.
Korkuyordum.
Burak,Serkan,Özgür,Akın ve Deniz Karaağaç.
Deniz benim can parçam,canım ikizimdi.
Diğerleri ise birbirinden değerli olan abilerimdi.Kırgın mıydım?Evet,Kırgındım.
Hiçbir şekilde 4 sene önce buraya gelmeyi istememiştim.Onlardan ayrılmayı hiç düşünmemiştim.
Hani bir söz vardı ya;
"Bir insan,bir gece de herşeyini kaybeder mi?"diye.
Ben bir gece de herşeyimi kaybetmiştim...O gece abim beni çalışma odasına çağırdığı zaman benden özür dileyeceğini zannederken o,beni kıran ve paramparça eden kelimeleri aralıksız sıralamıştı.Bana abilik değil de daha çok babalık yapan Burak abim gitmiş yerine duygusuz,sert,nefretini kusan biri gelmişti.
Anne ve babam ben 7 yaşındayken bizi bırakıp girmişti.Nedenini hiçbir zaman öğrenmedim.Merakta etmiyordum açıkçası.Burak abim o gün gözlerime bakarak"Sen annem denen o kadına fazlasıyla benzemeye başladın,Sana baktıkça o kadını görüyorum görüyorum,senden iğreniyorum."demişti.
Anneme benzemek benim suçum değildi ki.
O gece sabaha kadar odamda ağlamıştım.Yüzümü tırmalamış,parçalamıştım.Komik olan tarafı ertesi günü Burak abimin gelip benden samimi bir şekilde özür dilemeseydi.Tabi bu olay ben uçağa binmeden 10 dakika önce gerçekleşmişti.Diğerlerine olan kızgınlığım ve kırgınlığım ağızlarını açıp tek kelime etmemeleriydi.Her şeye göz yummuşlardı.
Verdikleri değer bu kadar mıydı?
4 senedir de Londraydaydım.Bir kere bile gitmemiştim onların ziyaretine.Onlar da gelmek istediğinde müsaade etmemiştim.Ancak şimdi benim manyak kuzenlerim evleniyordu.Biz hepimiz öz kuzen değildik.Hepimiz bir arada büyümüştük ve dedelerimiz çok yakındı.Bu durumdan çok memnundum.Sadece oda değildi.Hepimiz çok sıcak bir mahallede yaşıyorduk.Orada da can dostlarım vardı.İyi ki varlardı.Sıkıntıyla iç çekip sehpanın üzerinde ki bilgisayarı aldım dizlerimin üzerine.
Bu gece için bulduğum bileti aldım.Harbiden gidiyorum ha.Koltuktan kalkarak odama gittim.Büyük boy valizimi gardırobun üzerinden uzun uğraşlar sonucu alarak yerleştirmeye başladım.Çok kalmak istemiyordum.En fazla 3 hafta kalıp geri dönecektim.Çalan kapımla elimdeki askıyı yatağın üzerine attım.Kapı deliğinden baktığımda gelenin pardon düzeltiyorum gelenlerin Gönül ve Ares olduğunu gördüm.Kapıyı açtığımda Sevda suratı bir karış içeri geçti.Şaşkın bir şekilde arkasından baktım.