14

1.3K 118 19
                                    

Madison yazdığı şeyi defalarca okudu, yanlış okumuş  olabilir miyim diye düşünerek  tekrar tekrar okudu.
Hayır net bir şekilde yazılanlar doğruydu.
Tony Stark'ı tanıyor olmasından ziyade ona "sevgilim" diye hitap etmişti.
Bununla alakalı nasıl bir adım atmalı bilmiyordu. Defteri karıştırmaya devam etti ancak hep isim vermeden yazmıştı. Tek bir isim yazmış olsaydı çok kolay olacaktı.
"Onu kaybetmek istemiyorum "derken kimi kastediyordu.
Taytlı adam olarak bahsettiği gerçekten Steve Rogers olabilir miydi ?
Belki doğruydu,  onlardı. Tanıyorlardı çünkü geçmişleri vardı.
Bunu öğrenmesinin en kolay yolu birisi ile konuşmaktı. Tony Stark aniden gitmemiş olsaydı sohbetlerine devam edebilir belki de birşeyler öğrenebilirdi .
O an dank etti Madison'a. Tony Stark onu tanıyor ise ve geçmişleri var ise neden tanımıyor gibi  davranıyordu?

---

"Hey Tony , sonunda gelebildin! Fury acil toplanmamızı istiyor." Tony baygın bakışlarını Natasha üzerinde gezdirdi.
"Iyi o halde toplanın.,"
"Biz bir ekibiz Tony ve ekibin toplanmasını istiyor."
"Neden her seferinde emirler veriyor? Neden o kıymetli kıçını kaldırıp buraya gelmiyor? Neden hep biz onun istediği bir yerde toplanmak zorundayız?" Nefes nefese konuştu Tony.
Nat, Tony'e doğru bir adım atacakken Bruce onu durdurdu.
"Nat, belli ki yine canı sıkkın üzerine gitme. Canını sıkmasın durduk yere." Nat attığı adımı geri aldi.
"Can sıkmaktan başka yaptığı birşey yok bu sıralar. " delici bakışlarını Tony'e sabitledi. Tony sıkıntılı derin bir nefes aldı.
"Bakın  çocuklar, hiç toplantı zırvası çekemem. Bensiz gidin bana anlatırsınız. Olmaz mı?"
Steve Tony'e yaklaştı, elini omzuna attı.
"Tony, ne olduğunu anlatmak ister misin?" Tony gerilerek Steve den bir adım uzaklaştı.
"Çok isterim ama sana değil. "
Steve bu durumun, ona böyle davranmasının Madison ile alakalı olduğunu biliyordu. Hiçbir  zaman Steve ile Madison'ın yakın olmasını istememişti. Madison her konuda Tony'i dinlerdi. Ilişkilerinin ilk yıllarında buna dikkat ederken son zamanlarında ise kendi istediğini yapma taraftarıydı. Tony'i çok seviyordu ancak kendi karakterini korumak zorundaydı.

---

"Tamam hadi yolla gitsin Mad, kaybedecek neyin var ki?" Madison, Stark'a mesaj atıp atmamak arasında direnirken salonda daireler çiziyordu. Konuşacak birine ihtiyacı vardı. Sormalıydı, ne bildiğini sormalıydı.
Parmakları yazılı ekranda bir süre bekledi ancak mesajı gönderemedi.
Telefonu kapatıp bir kenara bıraktı.
Hava birden soğumaya başlamıştı yavaşça  pencereye yaklaştı. Bu ayda bu rüzgar normal değildi. Pencereyi kapatacakken gökyüzüne baktı.
Aynı anda Steve, Tony,Natasha, Bruce, Clint ve diğerleri de gökyüzüne bakıyordu.
Madison daha yakından görebilmek için dışarı çıktı. Gökyüzünde garip bir renk vardı. Gittikçe koyulaşıyordu
'Belki de yağmur yağacak. ' diye geçirdi içinden.
Ancak durum bulutla alakalı  değildi  anlaması 2 saniyesini aldı çünkü o karartının içinden birşey yeryüzüne iniyordu.
"Uzaylı istilası." Diye geçirdi içinden bu sefer.
Korkuyla içeriye koştu ve kapıyı kapattı.
Odanın içi  bir anda karardı, Madison karanlıktan korkardı. Yine kalbi sıkışıyordu. Rahatlaması  gerekiyordu mutfağa yönelip ilacını aradı. Çantasında  olduğunu hatırlayarak odaya yöneldi. Bir tane ağzına atarak su ile yuttu. Telefonuna koştu ancak telefonu bıraktığı yerde degildi.
Etrafa göz gezdirirken kapının önünde  ayak gölgesi  gördü  ve hareket etmeyi bıraktı.

---

"Oda neydi öyle? "
"Bilemiyorum , uzaydan ne gelmiş olabilirki ?"
"Aramızdan uçabilen birileri yere inip baksa mı acaba?" Gözlerini Stark'a çevirdiler.
"Hadi ama emekli olmak istiyorum!" Stark'ın bu sözüne göz devirdiler.
"Efendim , Fury telefonda ve kapatmıyor. "
Tony içeriye yöneldi.
"Gördük Fury , aramızdan kim gidip bakacak diye tartışıyorduk az önce  emekli oldum" ellerini iki yana açtı.
"Maalesef ki kahramanlık emekliliğe  ayrılabileceğin bir meslek degil. "
"Kalanına siz devam edin , ben konuşmak istemiyorum." Görüşmeden çekilerek diğerlerine yol verdi.
"Fury, nedir bu ? Bilgin var mı?"
"Uzaydan bir solucan geçidi açık kalmış oradan dünyaya sızmışlar. Daha once gördüğüm bir tür değil. Gidip bakın çocuklar. "
Hepsi zırhını kuşanarak hazırlandılar. Tony göğsüne dokunarak Jarvis'in bedenini sarmasına izin verdi.
Yere inerek ne olduğunu bulmaları gerekiyordu.
"Friday, konum bul."
Friday sanise sonra adresi söyledi.
"Ne! Ama bu Madison'ın evi."
"Hadi, yabancı dostlarımızı bekletmeyelim." Tony öfke ile gülümsedi.

---

Tony ve diğerleri Madison'ın evinin önüne geldiler.
Bunu görmeyi beklemiyorlardı. Madison , kapının önünde durmuş, korkudan titriyor , ağlamaktan gözleri kızarmış ve düzensiz nefes alıyordu. Sabit bir noktaya bakıyor ve kıpırdamıyordu.
"Aman tanrım! Gerçekten Madison, yaşıyormuş."
Natasha ve diğerleri daha önce görmemişti onu.
Tony bir adım attı kıza doğru. Üzerinde zırhı vardı .
"Friday, durumu nedir?"
"Veri alamıyorum, efendim. "
"Ne demek veri alamıyorum?"
"Sinyallerim engelleniyor. Erişemiyorum. " Tony şaşkınca baktı.
"Madison, iyi misin?" Madison donmuş bir şekilde bekliyordu.
Steve yanına doğru yürüdü, Madison onu farketmemişti. Hareketi hala sabitti.
"Mad, yanına geliyorum, korkma." Steve gözü ile Tony'den onay alarak yanına ilerledi.
"Madison, bana bak." Kızın koluna dokundu tepki alamayınca yüzünü kendine çevirmek istedi. Boynundaki izi gördü.
"Mad, bunu kim yaptı?" Madison kıpırdamıyordu hala, sadece ağlıyordu ve nefes almaya çalışıyordu.
Tony zırhından çıktı . Madison'a doğru bir adım atti.
"Madison benim Steve. Bana bak lütfen. "
Kız korkakça başını ona çevirdi ve onu itti. Ağlaması şiddetlendi.
Tony'e kaydı gözleri ona doğru yürüdüğünü gördü ve geriye doğru bir adım attı.
Kapıya yaslandı.
Elini kalbine götürdü. Nefesi iyice duzensizleşmişti. Kalp ritmi yine bozulmuştu. Öksürmeye başladı şimdi nefeste alamıyordu. Geriye döndü kapıdan  destek alarak içeriye girmeye çalışti.
"Nefes alamıyor." Tony aceleyle Madison 'ın yanına geldi ve ondan önce davranarak iceriye girip ilacını aradı..
"Steve, onu oturt ve sakinleşmesini sağla " Steve onu dinleyerek Madison'ı kolundan tutarak yere oturmasını sağladı.
"Madison, ilacın nerde? Lütfen yüzüme bak." Yüzünü elleri arasına almış ve ona bakmasını sağlamıştı .
Madison, adamın yüzünü inceledi. Kahverengi gözlerine, güzel  kirpiklerine, biçimli dudaklarına , özenli saçlarına... ne kadar özlemişti ona dokunmayı..
"Çantam... odamda . " güçlükle 2 kelime edebilmişti.
Tony cevabı alınca ilerledi.
Burası ağır çekim gibiydi.
Madison adamın telaşla iceriye girişine baktı , acele adımlarına baktı. Gözleri yeniden yaşla doldu, bir yandan nefesi düzene girmeye başlamıştı ancak görüşü bulanıklaşıyordu.
" Mad, lütfen yut şunu, " gözünü aralamaya çalıştı zor da olsa hafif araladı. Ağzını açtı ve adamın ilacı vermesine yardımcı oldu.
"Aferin sana. Iste böyle. Hep söz dinleyen bir kızdın. Benim Madison'ım. " gülümsedi, gözleri doluydu.
Tony ona yine su getirmek için mutfağa  yönelirken Madison kolunu tuttu.
"Tony..." Tony bakışını ona sabitledi.
"Benim."
Dikkatle kıza baktı. Madison sadece ağlıyordu ve ilaç onu iyice uyuştururken yavaşça gözlerini kapattı.

《 Like a Star'k  》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin