2 hafta sonra
"Steve arkanda!"
Steve kalkanı ile kendini korurken Natasha diğer uçta 2 adamı birden haklıyordu..
"Clint , al şunu!" Ona doğru atılan silahı havada yakalayan Clint , karşısındaki adama ateş etti.
"Tanrım nerden çıktı bunlar? "
"Onlar sadece piyon Thor. Loki'nin parmağı olduğuna eminim. "
"Hayır o zindanda, birşey yapamaz. "
"Defalarca bunu söyledin daha önce. Zindanda olsa da mutlaka bir yol buluyor. "
"Onunla alakası yok."
Aralarında tartışırlarken karşısındaki adamların buz devine dönüştüğünü görememişlerdi.
"Şimdi ne diyeceksin Thor? Baksana onlara, buz devleri. Ah bir saniye Loki de öyleydi değil mi?"
Thor göz devirdi.
"Tamam , Lokiye güzel bir ders vermeliyim."
"Elbette. Zindana atarsınız yine."
"Üvey de olsa kardeşiz. Ölmesine göz yumamam."
Savaşmaya devam ettiler.
Çalınma girişiminden sonra tesseract tekrar Avengers'a verilmiş ve üsse getirilmişti.
Ancak buz devleri onu almak için kararlıydı ve Loki'nin bununla bir alakası yoktu.
"Sayıları çok fazla. Ne durumdayız Tony?"
"Gittikçe artıyorlar.Ateşleme sistemim zayıfladı. Jarvis en az 1 saat gerekli diyor onarım için. Buna zamanımız yok! Yapabildigimizin en iyisini yapalım çocuklar. "
Tony zırhı ile havada uçarak bir kaç buz devini hakladı. Ancak ne kadar direnecekleri muammaydı.
"Lanet olsun! Zırhımın ateşleyicisini dondurdu. Bana zaman kazandırın, beni koruyun!" Tony havadan aşağıya inerek eski usül yerde savaşmaya devam etti.
"Ne kadar sürer Tony?"
"Bilemiyorum, 10 dakika civarı. "
"Hepimizi dondururlarsa ne olacak?"
"Donmuş olacağız " Steve iki elini yana açtı.
"Vay canına çok mantıklı. "
Hep birlikte göz devirdiler. Buz devleri saldırıya devam ederken Laufey de gelmişti.
"Bana ait olanı verin ve ınsanlar zarar görmesin."
"Asla! Insanları mı düşünüyorsun Laufey! Tesseract ile ne yapacaksın? Sevgi mi dağıtacaksın evrene? Hiç inandırıcı değilsin.!" Thor çekicini fırlattı ona. Çekiç kendisine geri döndü.
"Uslanmıyorsun Thor. Sizi daha önce öldürmek üzereydim. Odin olmasa sen yoktun."
"Ah evet babamın gücünü iyi bilirsin."
"Beni sadece kızdırıyorsun ve bu sizi öldürme isteğimi arttırıyor. " yan bir gülüş yaptı.
"Öyleyse durma ! Denemen eğlenceli olacak!"
"Hey Thor.." Clint kolu ile onu dürttü.
"Bu meydan okuma pek mantıklı değil dostum. "
"Bu onunla benim savaşım."
" Bu hepimizin savaşı. Görmüyor musun? "
Thor etrafına baktı. Yeterli değillerdi.
Wanda ve Vision da savaşıyordu ancak Wanda mental olarak çok yorgundu yeterli sayılmazdı.
"Bize bir mucize gerekiyor." Dedi Tony.
O sırada bir sessizlik oldu. Buz devleri olduğu yerde öylece bekliyordu. Laufey şaşkınlıkla onlara baktı.
"Ne bekliyorsunuz!"
Hiçbiri hareket etmiyordu.
Birden tüm buz devleri yok oldu.
"Neler oluyor?"
Hepsi rahat bir nefes verdi.
"Mucize oluyor Tony." Steve gülümsedi.
"Ee Laufey askerlerin yokken ne yapacaksın?"
Laufey gülümseyerek üzerlerine yürüdü. Elinde silah yoktu. Ya da aniden çıkarabileceği bir cebi.
Tony'e yaklaştı.
"Stark... güzel zırh. "
Aniden Tony'i tutarak zırhının orta kısmını kopardı.
Cebi yoktu ancak kolunu silaha dönüştürebilirdi."Hayır ! Tony!" Aynı anda çığlık attılar.
Wanda arka tarafta toparlanmaya çalışıyor olmasaydı onu koruyabilirdi.
Ancak beklenen olmadı. Laufey elini silah yapmış şekilde Tony'e saplayacakken öylece kalmıştı.
Hareket edemiyordu.
Tony ne olduğunu anlamaya çalışırken başını hafifçe sağa eğdi.
Ve Madison'ı gördü.
Madison elini havaya kaldırmış Laufey'e engel oluyordu. Zorlandığı belliydi bu çok güç kaybettiriyordu. Zihinle yapılan her iş bedenle yapılandan daha çok güç isterdi.
"Ah Tanrım şükürler olsun. Hadi şunu öldürelim." Hepsi birden Laufey'e yürürken Madison diğer eli ile hepsini bir köşeye savurdu.
"Öldürmek yok."
Kontrol hala ondayken Laufey'nin önüne geçti.
"Thor, Heimdall'a seslen Laufey'e cezayı Odin versin. Onu Asgarda alsınlar. "
"Ne? Asgardı dondursun mu? Babam bunu kabul etmez."
"Nerden biliyorsun? O, diyarların kralı değil mi? Düzeni bozana seve seve ceza verecektir. Hadi oyalanma."
Thor Heimdall'a seslendi. Heimdall köprüyü açtı.
"Bende onunla gideyim. "
"Bir sorun yaratırsa bana seslenmen yeter Thor. Dondurmasından korkma. Buz çözmekte iyiyimdir. Su ile aram iyidir." Göz kırptı ve gülümsedi.
"Teşekkürler Madison."
Madison bakışlarını kaçırdı.
Yine yüz yüze gelmişlerdi.
"Şimdi sana can mı borçluyum ? "
"Hayır Tony, bana birşey borçlu değilsin. Yapmam gerekeni yaptım."
"Güzel. Borçlu olmayı sevmiyorum."
"Biliyorum. Herneyse iyi misin? Yaralanan yok değil mi?"
Gözü Wandaya takıldı, yerden kalkmıyordu.
"Vision, ne oluyor?"
"Kalkmıyor Madison."
"Bakabilir miyim?"
"Tabi..."
Madison hızlıca Wandanın yanına gidip eğildi.
Elini üzerinde gezdirdi.
"Wanda... kendini çok yormuş, zihni çok dolu. Uyuyor. " gülümsedi Madison.
"Onu yatağına götür Vision. Sadece dinlenip gücünü toplamaya ihtiyacı var. "
Vision onu kucağına alarak oradan ayrıldı.
Hepsi ilk sefere göre daha sakindi.
Kimse konuşmuyor sadece etrafa bakıyorlardı. Ev yine dağılmıştı ancak neyse ki ilki gibi uzun bir zaman gerekmiyordu
Madison'ın gözü Tony'nin zırhına takıldı. Kopan kısma baktı. Tony hafif yaralanmıştı.
Ona bir adım attı ancak hemen duraksadı. Tony ona duymak istemiyorum demişti, istemiyorsa konuşmayacaktı.
"Madison tam zamanında geldin. Ironman ölecekti!" Bruce sevinçle konuştu. Laufey ilk olarak onu buza çevirmişti bu yüzden Hulka dönüşüp savaşamadı.
"Buna izin vermezdim. "
Madison derin bir nefes aldı.
"Herkes iyi görünüyor o halde gidebilirim. "
"Bekle, o buz devleri ne oldu?"
"Onlar kendi diyarındalar. Merak etmeyin gelemezler Laufey olmadan. "
"Nasıl yaptın bunu?"
"Mekan değiştirebiliyorum. " gözlerini kaçırdı Tony'den. Steve ile konuşuyordu ancak her cevap aslında Tony içindi.
Steve başı ile onayladı. Madison kapıdan çıkmak üzereydi.
"Madison bekle." Bu sesi her saniye duymak isterdi. Kalbi çıkacak gibiydi, yutkunarak arkasını döndü.
"Teşekkür ederim, yardımın için, diyecektim."
Madison gülümsemekle yetindi. Başını sallayarak yeniden arkasını döndü.
Bu sefer Steve engel oldu.
"Mad bekle. Artık konuşmamız gerekiyor."---
Herkes salonda bir yerde oturmuş birisinin söze önce girmesini bekliyordu. Madison başlamak zorunda olduğunu hissetti.
"Öncelikle hepinizden özür diliyorum. Evet, saklamam yanlıştı. Ancak tek amacım Tony'i korumaktı. Babam onun babasını korumuştu. Avengers üyesiydi. Ve bir savaşta öldü. O öldükten sonra, bana not bırakmıştı, aslında bir görev. Yaşayan son Stark'ı korumamı istemişti. Yıllar sonra bendeki yetenekleri keşfettiler. Fury babamı tanıyordu sonra da beni buldu. Avengers olmamı istedi ama asla kabul etmedim. "
"Bir dakika! Fury biliyor muydu?"
"Evet. En başından biliyordu. Bu yüzden pek anlaşamıyorduk. O, Avengers olmamı istiyordu bense sadece Tony'i korumak. "
"Vay canına! Nasıl da kandırdınız bizi."
"Yapma Nat. Kandırmak falan yok. Beni nasıl tanıdıysanız ben hala aynı kişiyim. Tony'nin hayatına girdim ve tanıdıkça onu gerçekten sevdim. Sonrası benim için daha zordu. Söyleyecektim ancak Thanos geldi ve öğrendiniz zaten."
"Madison , bunlar seni haklı yapmıyor. Beni korumak zorunlu bir görev miydi? Sanmıyorum." Sonunda araya girmişti.
"Görev değildi Tony, tercihimdi. Babamın mirasıydı. "
"Ben umrunda bile değildim."
"Hayır Tony, tercihim sendin demek ne demek? Bu zorunluluk mu oluyor?"
Tony bir süre kızarmış gözleri ile Madison'a baktı.
"Herneyse. Tamam açıkladın. Rahatladın mı ? Seni dinledik daha iyi hissediyor olmalısın. "
"Ben birşey merak ediyorum?" Diyerek araya girdi Steve.
"Ne tarz güçlerin var Madison?"
"Mekan , kişi değiştirebilirim. Zihne girip yönetebilirim. Suya hükmedebilirim. Asıl işim zihinle. Zihin yönetmek."
"Zihin yönetmek..." Tony söylenerek ayağa kalktı. Madison'ın etrafında dolanmaya başladı.
"Belki de ben seni hiç sevmedim. Sen öyle sanmama sebep oldun. Zihnimle oynadın?"
"Saçmalama Tony. Zihnini yönetmiş olsaydım öyle düşünürdün, hissedemezdin. Sen beni seviyorsun."
"Belki de sevmiyorum. Şuan ne hissettiğini sorarsan pekte öyleymiş gibi gelmiyor."
"Ne demek istiyorsun Tony?"
Madison onu anlamıyordu. Tony tam karşısına gelerek durdu. Kahverengi gözleri yine koyulaşmıştı ve sulanmıştı. Birçok duyguyu beraber yaşamıştı.
"Yani.... Belkide bunlar birer yanılgı. Aslında seni sevmiyorum ve sen de beni sevmiyorsun. Oyle olduğunu sandık. "
"Hayır böyle olmadı. Yaşadıklarımız yanılgı olamaz Tony. Ben eminim seni seviyorum. Seninde beni sevdiğini biliyorum. Kızgınsın diye böyle diyorsun ama düşünsen yanlış birşey yapmadığımıda anlarsın."
"Kahraman olmak istiyorsun değil mi? Neden Avengers olmak istemedin? "
"Emir almaktan hoşlanmıyorum. Birilerine bağlı çalışmak istemedim. Kahramanlık konusuna gelirsek bunun için inan bana çok fırsatım oldu. Ama istemedim."
"Fırsat?"
"Katıldığınız çoğu savaşta yanınızdaydım ama siz bilmediniz elbette. Uzaktan hep yardım ettim. Defalarca ölmek üzereydin Tony. Belki de çoktan ölmüştün. Hafıza silme olayı olmasaydı seni kendi zırhınla öldürecekti Thanos."
"Bir de o mevzu vardı değil mi? Thanos ve zihin silme saçmalığı. Kendin bana olan sevginden vazgeçmiştin sebebi çok acıkmış, beni sevmemişsin ki..." Tony derin bir nefes vererek garajına doğru gitmek için adım attı.
Madison pes etmeyecekti koşarak onun önüne geçti. Tony'nin elini alarak kalbinin üzerine koydu.
"Anlamıyor musun Tony? Belki de gerçek olan tek şey sevgim. Başta evet görevdi ama sevdim ve gerçek bu. Hepsi gerçek. "
Tony bir süre kalp atışını hissetti, gözünü kapattı. Ona sıkıca sarılmak istese de hareket edemedi. Garip bir güven problemi vardı. Adı bile Madison değildi belki de en çok bu yıkmıştı onu. Ellie ona yabancı gelmişti.
"Madison, bence en doğrusu buradan gitmen. Hayatlarımıza devam etmeliyiz."
Diğerleri Natasha ve Clint dahil Madison'a çok kızmış olmalarına rağmen ağlıyordu. Aslında herkes affetmişti onu devam edebilirlerdi ancak birşeyler eskisi gibi değildi.
Kırılmıştı, değişmişti.
"Gitmemi mi istiyorsun gerçekten? Hayatından çıkmamı? Peki ya siz?"
Digerlerine döndü.
"Siz ne istiyorsunuz? Bu ceza büyük değil mi? Konuşsanıza!" Madison göz yaşları ile hepsine tek tek baktı.
"Tamam... madem bunu istiyorsunuz..."
Tony garajına ilerlerken yeniden elini tuttu.
"Tony... Tamam istediğin gibi olsun. Gideceğim ama senden son birşey isteyebilir miyim?"
Tony gözünden düşen bir damlaya engel olamadı, başını olumlu anlamda salladı.
"Günlerdir uyumuyorum eminim sen de uyumuyorsun. Son kez güzel bir uyku çekmek istiyorum. Belli ki bundan sonraki uzun zaman boyunca ikimizde pek uyuyamayacağız." Duraksayıp gülümsediler.
"Bu gece burada kalmama izin ver, seninle. Birlikte son gecemiz olsun?" Onay için yalvarırca Tony'e baktı.
Tony rahat bir nefes verdi. Sanki bunu Madison teklif etmese o edecek gibiydi.
"Pekela Madison, bu gece bizim son gecemiz." Elini Madison'dan çekerek garajına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《 Like a Star'k 》
Fanfiction《Read Me 3.000 Times.》 "Ya dönemezsem?" diye sordu esmer adam karşısında yaşlı gözlerle ona bakan esmer kadına. Esmer kadın bu soruyla afalladı, onun dönmeme ihtimalini hiç düşünmemişti. "Cevap ver Madison." kadının yüzünü okşadı. içten bir gülü...